Türk Hükümeti, “Hrant Dink cinayetini niye önlemediniz?” davasında, AİHM’ye, “Türklüğü aşağıladı. Bu, halkı tahrik eder” savunması gönderdi. Kardeşi Hosrof Dink, “Kanımız dondu.Bu, cinayetin aydınlanması konusundaki umutlarımızı kırdı” diye tepki gösterdi.
Gazeteci Hrant Dink yazısı nedeniyle hapse mahkum olunca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM)başvurmuştu. Başvurudan bir hafta sonra ise öldürüldü. Ailesi bir yandan bu davayı sürdürürken bir yandan da ‘Cinayeti niye önlemediniz?’ diye yeni bir dava açtı. Türk Hükümeti, AİHM’ye yolladığı savunmada, “Dink Türklüğü aşağıladı, nefret söyleminde bulundu. Bu tür yazılar halkı tahrik eder, kamu suçu oluşturur” dedi. Dink’in kardeşi Hosrof Dink, “Bu savunmayı gazetede okuduğumuzda kanımız dondu. Bu savunma cinayetin aydınlanması konusundaki umutlarımızı kırdı” dedi.
Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği savunmada dile getirilen unsurların, Hrant Dink hayattayken uğradığı haksızlıkları da gösterdiğini belirten Hosrof Dink cinayetin aydınlaması konusunda Türkiye’de görülen dava, yapılan soruşturma ve incelemelerde hükümet yetkililerinin kendilerine gösterdiği ilgiyle tezat oluşturduğunu dile getirdi. Hosrof Dink ağabeyi Hrant Dink’in öldürülmeden önce uğradığı haksızlıkları gösterebilmek için AİHM’ye başvurduğunu belirtilirken devletin güvenlik kurumlarının gözetimi altında cinayete kurban gittiğini söyledi. Dink, şöyle devam etti:
Hukuk skandalı
“Devletin, kamu görevlilerinin cinayetteki sorumluluklarını kabul etmek bir yana öldürülen ağabeyimi suçlaması hiçbir vicdana sığmayacağı gibi bir bir hukuk skandalıdır. Her şeyden önde Başbakan Recep Tayyip Erdogan’ın imzasını taşıyan ve Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan raporda, devletin istihbarat dairesi başkanı Ramazan Akyürek ile halen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan Ali Fuat Yılmazer açıkça suçlandığı halde Hırant Dink’in her şeyin sebebiymiş gibi gösterilmesi gerçeklerle çelişiyor. Öncelikle devletin değişik kurumlarının hazırladığı raporlardaki çelişkileri izah etmesi gerekmez mi? Halen Trabzon’da jandarma personeli görevi ihmalle yargılanmakta, aynı zamanda devletin emniyet kurmundaki önemli görevlerle ilgili suçlama içeren raporlar ortada durmakta. Aynı zamanda ağabeyimi bir MİT görevlisinin 2004 yılında uyardığı gerçeği herkes tarafından bilinmekteyken neredeyse öldürülmesine sebep olarak kendisinin gösteriliyor olması aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değil.”
Sanıkların işine yarar
Hozrof Dink, “Hrant Dink’in Türklüğü aşağıladığına ilişkin hükümetin bu görüşü yasalara göre haksız tahrik indiriminden faydalanmak isteyen sanıklardan başkasının işine yaramaz çünkü onlar da haksız tahrik indiriminden yararlanarak olası cezalarında altıda bir indirim talep ediyorlar” dedi.
Dink öldürülmeden önce ‘Türklüğü tahkir’den aldığı mahkumiyet nedeniyle AİHM’e başvurmuştu. Suikastin ardından ailesi, güvenlik güçlerinin suikast hazırlığını bilmesine rağmen Dink’in öldürüldüğünü belirterek AİHM’ye başvurmuş, iki başvuru birleştirilmişti.
Dink’e emsal olarak Nazi lideri gösterilmiş
Hükümetin, Hrant Dink ve ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı davaya gönderdiği savunmasında tartışmalı ifadeler yer aldığı ortaya çıktı.
Hükümetin, “Türklüğü aşağılamak ve halkı kışkırtmak” suçundan cezalandırılan Dink’e emsal gösterdiği davanın Nazi lideri Kuhnen-Almanya davası olduğu ortaya çıktı. Ancak Kuhnen’in, Yahudi soykırımını inkar ederek, “Karşımıza çıkan herkesi tasfiye edeceğiz” dediği için mahkûm olduğu anlaşıldı. Kuhnen-Almanya kararını, Avrupa Komisyonu 1998 yılında verdi. Kuhnen, nasyonal sosyalist ve bağımsız bir büyük Almanya için mücadeleyi savunan yayınlar çıkarıyordu.
Kuhnen, “Her kim bu davaya hizmet ederse eylem yapabilir, her kim buna karşı çıkarsa karşısında bizi bulacak ve tasfiye edilecektir“ dediği için Alman mahkemelerinde yargılandı ve hapse çarptırıldı. Avrupa Komisyonu, Kuhnen’in özgürlük ve demokrasiye dayanan temel düzene zarar vermeyi amaçlayan nasyonal sosyalizmi savunduğunu ve ifade ettiği düşüncelerin AİHS’e aykırı olduğunu saptadı. Kuhnen’in ifade ettiği düşüncelerin ırksal ve dini ayırımcılık unsurları içerdiğine hükmeden Avrupa Komisyonu, sonuç olarak Almanya’nın Kuhnen’in ifade özgürlüğüne müdahale etmesinin, “demokratik bir toplumda gerekli” olduğuna karar verdi.
Türk hükümetinin savunmasında, Agos’u tehdit eden kişiye ceza verildiği kaydedilerek, “Düşünce özgürlüğünün korunmasının devletin pozitif bir yükümlülüğü olduğunu kabul edilirse, bu mektupları gönderen kişinin tartışmalı bir konuda kendi fikrini söylediği kabul edilerek, fikirlerine koruma sağlanmalıdır. Oysa nefret söylemi niteliğindeki fikirlerin korunması mümkün değildir” denildi.
Çarpıcı ifadelerin yer aldığı savunmada, Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak ailesinin “devlet tarafından korunamadı” iddiasına karşılık olarak da devletin, yaşam hakkını korurken önleyici tedbirler almasını gerektiren bilgilere sahip olması gerektiği ifade edilerek, “Dink gerçek ve yakın biçimde tehdit edilmiş olsaydı koruma için yerel makamlara başvurur ve koruma isterdi” denildi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.