Diyarbakır’da bulunan Kürt Yazarlar Derneği, Kobanê için bir yazı yayımladı. “Kobanê hangi boşluğa düşer?” başlıklı yazıda, Kürt Yazarlar Kobanê’yle ulusal ve uluslararası dayanışmanın önemini vurgularken, Kobanê’deki direnişin yeni bir umudu işaret ettiğine dikkat çekiyor; Kobanê’deki Cesur Yüreklerin günlerdir insanüstü bir çabayla korumaya çalıştıkları çok önemli bir şey var: Tarihin şimdiye kadar olduğundan başka türlü seyredebileceğine dair yepyeni bir umut…
Kobanê konulu yazının bir bölümü şu şekilde;
Kobanê… Çağdaş bir destanın gururlu ve yalnız kahramanı. Sessizliğe ve umursamazlığa gömülmüş bir “uygarlığın” yanı başında, vahşetin ortasında bir onur abidesi olarak dimdik, ayakta! Tüm savaşlar gibi bu savaş da bir gün bittiğinde, Kobanê’nin taşının, toprağının ötesinde bir başka Kobanê daha olacak; insanlığın ortak hafızasına bir direniş imgesi olarak nakşedilmiş olan, öteki Kobanê. Bugün, bu küçük, cesur şehir, çalıntı bir savaş teknolojisinin sağladığı avantajlarla gittikçe kudurganlaşan din kisveli faşizm belasını, tarihin çöplüğüne süpürmeye azmetmiş görünüyor. Kobanê’deki cesur yüreklerin günlerdir insanüstü bir çabayla korumaya çalıştıkları çok önemli bir şey var; tarihin şimdiye kadar olduğundan başka türlü seyredebileceğine dair yepyeni bir umut… Kürtler için tarihin tekerrür ettirilmeyeceğine, savaşın Orta Doğu’nun makus talihi olmaktan çıkabileceğine, halklar arasında gerçek bir kardeşliğin tesisine, barışın kalıcılığına dair bir umut. Bu umutta kendi sonunu görenler, dünya ve bölge egemenleri, Rojava Devrimi’nin büyüttüğü bu umudu, ölümcül bir umutsuzlukla değiştirmek istiyorlar. Aslında hedeflenen bir umut katliamıdır ve bu katliam, kültürlerin, inançların ve bir bütün olarak insanlığın cellatlarına havale edilmiş durumda. IŞİD denen yıkıcılık, bu, kadın haysiyetinin düşmanları, vekaletini üstlendikleri bu uğursuz davanın peşinde şerden şere koşarken, yol açtıkları kaçınılmaz bir sonuç var. Herkesin korkusu olmak. Fakat bu teorik gerçeğin pratikteki karşılığı bugün şudur; başkaları için henüz uzak bir korku olan bu kötülük şebekesi, tankıyla, topuyla Kürtlerin kapısına dayanmış olan bir bela durumunda.
‘DÜNYA UZAK VE YABANCI BİR SEYİRCİ’
Dünya ise, vicdanları isyan ettiren bir asimetrik savaşın cephelerini, kameranın arkasından izliyor. Uzak ve yabancı bir seyirci olarak. Müslüman’ı, Hiristiyan’ı, Budist’i, koalisyonlusu, koalisyonsuzuyla tüm dünya, riyakar bir kaygıyla bu dehşet senaryosunun finalini beklemeye yatmış görünüyor. Kürtler, vicdanlarının sesini dinleyen bir avuç dostlarını elbette unutmayacak. Fakat, dünyanın “büyük” güçleri, “biz çıkarımıza bakalım” güdüsüyle, öncelikleri olan petrol alanlarını savunmakla meşgulken, bu ölüm mangalarının şehrin kapısına dayanmasını beklediler. Kürtler bir kez daha herkes gibi olma haklarını, yani kendi topraklarında eşit ve özgür yaşama haklarını savunmak zorunda bırakılmış durumda. Selahaddin Eyyubi’nin torunlarına reva görülen bu “Müslüman” zulmüne İslam dünyasından yükselen itiraz, ne yazık ki, kahredici cılızlıkta. Türkiye’nin muktedirlerinin diline pelesenk olmuş olan “kardeşlik”, Mürşitpınar sınır kapısında can vermek üzere… Yaklaşık bir aydır bu küçük, cesur şehrin bize öğrettiği bir şey var; bombaların açtığı hiçbir çukura düşmez Kobanê. Düşerse, insanlıkla Kobanê arasına giren o ürkütücü, devasa boşluğa düşer! Kobanê’nin düşebileceği o boşlukta, tüm değerleri ve anlamıyla insanlık, kendi yokluğuna gömülecek!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.