Mevlana İdris'in yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
"Artık yetmez mi?
Din sosuna bandırılmış söylemler, yahut kendisi din sosuna batırılmış figürlerle nereye kadar?
Amacı kişisel veya grupsal dünyevî kazanç, lâkin söylemi din-iman lafazanlıklarla nereye kadar?
Kimse kimseye demiyor yahut diyemez ki “ticaret yapma!, bürokraside yer alma!”
Ticaretini de yap, bürokraside yerini de al kardeşim, doya doya al. Ama bunu tertemiz bir inanç alanı olan din sosuna bulamadan yap. Dini, emellerin için bir basamak yapmadan yap. Yani dini istismar etmeden.
Herkes o tertemiz ‘müslümanlığı’ arıyor.
Bir gösteriş aracı hâline gelmeyen, kimi kapıları açmak için maymuncuk gibi kullanılması düşünülmeyen o pâk alanı.
Gözleri fıldır fıldır ikbal ve para tarayan tiplerin sabah-akşam “din alıp satması” kusura bakmayın artık kabak tadı verdi. Müslümana müslüman propagandası yapılmasa iyi olur artık. Tekfirlerinizi de, ‘yanmayan’ kefenlerinizi de çantanıza koyup susun artık.
Ümmetin hâli ortada.
Kan, gözyaşı, sefalet, didişme, batıya haraç üstüne haraç.
Şimdi bütün bunların üstüne din soslu iktidar yahut parsa kapma itiş kakışlarınızı kaldıramıyoruz.
Gerçek yoksul yine yoksul, gerçek düzenbaz yine düzenbaz.
Bu din, yalnızca tesbihat, zühd, yahut keşişlik dini değil. Elbette bu dünyada yaşayan bizler için, hayatımız için, hayatın içinde bir din.
Lâkin onu kendi küçük niyetlerimizin kalkanı veya kılıfı yapmaya kimin ne hakkı var?
Bazan Diyojen gibi diyeceği geliyor insanın; gölge etme başka ihsan istemem.
Dün sübhaneke bugün holding.
Dün Yâ Sîn bugün kartel.
Yapmayın, etmeyin.
“Fe eyne tezhebûn”? Ve “ve eyne’l mefer”?"
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.