BDP lideri Kışanak, Başbakan Erdoğan’a "Başbakan ‘ameliyat yaptırmam’ diyor. Sayın Başbakan bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek değil ameliyat kangrene dönüştürürsünüz, kangren olursa da bu işin sonu ayrılıktır" diye seslendi.
Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Torba tasarıyı değerlendiren Kışanak, tasarının ‘ayrımcılık torbası’na ve ‘hak gasp’ına dönüştüğünü savundu. Meclis İnsan Hakları Komisyonu raporuna yansıyan Mardin’deki YİBO öğrencilerinin ‘açız, üşüyoruz’ şeklindeki şikayetlerini hatırlatan Kışanak "Türkiye’nin dört bir yanında yoksulların çocukları işte bu koşullarda bir toplama kampına mahkum edilmiş durumda. Bunun adı eğitim değil, düpedüz toplama kampıdır" dedi.
TCK’nın 102’nci maddesiyle ilgili tartışmalara da değinen Kışanak "Bu ülkede 5 kişiyi öldüren, cinayet işleyenler 3 yıl tutuklu kalarak serbest kalabilir. Ama bir basın açıklaması okudu diye örgüt üyeliği suçundan yargılananlar 10 yıl tutuklu yargılanmaya devam edebilirler. Bu garabetin bütün temellerini AKP hükümeti attı" diye konuştu.
AK Parti’nin ömrünün yalan söylemekle geçtiğini vurgulayan Kışanak, anayasa değişikliği ile ’12 Eylül’le hesaplaşacağız’ denildiğini belirterek "Darbeciler evlerinde paşa paşa oturuyorlar. Yargı bağımsızlığı dediler, yarattıkları hukuk garabeti ortada. Düşünce özgürlüğü dediler, düşünce özgürlüğünü cezaevindeki gazetecilere sorarlarsa ne olduğunu öğrenebilirler. Askeri vesayete karşı çıkıyoruz dediler, son sınavda askeri vesayet sınavından çaktılar, sınıfta kaldılar" diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ‘iki dil’ tartışmalarıyla ilgili yayınladığı bildiriyle BDP’yi hedef aldığını, AK Parti’nin ise bu ‘sindirme’ karşısında boyun eğdiğini ve onayladığını ifade eden Kışanak, "Bir hafta sonra MGK’dan da aynı bildiri çıktı ve hükümet sözcüsü kameralar karşısına geçip, Başbakanın istemediği hiçbir karar MGK’dan çıkamaz dedi. İşte bu askeri vesayetle AKP’nin kol kola girdiğinin tescillendiği cümledir. Hani MGK ülkede demokrasiye yakışmıyordu, hani değiştirmek istiyordunuz? Niye bu MGK bildirisiyle, Genelkurmay’ın sitesine koyduğu bildiri neredeyse kelimesi kelimesine aynı?" diye konuştu.
BDP’nin gizli ajandası olmadığını 7 yıldır Türkiye’yi demokratik çözüme sokmaya çalıştıklarını ifade eden Kışanak demokratik özerkliğin ‘provokatif bir zeminde’ tartışıldığını savundu ve "Tek millet, tek bayrak, tek ülke diye, tekleye tekleye 80 yılda ülkeyi bu hale getirdiler. Tekleyerek yollarına devam ediyorlar. İkinci devlet istiyoruz diyen herhangi BDP’li, DTK üyesi, çalışanı gördünüz mü?" diye sordu.
AK Parti’nin de ‘bölünme fobisi’ yaratarak halkları birbirine düşman ettiğini belirten Kışanak demokratik özerkliğin bölünmenin değil birlik ve beraberliği sağlamanın tek yolu olduğunu kaydetti. "Milletin diline kelepçe vurursanız, bu ülkeyi siz bölersiniz" diyen Kışanak, Başbakan Erdoğan’ın "Bu ülkeye ameliyat yaptırmam" sözünü hatırlatarak şunları söyledi:
"Başbakan ‘ameliyat yaptırma’ diyor. Başbakan, bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek, değil ameliyat kangrene dönüştürürsünüz. Kangren olursa bu işin sonu ayrılıktır. Biz herkesin haklarına saygı gösteren eşit bir yaşam, çoğulcu yaklaşım istiyoruz. Çıkıp böyle yalan yanlış, ‘bölecekler ameliyat yapacaklar’ diyerek yalan söylemeyin. Provokasyon yaratmayın."
Bayrak tartışmalarını da hatırlatan Kışanak, yerel yönetimlerin kendilerine ait sembolleri kullanmasının ulusal bayrak yerine ikinci bayrak ikame etmek anlamına gelmeyeceğini söyledi. Kışanak "Federasyon, eyaletle yönetilen yerlerin bayrağını tanıyan var mıdır? Almanya’nın eyalet bayrağını tanıyan var mıdır? Eyalet bayrağı, ülke bayrağıyla yarışan bir bayrak değildir, eyalet sembolüdür" diye konuştu.
Demokratik özerkliği provoke edenin Başbakan ve AK Parti olduğunu kaydeden Kışanak, iki dil konusunun ise Türkiye’nin temel problemi olduğunu söyledi.
Kışanak "Başbakan benim milletimin dili Türkçedir diyor. Başbakan bir dakika burada dur. Ya milletin ya dilin ne olduğunu bilmiyorsun. Devletlerin resmi dili olabilir, devlet siyasi tercih olarak ülkesinde kullanılan dillerden birini resmi dil olarak kabul edebilir. Ama halkın kullandığı dili sen belirleme hakkına sahip değilsin, ben de değilim. Halk kendi dilini anasından öğrenir, ana dilidir. Sayın Başbakan bu ülkede 20-30 milyonun dili Kürtçe mi değil mi buna cevap ver" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ı etnik milliyetçilik yapmakla da suçlayan Kışanak, "Hükümet tek başına iktidarın tadına alıştı, sonsuza kadar devam ettirmek istiyor. Ama kötü yaparsan halk seni indirir. İktidarda kalmak istiyorsan, demokrasiye ve halkların hakkına saygı duyacaksın, eşitliği kabul edeceksin. Mutlak iktidar yetkisi yerel demokrasilerde yoktur. Demokratik özerklikle de dertleri de bundan kaynaklanıyor. Demokratik özerklik gelirse merkezi iktidarın yetkisi bölünecek, içlerine sindiremedikleri budur" diye konuştu.
Kışanak ayrıca, yeni anayasa tartışmalarını da hatırlatarak Başbakan Erdoğan’a "Halkı tek başına yapacağınız anayasaya mahkum edeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bunu yapmaya halk size yetki vermeyecek. Bunun dışındaki yöntemlerle iktidarda kalmaya tevessül etmeyin bunun adı demokrasi değildir" diye seslendi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.