İzmir Kahvehaneciler Odası'nın Danıştay'a başvurusu sonrası sigara yasağının Anayasa Mahkemesi'nin gündemine taşınması Türk Kardiyoloji Derneği'ni (TKD) harekete geçirdi.
Yaşam hakkının sigara hakkından önce geldiğini ifade eden TKD yöneticileri kararını vermeden önce değerlendirmesi amacıyla Anayasa Mahkemesi'ne bir rapor gönderdi.
İzmir Kahvehaneciler Odası'nın, '4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrol Hakkında Kanun' hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Başbakanlık genelgesiyle kahvehanelerde sigara içilmesini yasaklayan bölümün iptali için Danıştay'a başvurmuş, Danıştay da genelgede yer alan 'Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde' bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle davayı Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştı.
Davanın Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasının ardından harekete geçen Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Oktay Ergene ve Genel Sekreter Prof. Dr. Mehmet Aksoy, mahkeme üyelerine içerisinde bilimsel rapor da bulunan bir dilekçe gönderdi.
Anayasa'nın 17. maddesine göre kişilerin en temel hakkının yaşam hakkı olduğu belirtilen TKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Aksoy, özellikle emekli vatandaşların vakit geçirebilmek ve sosyalleşebilmek amacıyla kahvehanelere gittiğine dikkat çekti. Orta yaş üzeri emeklilerde kroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, hipertansiyon, inmet, diyabet, astım-bronşit gibi kronik hastalıkların görülme oranının sık olduğuna dikkat çeken Aksoy, bu kişilerin çevrede içilen sigara dumanından daha fazla etkileneceklerini ve kalp krizini tetikleyeceği için yaşam hakkının tehlikeye düştüğünü belirtti.
Türkiye'dekine benzer uygulamaların ABD; Kanada ve Batı Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde daha 1970'li yıllarda başladığına dikkat çeken Aksoy, "Ülkemizdekine benzer uygulamalara ABD, Kanada ve Batı Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde 1970'li yıllarda başlandı. Bu yıllarda kalp damar hastalıkları bu ülkelerde yüzde 50'lere ulaşmıştı, adeta salgın düzeyindeydi. Sigara gibi risk faktörleriyle ciddi mücadele başlatıldı. Kapalı tüm mekanlarda sigara içimi yasaklandı, sigara tüketiminin azaltılması için yoğun bir bilinç oluşturuldu. Yapılan bu çalışmalar sonucunda sigara içiminde ciddi bir düşüş oldu ve kalp damar hastalıkları sıklığında ciddi bir azalma sağlandı. Bugün aynı salgın ülkemizde mevcut. Ülkemizde ölümlerin yüzde 55'i kalp damar hastalığından olmakta. Bu konuda kadınlarda Avrupa'da 1., erkeklerde Doğu Avrupa ülkelerinden sonra 3. sıradayız. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerin bizden 30 yıl önce başlatmış olduğu mücadeleyi gecikmeli de olsa başlatmamız kamu sağlığımız açısından son derece önemlidir." şeklinde konuştu.
"ANAYASA MAHKEMESİNE BİLİMSEL RAPOR"
Türk Kardiyoloji Derneği yöneticileri olarak, Anayasa Mahkemesi'nin doğru kararı verebilmesi için bilimsel bir rapor da gönderdiklerini belirten Aksoy, dernek olarak hayat hakkı açısından sigara yasağının kesinlikle mevcut haliyle devamını istediklerini ifade etti.
Kardiyologlar tarafından Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen bilimsel raporda, sigara yasağında neden geri adım atılmamalı, pasif sigara içiciliği, çevresel tütün içimi, pasif içiciliğin kalp sağlığı açısından önemi, dünyada sigara yasağının sonuçları gibi bir çok başlıkta istatistiklerle desteklenen görüşlere yer verildi.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin değerlendirmesine sunulan rapordan bazı kesitler:
SİGARA YASAĞI GEVŞETİLMEMELİ
Bilindiği gibi 4207 sayılı Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine İlişkin Yasa'da yapılan değişiklik ile bütün kamu hizmet binaları, her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel ve spor amaçlı binalardaki kapalı alanlar, taksiler dahil kara, demir, deniz ve hava yolu toplu taşıma araçlarında 19 Mayıs 2008'den itibaren sigara içme yasağı uygulamaya konulmuştu. Kanunda, 19 Temmuz 2009'dan itibaren lokanta, kahvehane, kafeterya ve birahane gibi yerlerdeki sigara yasağının başlatılması uygun görülmüştü. Kapalı alanlarda sigara içme yasağı, kapsamının genişletilmesiyle birlikte çok daha net sonuçlar vermeye başladı.
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) raporuna göre daha sigara yasağının birinci yılında sigara tüketiminin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,4, bir öncesi aya göre yüzde 15,7 oranında azalması, yapılan uygulamanın ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir. Yine resmi rakamlara göre yapılan 50.000'den fazla denetimde yasağa uyumun % 97 dolayında olduğu bildirilmektedir. Bu oranlar halkımızın sigara yasağı uygulamasını benimsediğini göstermektedir.
NEDEN GERİ ADIM ATILMAMALI?
Dünyada kalp damar hastalıklarının % 20 kadarı sigara içimi nedeniyle oluşmaktadır. Ne yazık ki toplumun büyük bir kesimi aktif ve pasif sigara içimi ile kalp damar hastalıkları arasındaki bu ilişkinin farkında değildir. Genel olarak toplumun % 4 kadarının bu ilişkinin farkında olduğu bildirilmektedir.
Ülkemizde uygulanan sigara yasağı bu bilincin artmasını sağlamıştır. Sigara kullanımı ile ateroskleroz % 50 oranında artmakta ve koroner arter hastalığı, miyokard infarktüsü ve ani ölüm riskinde yaklaşık 2 ile 4 kat artış olmaktadır. Riskteki artışın içicilik süresi ve günlük içilen sigara miktarı ile orantılı olarak arttığı bildirilmektedir.
Resmi rakamlara göre Türkiye'de sigara kullanımından kaynaklanan yılda yaklaşık 100 bin dolayında ölüm gerçekleşmektedir. Bunlardan yaklaşık 17 bin kadarının batıdaki adıyla "secondhand smoke" yani bizdeki yaygın ifadeyle "pasif içicilik" ile ilişkili olduğu bildirilmektedir. Yani pasif içiciliğe bağlı ülkemizde % 15-20 dolayında ölüm olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 2008 yılında yayınlanan Global Tütün Epidemisi raporunda Dünya nüfusunun sadece % 5 kadarının sigara yasağı kanunlarıyla korunduğu belirtilmekte ve 2030 yılına kadar yılda 8 milyon insanın sigara kullanımından kaynaklanan hastalıklardan öleceği bildirilmektedir.
PASİF İÇİCİLİĞİN KALP SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ
Sigara dumanına maruziyet kardiyovasküler hastalıkların major risk faktörlerinden biridir. Aktif içicilik kadar pasif sigara içiciliğinin de kardiyovasküler hastalık için bağımsız bir risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Pasif içicilerde kronik maruziyette miyokard infarktüsü sıklığı artmakta, akut maruziyette ise kardiyak performansta azalma olmakta, ritim bozuklukları artmaktadır. Pasif çevresel içiciliğin koroner arter hastalığı ve ölüm riskini % 25-30 dolayında artırdığı ve aktif sigara içimi ve alkol kullanımından sonra ölümün 3. en sık önlenebilir nedeni olduğu bildirilmektedir. Pasif içiciliğe maruz kalan bireylerde aterosklerozun hızlandığı, CRP, homosistein, fibrinojen düzeylerinin yükseldiği ve bu durumun mortalite artışıyla ilişkili olduğu bildirilmektedir.
DÜNYADA SİGARA YASAĞININ SONUÇLARI
ABD Institute of Medicine 2009 bildirisinde sigara yasağının olduğu 8 ülkeden 11 çalışmanın sonuçları analiz edildi. Bu bildiride pasif içicilik ile kalp damar hastalıkları arasında nedensel bir ilişki olduğu ve sigara içiminin yasaklanmasıyla yararlı etkilerin bir yıl gibi kısa bir süre içinde ortaya çıktığı rapor edildi. Bu bildiride iş yerleri, restoranlar, barlar ve diğer kamusal alanlarda sigara içiminin yasaklanmasının kalp damar sistemine sigaranın getirdiği riskleri azalmada etkili bir yol olduğu ve sigara yasağı kanunlarının kalp krizlerini, ölümleri ve ülkelerin sağlık harcamalarını azaltmada en ulaşılabilir ve en ucuz yöntem olduğu vurgulandı. Bu analizinde; sigara yasağı ile miyokard infarktüsü riskinde % 6 ile 47 arasında azalma olduğu, bu yararın yasağın uygulamaya girmesinden 1 yıl gibi kısa bir süre sonra ortaya çıktığı bildirildi.
2009 ESC kongresinde İzlanda'da yapılan bir çalışmada yasak sonrasında akut koroner sendrom sıklığında % 21 oranında azalma olduğu bildirildi. Yine 2008 yılında Circulation'da yayınlanan bir çalışmada İtalya'da yasağın 2005 yılında başlamasından 1 yıl sonra akut koroner sendrom sıklığında 35-64 yaş arasındaki bireylerde % 11.2, 65-74 yaş arasındaki bireylerde % 7.9 azalma görüldüğü, sigara içiminde ve sigara satışlarında % 5 dolayında azalma olduğu bildirildi.
Son günlerde BMJ dergisinin Haziran 2010 sayısında yayınlanan bir çalışmada 2007 yılında yürürlüğe giren sigara yasağından sonra miyokard infarktüsü nedeniyle hastaneye yatışlarda % 2.4 dolayında bir azalma olduğu bildirildi. Bu düşük oranın zaten yasak öncesinde de İngiltere'de çalışan nüfusun % 55 kadarının sigara içilmeyen ortamlarda çalışıyor olması, pek çok restoran ve barlarda önceden sigara yasağının olması ile ilişkili olabileceği ileri sürülmüştür.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.