Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür "Hangi parti kazanacak, Hangisi kaybedecek?" diye sordu...
İşte o yazı:
Anayasa Mahkemesi yine siyasi bir karar verdi. Kendisini Meclis'in yerine koyarak, sadece Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin seçimleriyle ilgili yöntemi iptal etti.
Bu yaklaşımın temel hukuk ilkeleriyle bir ilişkisi olmadığı çok açık...
Peki, bu değişimi niye yaptı?
Görünen o ki, Anayasa Mahkemesi de artık zorlama kararlarla bir yere gidilemeyeceğini gördü. Bu son atakla, vesayetçi kurumların ömrünü biraz daha uzattı.
Daha önce yazmıştım, Anayasa Mahkemesi Venedik Kriterleri'ne göre mi yoksa 367 kriterine göre mi karar verecek?
İkinci yolu seçti...
Ancak Türkiye toplumunun önüne de altın bir fırsat koydu. Önümüzde, hem kurumların yapısını değiştiren bir referandum var, hem de yeni bir anayasa yapma yolu.
İşte bu noktada çok temel bir soruyla karşı karşıyayız. Siyaset bu referandumda nasıl bir tavır alacak ve siyaset bu tavırdan nasıl etkilenecek?
Önce siyaset yelpazesine bir bakalım. "Evet" cephesinde AK Parti, Saadet Partisi ve BBP var.
"Hayır"cıların başını CHP çekiyor. MHP, BDP ise bu blokun önemli ayakları. DSP, DP, Türkiye Partisi de büyük olasılıkla bu blokta yer alacak.
Bu blokta riske giren parti CHP... CHP, "Hayır"cı blokun sürükleyici partisi olduğu için, faturanın büyüğü de CHP'ye kesilecek. CHP eğer, dün Anayasa Mahkemesi'nin bu yanlış kararından sonra çıkıp, referandumu destekleyen bir açıklama yapsaydı ezberleri bozardı.
Şimdi işi bir hayli zor...
Zor çünkü muhalefette, sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir parti olacaksınız sonra da kalkıp kısmi de olsa özgürlükler getiren değişim talebine "Hayır" diyeceksiniz.
Ayrıca yeni genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu daha başkanlığının ilk 6 ayı dolmadan çok riskli bir kampanyaya öncülük yapacak. Bu zeminde bir siyasi aktörün "siyasi rüştünü" ispat etmeye kalkması gerçekten zor. Kılıçdaroğlu'nun bu kör kuyudan nasıl çıkacağı merak ediliyor.
Başaramazsa siyasi geleceği başlamadan biter...
İkinci zorda olan parti MHP...
Milliyetçi-muhafazakâr bir tabandan oy alan MHP referandumdaki "Hayır" tavrıyla özellikle muhafazakâr kesimle derin bir çelişki yaşayacak.
Çünkü siyaset uzmanlarına göre bu anayasa paketiyle gelecek değişiklik aslında türban meselesiyle yakından ilgili. Daha önce türbanı üniversitelerde serbest bırakan Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddelerindeki değişikliği MHP desteklemişti. O günlerde oy oranı da neredeyse yüzde 20'lere dayanmıştı. Şimdi anayasa paketine karşı çıkarak bu kesimlerle bağını koparıyor.
Sonuç olarak hangi parti olursa olsun, birçok alanda özgürleşme getiren bir anayasa değişikliğine "hayır" diyerek toplumla buluşmak zor.
1987 referandumunu hatırlıyorum. O dönem değişimin simgesi olan Özal, "hayır" demiş, halk ise eski siyasilerin siyasete dönmesine "evet" demişti.
Barış ve Demokrasi Partisi'ne gelince... BDP, büyük olasılıkla "hayır" yerine boykot çağrısı yapacak.
Bu çağrı Kürt bölgelerinde katılım oranını düşürebilir ama "Evet" oylarını da bir hayli yükseltir.
Eğer referandum bu eksende gelişir ve yüksek oranda "Evet" çıkarsa siyaset yeniden şekillenecek. AK Parti büyük avantaj elde ederken, CHP'de büyük, MHP'de ise orta şiddette bir deprem yaşanır.
Hatta bu partilerin liderleri bile değişir.
Peki, AK Parti karşısında oluşturulacak "Hayır" bloku başarılı olursa ne olur?
Uzak bir ihtimal ama olursa AK Parti'nin durumunu aradaki oy farkı belirleyecek.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.