• BIST 9549.89
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 11 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 2 °C

Korku

Korku
Ahmet Altan köşe yazarına 'Oturup ağlayacağınıza korkmadan yazın bedelini ödeyin' çağrısı yaptı...

Taraf yazarı Ahmet Altan'dan sert bir medya eleştirisi daha geldi. Özellikle ana akım medyada gündemden düşmeyen 'hükümet baskısı' ve 'Başbakan Erdoğan korkusu' üzerine yazan Altan köşe yazarlarına ilginç bir çağrıda bulunuyor. 'Oturup ağlayacağınıza korkmadan yazın bedelini ödeyin' diyen Altan gazeteci sorumluluğunun bu baskıları gerekçe göstermeden üstüne düşeni yapması gerektiğini yazmış.

İşte Ahmet Altan'ın o yazısı:

Korku
Dostoyevski, kendi çağından şikâyet ederken, "eskiden cahil olmak ayıptı, şimdi insanlar cehaletleriyle övünüyorlar" demişti.

Benzer bir cümleyi biz de Türkiye için kurabiliriz.

"Eskiden korkak olmak ayıptı, şimdi insanlar korkaklıklarıyla övünüyorlar." Sadece övünmekle de kalmıyorlar, kendi korkaklıklarını "siyasi tezlerinin" kanıtı olarak da kullanıyorlar.

Ne zaman televizyonları açsam, ne zaman gazeteleri okusam mutlaka birisi "çok korktuğunu" söylüyor.

Söyleyenler kim?

Bu ülkenin köşe yazarları.

Kimden korkuyorlar?

Başbakandan.

Lafın sonunda söyleyeceğimi başından söyleyeyim.

Kardeşim, başbakandan korkacak kadar ödleksen köşe yazarlığını bırakır kendine başka iş bulursun.

Bakın bu ülkede binlerce köşe yazarı var, bunların içinde yazılarını edebî bir lezzetle yazanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez, onların dışında kalan bizim gibiler Türkiye'de yazarlığı hak etmek için cesur olmak zorundadır.

İşsiz kalmayı, parasız kalmayı göze almayan adamdan gazeteye yazar olmaz.

Çünkü sizi korkutan tehlikeleri ortadan kaldırabilmek ancak cesaretle gerçekleri yazabilirseniz mümkün olur.

Başbakandan bile korkan adamın köşe yazarlığında işi ne?

Anadolu ağzıyla söylersek, "demirden korkuyorsan trene binmezsin".

Dün Hasan Cemal çok güzel anlatıyordu, Başbakan Erdoğan eleştiriyi kaldırabilen bir adam değil, kendisini kedi biçiminde çizdi diye Musa Kart'a dava açabilecek kadar mizah duygusundan yoksun.

Açıp da Amerikan televizyonlarındaki "talkshow"ları bir seyretsin, Amerikan başkanları hakkında ne şakalar yapılıyor.

Yapılır ve yapılması gerekir.

"Ben ülkeyi yöneteceğim" diyorsan, eleştirileceksin, dalga geçileceksin, karikatürlere konu olacaksın ve bütün bunları olgunlukla karşılayacaksın.

Erdoğan karşılayamıyor.

Eee, ne yapalım yani?

Başbakandan mı korkacağız?

Bizim nazenin köşe yazarları başbakanın onları işten attırmasından korkuyormuş.

Dünyanın en sıradan laflarını "fikir" diye yazabildiğin bir ülkede köşe yazarı olacaksın, cakalanacaksın, para kazanacaksın, bu beleş nimetler karşısında hiçbir riske girmeyeceksin.

Başbakanların yazarları işten attıramadığı ülkelerde yazar olmak için gerçekten yetenekli olmak gerekir, gerçekten bilgili olmak gerekir, gerçekten yeni görüşler ortaya koyabilmek gerekir, bunlara sahip olmadan yazarlık yapabildiğin ülkede ise geriye kalan tek şeye, "cesarete" sahip olman gerekir.

Bu ülkenin tarihi işsiz kalan yazarlarla, hapse giren yazarlarla dolu.

Aralarında öldürülenleri bile oldu.

Bunu göze alarak yazılarını yazdılar.

Gerektiğinde işsiz kaldılar, gerektiğinde parasız kaldılar.

"Ben çok korkuyorum" diye ağlamadılar.

Devletin o "demir ökçesini" görmemiş, bu korkunç sistemin sillesini yememiş olanlar, sırtını paşalara, başbakanlara, bakanlara dayamış olanlar şimdi Erdoğan'ın hışmından korkuyorlar.

Bakın, bizim en genç muhabirlerimiz bile mahkemelere gidiyor, bugün okuyacaksınız bizim Burhan hakkında savcı "gizlilik kararı kaldırılmış" iddianameyi haber yaptı diye dava açabiliyor, hâlbuki hakkında dava açılan yazının içinde yazıyor "gizlilik kararının" kalktığı, savcı ne dosyayı okumuş, ne de hakkında dava açtığı yazıyı.

İsmail Beşikçi için Kandil'i Q harfiyle yazdı diye yedi buçuk sene istiyorlar.

Kürt gazetecilerin çoğu hapiste yatıyor.

Parası, güvencesi olmayan gencecik insanlar fikirlerini söyleyebilmek için her türlü riski göze alıyor, Babıâli'nin kalantorları "korkuyoruz" diye ağlaşıyor.

Siz, eski yazarların hayatlarına bir bakın.

Bu ülkenin yöneticileri yazar düşmanıdır, onların iktidarına, polisine, mahkemesine, zindanına karşı yazarların sadece fikirleri ve cesaretleri vardır.

Baskıya karşı dövüşeceksen cesaretinle dövüşeceksin.

Dövüşmeye cesaretin yoksa niye dövüşecekmiş gibi yapıyorsun?

Ödlekliğinizden utanmıyorsanız bizim gazetenin gencecik muhabirlerinden utanın, hepsi mahkeme kapılarını aşındırıyorlar, "gık" demiyorlar.

O çocukların hiç biri başbakandan korkmaz.

Bir tanesinin bile aklından başbakanın kendisini işten attırabileceği geçmez.

Bir düşünün bakalım, niye bunca parasızlık, imkânsızlık içinde o çocuklar o kadar güvenli ve cesur da, siz onca para ve imkân içinde o kadar korkaksınız.

Cevabı bulursanız belki ödlekliğinizle övünmekten de vazgeçersiniz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Ekşi Sözlük’e erişim engeli kaldırıldı03 Mart 2023 Cuma 10:13
  • Ekşi Sözlük'e erişim engeli getirildi22 Şubat 2023 Çarşamba 11:28
  • Şahan Gökbakar'dan 'sesi kısan' TRT Haber'e tepki11 Şubat 2023 Cumartesi 22:47
  • Sözcü TV yayın hayatına başlıyor21 Ocak 2023 Cumartesi 12:38
  • Halk TV'de üst düzey istifalar07 Ocak 2023 Cumartesi 23:01
  • RTÜK’ten kanallara ‘Kılıçdaroğlu’ cezası30 Mayıs 2022 Pazartesi 13:43
  • TV100'den Metin Özkan kararı23 Şubat 2022 Çarşamba 17:11
  • VOA’dan RTÜK kararına itiraz: Tek amacı sansür uygulamak23 Şubat 2022 Çarşamba 15:40
  • Rusya Deutsche Welle'yi yasakladı03 Şubat 2022 Perşembe 18:28
  • RTÜK’ten TELE1 ve FOX TV’ye ceza24 Ocak 2022 Pazartesi 15:21
  • ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89