JİTEM'in eski karargâhında çıkan kafatası sayısı 11’e yükseldi.
Diyarbakır’ın Suriçi semtinde, bir dönem JİTEM karargâhı olarak kullanılan binanın yan tarafında çıkan kafatası sayısı 11’e yükseldi. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının incelemesi sürüyor.
Kafa taslarının çıktığı bölgede kazı çalışması yoğunlaştırıldı. JİTEM Grup Komutanlığı'nın, 1990'lı yıllarda sorgu ve işkence üssü olarak kullandığı bölgede 15 cesedin olduğu iddia edilmişti. Şu ana kadar çıkan kafatası ve kemiklerin sayısında da artış olması dikkatleri tekrar bu bölgeye yoğunlaştırdı. Kemik ve kafataslarının çıkmasından sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı duruma el koymuştu. Savcılığın duruma el koymasıyla restorasyon çalışmaları durduruldu. Özel Yetkili Savcıların devreye girmesiyle kazı alanı genişletildi. Çıkan kafatası sayısı 11’e yükseldi. Güneydoğu'daki faili meçhuller sebebiyle isminden sıkça söz edilen Sur İçi'ndeki JİTEM merkezinin bulunduğu bölgede çıkan kemiklerin, faili meçhule kurban giden kişilere ait olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Tanrıkulu, savcı 10 metre uzaklıktaki sorgu yeriyle yazışıyordu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır’daki Saraykapı’da kafatası ve kemiklerin çıkarıldığı yere gelerek, “Savcılar 90’lı yıllarda işlerini yapsaydılar. Faili meçhuller yaşanmazdı. Sorgu merkeziyle Adliye arasında 10 metrelik mesafe var. O dönemde kaybolan Fikri Özgen’in sorgu merkezinde olduğunu biliyordum. Savcıyı 10 metre uzaklıktaki sorgu merkezine bir türlü götüremedim.” dedi.
Tanrıkulu, 11 Ocak’tan bu yana Diyarbakır’da tarihi yerlerden Saraykapı’da kafatası ve kemiklerin çıkmasından sonra bölgede 90’lı yıllarda yaşananları yer göstererek anlattı. Kazısı devam eden bölgede kafatasları ve kemiklerin çıkması halinde bölgenin daha fazla taranması gerektiğini dile getiren Tanrıkulu, Özel Yetkili savcılık tarafından yürütülen kazının da kamuya açık halde yürütülmesi gerektiğini belirtti. Bu tür soruşturmaların bütün dünyada açık halde yürütüldüğünü ifade eden Tanrıkulu, zaman aşımı sürelerinin ceza yasasından çıkarılması gerektiğine işaret etti. Suçluların hayatları boyunca bu suçtan kaçamayacaklarının ortaya konması gerektiğini kaydeden Tanrıkulu, 90’lı yılların faillerinin 20 yıllık zaman aşımının beklendiğini ifade etti. Meclisin zaman aşımı yasasının kaldırılması noktasında çalışma yapması gerektiğini belirten Tanrıkulu, mecliste kalıcı örnekleri olan komisyonların Türkiye’de de yapılması aktardı.
“10 METRELİK İKİ BİNA ARASINDA POSTA YOLUYLA YAZIŞIYORDULAR”
90’lı yıllarda yaşanan olaylardan birini paylaşan Tanrıkulu, Fikri Özgen’in sorgu merkezinde olduğunu düşündüklerinden dolayı o dönemde savcıya başvurduklarını ancak cevap alamadıklarını dile getirdi. Savcının 10 metre uzaklıktaki bir sorgu yeriyle yazışmalar yaptığını belirten Tanrıkulu, şunları kaydetti: “Kayıp yakınlarını üzüntülerini 2000’li yılların başına kadar bu bölgede faili meçhul cinayetlerin merkezi haline gelmişti. Bir savcıyı sorgu merkezine götürmek için türlü yollar denedim. Savcılık ve sorgu merkezi arasındaki mesafe 10 metredir. Savcı sorgu merkezine posta birinin ismini öğrenmek için posta yoluyla yazışılıyordu.”
Kayıp yakınlarının her yeni kazıda bir daha yıprandığını anlatan Tanrıkulu, kayıplarla ilgili olarak hergün yeni şeyleri duymaktan rahatsızlık duyduğunu belirtti. (Star)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.