Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerinin İncelenmesi alt komisyonu Kürt yazar politikacı Kemal Burkay’ı dinledi.
50 yılı bulan siyasi hayatı boyunca Türkiye’deki önemli gelişmelere tanıklık ettiğini anlatan Burkay, kimine göre şiddet, kimine göre terör, kimine göre de düşük yoğunluklu savaş olarak nitelendirilen son 30-40 yıllık çatışmalı sürecin bitip ülkenin gerek duyduğu barış ve bunun yaratacağı demokrasi ortamına ulaşılamadığını söyledi.
Türkiye’nin yaşanan olaylarda yüz milyar dolarları ve 40-50 bin dolayında insanını kaybettiğini anlatan Burkay, “Çatışma ortamı en başta insanların yaşam hakkını yok ediyor. Bu telafisi en zor şeydir” dedi. Bu yaşanan durumdan kurtulmak için öncelikle terör şiddetten kaynaklı yaşam ihlalleri denilen olaylarla ilgili araştırma yapılıp gerçeklerin açığa çıkartılması gerektiğini anlatan Burkay, Susurluk Komisyonu’nu hatırlattı, “Umarım bu komisyon gerçekleri ortaya çıkartır” dedi.
KARANLIK DÖNEMİN ÜZERİNDEKİ ÖRTÜ AÇIĞA ÇIKARTILSIN
Yaşanan olayların mağdurlarının, tanıklarının dinlenmesini yetmeyeceğini anlatan Burkay, şiddet denilen olayları yaratan nedenlerin de değerlendirilmesini istedi.
Geçmişte oldukça karanlık dönemler yaşandığını dile getiren Burkay, “Karanlık dönemin üzerindeki örtünün açığa çıkması gerekiyor. Barışa ulaşmamızın gerçek bir demokrasiye ulaşmanın koşulu da budur bence” dedi.
Kendi siyasi geçmişini anlatan Burkay, legal parti olmasına karşın TİP’e yapılan saldırıları, engellemeleri anlattı. Bunun özellikle gençler arasında tepkilere yol açtığını anlatan Burkay, solun bir kesiminin silahlı eylemlere yönelmesinin legal, özgürce çalışamamasından kaynaklandığını, aynı durumun Kürt hareketi için de geçerli olduğunu söyledi. Kürtlerin 27 Mayıs sonrası yaptığı ekonomik, sosyal haklarla ilgili sınırlı taleplerin yer aldığı masum eylemlerin de büyük tepki gördüğünü anlatan Burkay, bunlara da askeri komando hareketleri ile karşılık verildiğini ileri sürdü.
Sanki ayaklanma olacakmış gibi bir sindirme yapıldığını anlatan Burkay, 12 Mart döneminde bunun daha sistematik hale geldiğini söyledi. Birçok sol dernek ve örgütün bu dönemde kapatıldığını anlatan Burkay, sol ve Kürt hareketinin illegalite ve şiddete itilmesinin nedenlerinden birinin bu baskı olduğunu ileri sürdü.
ERGENEKON KONTR-GERİLLA’NIN İSİM DEĞİŞMİŞTİRMİŞ HALİ
Geçmişte CIA kontrolünde NATO tarafından komünist işgale karşı kurulan kontr-gerilla örgtülerinin de araştırılıp açığa çıkartılması gerektiğini savunan Burkay, Türkiye’de komünist bir işgal olmamasına karşın bu örgütün iç politikada sol görüşlülere, muhaliflere karşı kullanıldığını savundu.
6-7 eylül olayları, Maraş olayları, 1 Mayıs mitingi gibi olayları hatırlatan Burkay, şiddet nasıl ortaya çıktı derken kontrgerilla eylemleri açığa çıkartılmazsa yapılan işin eksik kalacağını savundu. Kont-gerillanın birçok ülkede tasfiye edilmesine karşın Türkiye’de Kürtler açısından ihtiyaç duyularak kullanılmaya devam ettiğini savundu.
Burkay, “Ergenekon denilen örgüt isim değiştirmiş olan kontrgerilladır kanımca” dedi. Kürt işadamlarının öldürülmesi, JİTEM gibi olayların araştırılması gerektiğini anlatan Burkay, “Bu ülkede karanlık ilişkilerin açığa çıkmasını istiyorsak, çetelerin ortaya çıkarılmasını istiyorsak partilerin işbirliğinde, elbirliği ile yapabiliriz” dedi.
PKK DEVLET PROJESİDİR
PKK’nın ortaya çıkmasında da Kürt halkına yapılan baskılar ve bunun tepkilere neden olmasının payı olduğunu savunan Burkay, 70’li yıllarda Kürtçe gazete çıkarmak istedikleri zaman uğradıkları baskıları anlattı. Baskının kendi karşıtını oluşturduğunu, şiddetin şiddeti doğurduğunu ifade eden Burkay, “Kanımca baskı-şiddet kendi karşıtını yarattı. İzlenen politikanın yanlışlığını düşünmeden PKK niye ortaya çıktıyı açıklamak zordur” dedi.
PKK’nın ortaya çıkmasının sitemli bir devlet projesi olduğunun savunan Burkay, Öcalan’ın “Erkeği öldürmek” adlı kitaptaki sözlerine dayanarak şunları söyledi:
“Kitapta Öcalan eşi Kesire ve bir binbaşı pilotun MİT ajanı olduğunu bildiğini söylüyor. Bunları bilerek yaptım. Adamların parası ile elemanı ile yaptım, yaptığım politikaya bak. Uğur Mumcu bunu yazacaktı, 10 gün sonra öldürüldü. PKK’yı kurduk, ekmeği silahı devlet verdi, 3 yıl korumamızı devlet yaptı. Bunu başardım böyle yaman adamım diyor.”
Öcalan Suriye’ye geçtikten sonra durumun değiştiğini anlatan Burkay, kendisini de o dönem Öcalan ile görüşerek protokol imzaladıklarını, ancak Suriye, Irak desteği ile Kürt halkının özgürlüğe kavuşacağını hiç düşünmediklerini söyledi.
ÖCALAN 12 YIL BOYUNCA ERGENEKONCULARIN DENETİMİNDEYDİ
PKK’nın kendilerine ve diğer gruplara yönelik kontr-gerilla ile ilişkili gruplar eliyle saldırılar düzenlediğini ileri süren Burkay, “Geçmişi aydınlatacaksak bunun bir tarafı devletin işlediği eylemler, kontr-gerilla, JİTEM gibi örgütlerse, bu eylemlerin bir kısmının sorumlusu da PKK’dır. Kürt halkına karşı çok eylem yaptı. Bu gerçekleri açıkladığım için bana da kampanya başlattılar” dedi.
Orhan Miroğlu’nun Öcalan için söylediği “Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde Ergenekon kuşatmasındaydı. Öcalan 12 yıl boyunca onun etkisi altında kaldı” sözlerine katıldığını anlatan Burkay, “Öcalan İmralı’ya konulduktan sonra Ergenekoncu subayların denetimindeydi. Kendisine yapacakları dikte ettirildi” dedi.
2004 yılına kadar PKK’nın silah kullanmadığını ama daha sonra birden bire programının bile değiştiğine dikkat çeken Burkay, bunun Türkiye’deki Ayığışığı gibi darbe planlarının dönemine denk geldiğini belirterek derin devletin darbe koşullarını olgunlaştırmak için teröre ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Derdinin PKK olmadığını, ancak artık bu oyunu bitmesini istediğini anlatan Burkay, “Silahların susmasını istiyorum. Bu aşamadan sonra faydası olmadığı kanısındayım. Devletin baskı şiddet operasyonlarla bu sorundan kurtulacağı kanısında değilim. PKK silahları susturmalı hem de devlet son yıllara kadar sürdürdüğü yöntemleri terk etmeli” dedi.
PKK’nın silahları susturmasının zarar değil Kürt halkına fayda sağlayacağını anlatan Burkay, daha sonra komisyon üyelerinin sorularını yanıtladı.
Burkay, Palme cinayetiyle ilgili soru üzerine birçok gücün bu olayda parmağı olabileceğini ancak aydınlığa kavuşmadığını söyledi. İsveç’in Öcalan’a mülteci olma imkanı vermediği için PKK’nın tepkisini çektiğini anlatan Burkay, PKK’nın buna karşı bir bildiri yayınladığını, bunlar birleşince ihalenin PKK omzunda kaldığını belirterek, “Taşeron olarak kullanıldı mı bilmiyorum, ama daha uluslararası güçler olabilir. Çatlı’nın da suikast öncesi İsveç’i ziyaret ettiği biliniyor” dedi.
DEVLET DEVLETLE Mİ SAVAŞIYOR?
BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, “PKK devlet projesi dediniz. O zaman devlet devletle mi savaşıyor” sözlerine “PKK ilk üç yılında denetim altındaydı. Sonra Suriye’nin etkinliği arttı” yanıtı verdi. Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın çözüm aradığını ancak girişimlerinden sonra kuşkulu olarak hayatını kaybettiğini anlatan Burkay, bu dönemde Esad’ın ateşkesten rahatsız olduğunu, 33 kurşun gibi olaylarla da sürecin sekteye uğratıldığını söyledi.
“Öcalan her şeye rağmen canavar değil” diyen Burkay, Özal döneminde koşullar olduğunu ama içten dıştan müdahaleler ile çözüme izin verilmediğini ileri sürdü. Burkay, “Devlet devletle mi savaşıyor” sorusuna, devletin içinde fraklı kanatlar olduğunu, uyum olsa belki sorunun şimdiye kadar çözülebileceğini söyledi.
“HİÇBİR ÖRGÜT FETİŞ HALİNE GETİRİLMESİN”
PKK’nın istediği, BDP’nin onayladığı taleplerin bağımsızlık, otonomi gibi büyük talepler olmadığını kaydeden Burkay, demokratik özerklik talebinin ise içinin boş olduğunu ileri sürdü. Burkay, anadilde eğitim talebini, “Bu kadarı da mı olmasın” diye karşıladı.
200 bin kişini yaşadığı Kıbrıs için Türkiye’nin taleplerini hatırlatan Burkay, federasyon veya otonomi gibi önerilerin de tartışılabileceğini savundu. Burkay, “Demokratik ortamda eşitlik temelinde bir çözüm istiyoruz. Bunların Türklere zararı olur mu, olmaz. Bir arada merkezi devletin olanaklarını da paylaşırız. Bir çok ülkede bu var” dedi. PKK’nın kendi içinde demokrasi olmadığını belirten Burkay, “Biz hiçbir örgüt fetiş haline getirilmesin, adalet ve özgürlük istiyoruz” dedi.
Burkay bir soru üzerine de bir çok ülkede fedaratif sistem olduğunu, Kürtlerin birlikte yaşamayı seçeceğine inandığını çözüm geniş otonomi mi federasyon mu bunu ise zaman içinde koşulların belirleyeceğini kaydetti.
"BDP PKK'YI İKNA ETMELİ"
Burkay, bir başka soru üzerine BDP’nin muhattap alınmasının doğru olacağını, ancak BDP’nin de buna talip olması gerektiğini söyledi.
Bu konu gündeme gelince BDP’nin Öcalan’ı göstermesini eleştiren Burkay, “Silahların bırakılması PKK ile çözülür' diyorlar. Bunda hakları var ama PKK’yı buna ikna etmek için onlara da bir rol düşüyor. BDP’lilerin bu konuda cesur olduğunu düşünmüyorum. İmralı’dan gelecek şeylere göre görüş değiştirip politika belirlememeli. Öcalan demokratik özerklik demese bunu söylemeyeceklerdi” dedi.
Burkay, konuşmasında bugünkü durumun geçmişe göre olumlu olduğunu söyledi. Komünist partilerin olduğunu Krütler için federasyon talep eden partinin bile kapatılmasının reddedildiğini anlatan Burkay, “BDP de demokratik özerklik diyor. Kürtler bugünkü koşullarda siyaset yapabilirler, kitle desteği alabilirler, belediye yönetimlerini alabilirler. Silah diyalogu zorlaştırıyor, Kürt toplumunda alacağımız desteği zayıflatıyor tarafları geriyor” dedi. Ülkenin bugünkü koşullarında legal örgütlenmelerin mümkün olduğunu, kitlelere güvenilmesi gerektiğini belirten Burkay, “Kürtlerde çatışmalardan bıktılar silahtan bir şey beklemiyorlar” dedi.
"LEYLA'YA DÜŞEN DEMOKRATİK YOLLARA GÜVENMEK"
Burkay Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın “Silah Kürtlerin sigortasıdır” yönündeki sözlerini de yanlış bulduğunu ifade ederek, “Bedel ödedi, haksız yere hapse girdi. Tutuklandığı zaman karşı çıktım, yanında oldum. Leyla’ya düşen barışçı demokratik yollara güvenmek olmalı” dedi.
Burkay’a Kürt sorunuyla ilgili AKP politikalarını samimi bulup bulmadığı soruldu. Bu konuyu samimiyet meselesi olarak görmediğini anlatan Burkay, bunu CHP’nin de yapmış olabileceğini söyledi.
PKK’nın şu anki eylemlerinde derin izler olduğunu savunan Burkay, seçim sonrası boykotun yanlış olduğunu, ardından zincirleme eylemlerin başladığını anlattı. Duran Kalkan’ın “Halk savaşı vereceğiz” diyerek AKP’ye savaş açtığını bunu seçim öncesi anlaştık, Barış Konseyi kuracağız” diyen Öcalan’ın da onaylamadığını ileri süren Burkay, “Bu Öcalan’ın by-pass edildiği anlamına geliyor” dedi.
"SİLAHLAR KARŞILIKLI SUSMALI"
Burkay, bundan sonra ne yapılması gerektiğiyle ilgili soruya, “Silahların karşılıklı susması gerektiğini söylüyorum. Devlete operasyonları durdur demek yetmiyor. PKK da silahları susturmalı” dedi.
Oslo, İmralı görüşmeleri yapılırken PKK’nın süreci sabote ettiğini kaydeden Burkay, “Silahların karşılıklı susmasına ihtiyaç var. Meclis’te güven açıcı anadil, af gibi konularda adım atmalı” Bunlar ortamı yumuşatır, silah kullanmak isteyenlerin işini zorlaştırır” dedi. Burkay, eşitlik temelinde federasyon gibi önerilerin de kamuoyunun olgunlaşmasına göre gündeme gelebileceğini söyledi. Burkay, “100-200 yıl bekleyelim demiyorum bu kadar bekletmeyin” dedi.
“PKK SURİYE’YE DESTEK VERİYOR”
Burkay’a yabancı ülkelerin PKK üzerindeki etkisi de soruldu. “Düşmanlarınız var, iç durumunuz sağlam olmazsa uğraşırlar. Kendi sorunumuzu çözmeliyiz. Kürt hareketi hep dış etkilere bağlanmıştır. Kendi sorunuzu çözerseniz o parmaklarda olmaz” diyen Burkay, son dönemde PKK politikalarını Suriye’nin, İran’ın etkilemiş olabileceğini belirterek şunları söyledi:
“PKK’nın bin 500-2 bin gücü Suriye’ye geçti. Esad yönetimine destek verdikleri söyleniyor. Bunu bizzat Suriye’deki Kürt liderlerden duydum. Onlar anlatıyor ve şikayetçiler. Orada bayağı etkin bir konum sağlandığı söyleniyor. Esad ile ilişkilerin bozulması sonrası Esad da PKK kozunu oynamak istiyor. Pkk da manevra alanı kazanmak için buna destek veriyor.” (ajanslar)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.