Çözüm sürecinin BDP’ye göre ikinci, Abdullah Öcalan’a göre ikinci ya da üçüncü, hükümete göre birinci aşaması sessiz sedasız devam ederken, kritik bir aşamaya gelindi.
BDP’nin, PKK’lıların sınır dışına çıkmaya başladığı günden bu yana Meclis’e getirilmesini istediği demokratikleşme paketine bayram sonrasında son şekli verilecek ve kısa bir zamanda da kamuoyuna açıklanacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, paketle ilgili çıkan haberlere itibar edilmemesi, kendi açıklamalarının beklenmesi uyarısında bulunsa da kulislerde konuşulanlara göre, pakette terör suçluları, başörtülüler ve Alevilerle ilgili kapsamlı ve çarpıcı düzenlemelerin yer almasına kesin gözüyle bakılıyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kamuda başörtüsüyle çalışılabilmesine olanak sağlayacak bir düzenlemenin pakette yer bulacağının ipucunu daha önce vermişti.
Yine Kürtçe yer isimlerinin iadesi, nefret suçunun ilk kez açıkça yasal olarak düzenlenmesi, Alevilerin vakıf statüsünde cemevi kurmasına olanak sağlanması, kamu hizmetlerinde Kürtçe kullanımı için adımlar atılması gibi konuların pakette düzenlenebileceği konuşuluyor.
Paketin nüvesini, Ak Parti’nin 2023’e kadar yaşama geçecek vaatlerinin sıralandığı 63 maddelik bildirgesi oluşturacak. Bu maddelerin büyük bölümünü burada bulmak ve İnsan Hakları Eylem Planı ile takvimlendirileceğini söylemek de yanlış olmaz.
En kritik düzenleme
Ancak pakette yer alması beklenen, BDP’lilerin içeriğinin ve kapsamının ne olacağını beklediği asıl düzenlemeler Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nun örgüt suçlarıyla ilgili değişiklikler olacak.
Hükümetin, özellikle, 4. Yargı Paketi’nde TCK’ya koyduğu, bazı örgüt suçlarına şiddet kriteri getiren düzenlemeleri bir adım daha ileriye götürmesi bekleniyor. Kulislerde, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ettiği için bu suçtan ceza alanlarla ilgili düzenlemenin tamamen kaldırılabileceği, silahlı örgüt suçlarında ise şiddet eylemine katılmayanların bu suçtan ceza almasının engelleneceği beklentisi hakim.
Özellikle TCK’nın 314. maddesindeki “silahlı örgüt” suçları açısından bir yenilik getiren bu değişikliğin yapılması halinde KCK tutuklularından, şiddete karışmadığı açıkça belli olan, örneğin birden fazla propaganda suçunu işlediği için bu madde kapsamına alınanlar özgürlüğüne kavuşabilecek. Bu yüzden BDP’nin gündeminde öncelikle bu düzenleme ve hasta tutukluların tahliyesi konusu var.
Ergenekon’a kurban etmemek
Başkent kulislerinde, Ergenekon davasında çıkan ve Ak Parti’de de bazı sanıklara verilen cezalar yönünden rahatsızlık yaratan kararların demokratikleşme paketini de etkileyebileceği yorumları da yapılıyor.
Ergenekon’da üst düzey komutanlar Abdullah Öcalan’la aynı cezalara mahkum edilirken, KCK’lıların tahliyesi konusunda adım atılmasının çözüm sürecine yönelik algıyı olumsuz etkileyebileceği yorumları bir süredir başkent kulislerinde dolaşıyor.
Hukuki olarak aslında terör suçlarıyla ilgili olarak yapılacak her değişiklik Ergenekon davasının bazı sanıklarını da olumlu olarak etkileyebilir. Ancak İlker Başbuğ başta olmak üzere birçok kişinin cezası bu tip düzenlemelerle değişemeyecek kadar ağır.
Bu nedenle, hükümetin algıyı yönetmek için paketi gözden geçirebileceği, sokaktan gelen ses doğrultusunda revizyon yapabileceği belirtiliyor.
Demokratikleşme paketi, sadece İmralı ve Kandil’in beklentilerini karşılamak için çıkartılmıyorsa, bu paketle birlikte atılacak adımların “paşa içeride, teröristler dışarıda” tipi karşılaştırmalara kurban edilmemesi gerekiyor.
Unutmayalım ki demokratikleşme adımları bundan on yıllar önce atılsaydı, bugün ne paşalar içeride, ne de PKK’lılar Kandil’de olurdu.
Serpil Çevikcan - Milliyet
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.