CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Şavşat saldırısı sonrası kendisini aradığını ve saldırıyı ‘lanetlediklerini’ söylediğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Bu değerli bir cümleydi” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin’de önceki gün yaşadığı saldırı girişimini CNN Türk canlı yayınında anlattı.
PKK İLE ÇATIŞMA OLDUĞUNU SÖYLEDİLER: Konvoyla Şavşat’tan yola çıktık. Dar bir vadiden giderken araçlar durdu. Araçlardan güvenlik görevlileri çıktılar. Birdenbire silahlar patladı. Bir vadinin ortasındaydık. Yüksek tepeler vardı. O an bize PKK ile çatışma olduğu söylendi. Arkada bulunan ambulans öne geçti. Sorduğumuzda bir askerin yaralı olduğunu söylediler.
‘ROKETATAR SALDIRISI OLABİLİR’ DENDİ: Sonra ikinci bir çatışma oldu. Koruma ilerde bir roketatar ile saldırı olabileceğini ve oraya ateş ettiğini söyledi. Orada olmamızın riskli olduğu söylendi. Jandarmaya ait zırhlı bir araç geldi. Zırhlı araç içinde Karayolları binasına gittik. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı aradı. Efkan Ala her türlü önlemi aldıklarını söyledi. Daha sonra HDP de dahil tüm partilerin genel başkanları aradı. Selahattin Demirtaş Güney Afrika’da bulunduğunu belirtip geçmiş olsun dileğini iletti.
SALDIRGANLARI GÖRMEDİK: Biz saldırganları görmedik ama silah seslerini duyduk. Bize bu yolun riskli olduğu söylenmedi. Bir süre sonra Efkan Ala aradı. Helikopter verileceğini söyledi. Helikopterle Ardanuç’a gidip miting yaptık. Oradan Artvin programımız vardı. Ancak saat geç olduğu için bunu iptal ettik. Trabzon’a gitmek istedik ancak hava koşulları nedeniyle Erzurum’a gidebileceğimiz söylendi.
15 TEMMUZ SONRASI UYARILDIM: 15 Temmuz sonrası beni suikast yapabilecekleri konusunda uyarmışlardı. Daha sonra İçişleri Bakanlığı’ndan arandı. Koruma sayısı artırıldı. Ardanuç’a giderken daha önce görmediğim uzun namlulu silahları gördük. Ülkemizin daha huzurlu olmasını istiyoruz. Ama bunu içine sindiremeyenler olabilir.
FİDAN’LA GÖRÜŞMEDİK: PKK, anamuhalefet partisinin bir suikaste gitmesi Türkiye’yi daha fazla karıştıracaktır diye düşünmüş olabilir. Biz sadece İçişleri Bakanlığı’ndan bilgi aldık. MİT ve Hakan Fidan’la görüşmemiz olmadı. PKK, Türkiye’nin çıkarlarını savunan bir örgüt değil.
DEMİRTAŞ’IN CÜMLESİ DEĞERLİ: Selahattin Bey görüşmemiz sırasında değerli bir şey söyledi. Saldırıyı lanetlediklerini belirtti. Bu önemlidir. Ama HDP’nin PKK konusunda daha net bir tavır almasını bekliyoruz. Sonuçta 6 milyondan fazla oy almış bir parti. Siyasetten dışlanmamalı.
ÖZGÜR GÜNDEM İÇİN MAHKEME KARARI OLMALI: Çözüm için birinci adım demokratik standartları yükseltmeliyiz. Farklı görüşleri kabul etmeliyiz. Bize aykırı gelen sesleri sistem dışına çıkartmamalıyız. Biz ilke olarak yayın organlarının teröre destek vermesini kabul etmeyiz. Hiç bir yayın organının susturulmasını istemeyiz. Özgür Gündem’in kapatılması konusunda siyasi bir karar değil mahkeme kararı olmalı. Son kapatmalar Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapıldı. Gazetecilerin gözaltına alınması, yayınların kapatılması, Aslı Erdoğan’ın tutuklanması doğru değil. Bu kişilerin tek silahları var. Kalem. Gazeteci, sanatçı, yazar yargılanabilir… Biz buna hayır demiyoruz. Ancak tutuklamalar doğru değil.
SUÇSUZ ÇIKABİLİRLER: Adapazarı’nda FETÖ’den gözaltına alınan bir öğretmen var. Gözaltında ölüyor. Cenazesini belediye vatan hainlerini kabul etmiyoruz diyerek reddediyor. Ben aile ile görüştüm. Bakın bu insan suçsuz çıkabilirdi. Bu doğru değil. Bir yüzbaşı çıktı, vatan haini dendi, ama sonradan darbeciler tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Bunlar tehlikeli. 15 Temmuz’da linç edilen erler var. Bunların ne günahı var? Bu linci gerçekleştirenlerin de yargılanması var. Takip ediyoruz. Aslı Erdoğan hasta ama ilaçları verilmiyor. Nurettin Canikli ilaçlarının verildiğini ve ihtiyaçlarının giderildiğini söyledi. Sanatçılar ve yazarlar hapiste olduğu sürece “Biz darbeye karşıyız” söylemini topluma anlatamazsınız.
TİYATROCULAR İADE EDİLSİN: İstanbul Şehir Tiyaroları’ndan atılan oyuncuların FETÖ ile ilişkisinin olmadığını öğrendik araştırmalarımızda. Daha sonra atılma gerekçeleri olarak performanslarının düşük olduğu söylendi. Şimdi bu darbe fırsatçılığına da izin vermemek lazım. Sayın Kadir Topbaş’tan rica ediyorum, bu sanatçılar yeniden görevlerine iade edilsin.
12 EYLÜL’DE BU KADAR TUTUKLAMA OLMADI: FETÖ soruşturmasında 12 Eylül dönemi dahil bu kadar tutuklama olmamıştı. DİSK ve Hak-iş 12 Eylül’de kapatılmadı, faaliyetleri durdurulmadı. Dava açıldı. Şimdi bir sendikayı kapatıyorsunuz. Hukuk size haklılık kazandıran bir ölçüttür. Soruşturmada ölçüt kaçtı.
DARBENİN ŞANSI YOK: Milli Eğitim’i terör örgütüne teslim edenler kimlerdir? Meşhur söz var ya alnı secdeye değdiği için biz bunları terör örgütü olarak görmüyorduk. FETÖ yapılanmasının bu kadar büyümesine kim izin verdi? Ben artık bir kalkışma olacağı görüşünde değilim. Bazı kalkışmalar olabilir ama bunların başarı şansını sıfır olarak görüyorum. Darbeler bizi geri götürür. Darbelerden en çok zarar gören partinin Genel Başkanı olarak söylüyorum. FETÖ’nün siyasi ayağının kesinlikle ortaya çıkarılması lazım. Kendi partimizde, “Bizde FETÖ elemanı var mı?” diye sordum. Biz istihbarat üyesi değiliz ama il başkanları bize ‘ilgimiz yok’ dediler. 1 milyon üyemiz var. Geçmişte cemaate sempati duyup üyemiz olan var mı bilemiyoruz. Ancak bize söylenen FETÖ üyesi partimizde yok. Biz F Tipi örgütlenmeyle ilgili çok sayıda önerge verdik. Ancak bunların tamamı iktidar tarafından reddedildi. Bekir Bozdağ’ın ‘Önce biz onları dinlemedik sonra onlar bizi dinlemediler’ ifadesi çok önemli. Biz özeleştiri yaparız ancak bu olay konusunda hiçbir sorumluluğumuz yok.
BUNUN BİR SİYASİ SORUMLUSU YOK MU? HSYK, Yargıtay, Danıştay yapısını değiştirdiklerinde söyledik. TBMM’de konuşmalarında biz eleştirirken bunlar çıkıp cemaati kürsüde savundu. Biz bu konuda çok rahatız. Sayın Erdoğan çıkıp ‘Biz ne istediler de vermedik?” dedi. Şimdi bu soruya cevap vermek lazım. Bir bakan çıkıyor ’81 ilin 74’ü bunlardan.’ Bunun bir siyasi sorumlusu yok mu? Milli Eğitim’i bunları teslim etmişsiniz. Bunun siyasi bir sorumluluğu yok mu? TBMM’de Araştırma Komisyonu’nda Adalet Ve Kalkınma Partisi’nden 4 kişi var. Bunlardan ikisi Gülen’e övgüler yağdırmış. Birisi “Son 1000 yılın en önemli Türk büyüklerinden biri” olduğunu söylüyor. Bu kişi TBMM’de Gülen’in araştırılmasıyla ilgili komisyonda bulunuyor. Böyle bir cümle var mi diye inanamadım. Araştırdım buldum. Burada daha hassas olunması gerektiğini Sayın Başbakan’a söyledim. Sayın Başbakan bu kişinin fikrini değiştirdiğini söyledi.
DARBE GİRİŞİMİNİN ARKASINDA ABD VAR MI?: Bu konularda konuşmak için elinizde verilerin olması lazım. Bizim elimizde veri yok. Ama Amerika'nın Türkiye üzerindeki etkisini ve gücünü biliyoruz. Türkiye bir NATO üyesidir. Burada NATO üsleri var. Bizim bir ortaklığımız da var. Dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanırsanız çok büyük yanlış yapmış olursunuz. Dış politika için çok dikkatli bir dil kullanmak gerekir. Buna diplomasi dili denir. Tipik örneğini rahmetli Bülent Ecevit'ten vermek isterim. Abdullah Öcalan Suriye'deydi. Baba Esad'a siz bunları koruyorsunuz dediler. Hangi evde kaldığını nerede kaldığını bütün belgeleriyle ortaya koydular hep onlar inkar ettiler. Ecevit bir kuvvet komutanını gönderdi sınıra ve gayet net açıklama yaptı Suriye'ye gireceğiz ve dönemin Mısır başkanı geldi ona açıklama yapıldı Mısır başkanı Şam'a gitti ve Türkiye'nin çok ciddi olduğunu söyledi ve Öcalan Şam'dan çıktı. Ecevit diplomasiyi sonuna kadar kullanır en son noktada gerekeni yapardı. Erdoğan ile arasında çok fark var. Erdoğan çok şey söyleyen ama sonuç alamayan bir kişilik var. "Ey ABD ey Rusya ey AB ey İsrail" dendi. Hepsinde çok kötü yenilgiye uğradık. Dış politikada en ağır yenilgileri yaşıyoruz.
CERABLUS OPERASYONU: Türkiye'nin Cerablus'a girmesini bu konuda Suriye'ye, Rusya'ya ABD'ye bilgi verilmesini olumlu karşılıyoruz. Biz 2014'te girilmesini dile getirdik. Hükümet Suriye'ye operasyon düzenlemekte geç kaldı. Her ülke kendi güvenliğini sağlamak zorunludur. Bizim ordumuzun geleneği var. Barış için gidiyoruz.
TÜRKİYE'NİN SURİYE POLİTİKASI: Ben Türkiye'nin izlediği dış politikanın 180 derece değişmesini istemiştim. Bugün Türkiye o sürecin içinde. Binali Bey dış politikayı 180 derece değiştirmek istiyor. Bunu olumlu buluyorum. Bu sonuçta CHP'nin önerdiği ve onların da kabul ettiği bir gerçek. Suriye konusu çözeceğiz diyor ve çözülmeli. Esad takıntısı üzerinden Suriye politikasını çözemezsin. O takıntı aşılmak zorunda. Aşılıyor gibi. Ankara ile Şam arasında bir diyalog kuruldu. Siz bir ülkenin iç işlerime müdahale edemezsiniz. Neden o adamı seçtiniz? Size ne. Esad'ın geleceğine Suriye halkı karar verir. Hiç bir politikacı bir ülkenin geleceğinde ömür boyu olamaz olmamalıdır. Bir Esad takıntısı yüzünden oradaki savaşın sürmesini teşvik etmek asla doğru değil. Türkiye'nin birinci önceliği iç savaşı sonlandırmaktır ondan sonra demokratik süreç işler. Buna Suriye halkı karar verir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.