Kalp-damar hastalarının kavurucu sıcaklarda sağlıklarını riske atmamaları için öncelikle bol bol su içerek vücuttaki sıvı kaybını gidermeleri ve güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği saatlerde kesinlikle sokağa çıkmamaları gerekiyor.
Günümüzün en önemli sağlık sorunlarının başında gelen kalp damar hastalıkları ölüme yol açan sağlık problemleri arasında birinci sırada yer alıyor. Üstelik her 2-3 kişiden biri kalp-damar hastalıkları ile tanışmak zorunda kalıyor.
Hemen herkesin yaşam kalitesini düşüren aşırı sıcak havalar da özellikle kalp damar hastalarının sağlıklarını ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Çünkü sıcaklar ve nem nedeniyle vücut aşırı terlemeye başlıyor. Yerine yeterli sıvı konulmaz ve yaşam alışkanlıklarına dikkat edilmezse kan akışkan özelliğini yitirerek koyulaşmaya başlıyor. Bunun sonucunda da ritim problemleri, tansiyon sorunları ve en önemlisi de kalp krizi gibi birçok ciddi sağlık sorunu ortaya çıkıyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Cem Alhan, kavurucu sıcakların yaşandığı bu günlerde kalp-damar hastalarının yaşam alışkanlıklarına ayrı bir özen göstermeleri gerektiği uyarısında bulunuyor. Aşırı sıcak havanın sağlığı neden olumsuz etkilediğini anlatan Prof. Alhan şunları söylüyor:
KALP DAKİKADA 5 LİTRE KAN POMPALIYOR
"Her motorun bir soğutma sistemi mevcut. İnsan vücudunun soğutma sistemi ise terleme yoluyla gerçekleşiyor. Aşırı sıcaklar nedeniyle ısı arttığı zaman vücut bu olumsuz faktörden etkilenmemek için terlemeye başlıyor. Sıcaklık ve nem ne kadar artarsa, buna paralel olarak terleme oranı da o kadar artıyor. Sıcağın en büyük olumsuz etkisi de burada başlıyor. Özellikle aşırı terlemeden dolayı vücut ciddi bir sıvı kaybına uğruyor. Bunun sonucunda da vücutta dolaşan kan miktarı azalmaya başlıyor. Ancak vücudun kan ihtiyacı azalmıyor, tam aksine sıcakla beraber artıyor. Bu nedenle kalp dakikada ortalama 5 litre kan pompalamak zorunda olduğu için aynı ritmi yakalayabilmek amacıyla daha fazla efor sarf etmek zorunda kalıyor. Bu da kalbin yorulmasına, dolayısıyla da birçok sağlık sorununun ortaya çıkmasına yol açıyor.
Bir başka önemli etken de; sıvı kaybıyla beraber kanın akışkanlığının azalması ve koyu bir kıvama dönüşmesi. Oysa pıhtılaşmanın önüne geçmek için kanın akışkan bir özelliğe sahip olması gerekiyor. Kanın pıhtılaşması özellikle 2 grup hastada büyük bir sorun oluşturuyor; kalplerindeki protez kapak veya ritim bozukluğu nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananlar ve stent takılmış olan hastalar."
AŞIRI SICAKLARLA BAŞ ETMEK İÇİN…
Prof. Dr. Cem Alhan, kalp damar hastalarının aşırı sıcaklarla baş etmek için almaları gereken önlemleri ise şöyle sıralıyor:
"Güneş altında kalmayın: Güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği 10.00–16.00 saatleri arasında mümkün olduğunca sokağa çıkmayın. Bronzlaşmak uğruna kumsalda güneşlenmeyi aklınızdan bile geçirmeyin, özellikle de tansiyon sorunundan yakınıyorsanız. Çünkü güneşlendiğinizde vücudunuzdaki sıvı kaybı nedeniyle kalbiniz daha hızlı çalışmaya başlar ve damarlarınızda ciddi bir genişleme olur. Kalbiniz de daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağı için de ciddi tansiyon sorunlarına ve ritim problemlerine zemin hazırlarsınız. Eğer mutlaka sokağa çıkmanız gerekiyorsa bol bol su için ve ağır efor gerektiren işlerden kaçının.
Her gün bir saat yürüyün: Kalp sağlığınız için her gün, düzenli tempoda 4-5 kilometre veya bir saat yürüyün. Ancak aşırı sıcağın olumsuz etkilerine maruz kalmamak için yürüyüşünüzü ya güneşin henüz etkisini göstermediği sabah 06.00–07.00 saatleri arasında ya da güneş battıktan sonra akşam serinliğinde yapın.
Ağır efor gerektiren sporlardan kaçının: Kalbinizi yormamak için ağır efor gerektiren spor türlerini yapmayın. Eğer 60 yaşın altında iseniz güneşin dik gelmediği ve havanın serin olduğu zamanlarda jogging yapabilirsiniz. Ancak 60 yaşın üzerindeyseniz düz bir yolda tempolu yürüyüş gibi kalbinizi yormayan spor türlerini tercih edin. Vücudu fazla yoran bir spor dalı olmadığı ve omurga sistemini koruduğu için sabahın erken saatlerinde ya da akşam serinliğinde 30 dakika veya bir saat yüzmek de iyi bir alternatif olabilir. Ancak yarış temposunda yüzmemeye de dikkat edin.
En az 8 bardak su için: Günde en az 8 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirin. Eğer aşırı terliyorsanız, su tüketiminizi artırın. Diyabet hastası değilseniz, vücudunuzdaki sıvı oranını artırmak için kavun ve karpuz gibi sudan zengin meyveleri de bol bol tüketin.
Maden suyunu unutmayın: Terlediğimiz zaman vücudumuz sadece su değil, aynı zamanda mineral, özellikle de sodyum kaybına uğruyor. Mineral eksikliğini gidermek için her gün bir iki şişe maden suyu içmeyi ihmal etmeyin.
Alkol tüketimini sınırlayın: Özellikle bira sıcak havalarda serinlemek ve sıvı kaybını yerine koymak için çok iyi bir alternatif gibi gözükebilir. Ama unutmayın ki bira da dahil olmak üzere her türlü alkol, hem terlemeyi hem de idrara çıkma sayısını artırdığı için vücuttaki sıvı kaybını daha da artırıyor. Bu nedenle akşam yemeğine kadar alkol kesinlikle almayın. Dünya sağlık Örgütü ve Amerikan Kalp Cemiyeti, alkol tüketiminin erkeklerde günde 2 kadeh, kadınlarda bir kadehle sınırlandırılması gerektiğini tavsiye ediyor. Bira aynı zamanda kilo aldıran etkiye sahip olduğu için bu alkol türünden ise mutlaka kaçının. Kalp damar sağlığına olumlu katkılarından dolayı kırmızı şarabı tercih etmenizde fayda var.
Çerez yerine salatalık yiyin: Alkolün yanında genellikle alışkanlık olarak fıstık gibi tuzdan zengin çerezler tüketiyoruz. Ancak özellikle yüksek tansiyon hastası iseniz tuz içeren çerez yerine havuç veya salatalık yemeyi alışkanlık haline getirin.
Günde 5-6 porsiyon sebze ve meyve tüketin: Günde 5-6 porsiyon sebze ve meyve tüketmeyi alışkanlık haline getirin. Sabahları domates, salatalığın yanında bir parça kavun veya karpuz yiyebilirsiniz. Kahvaltının ardından sabah 10.00 gibi, aşırıya kaçmadan kayısı, kiraz veya kavun ile karpuz gibi bol sıvı içeren meyveler tüketin. Kayısı, aşırı sıcaklarda ter ve idrarla en fazla kaybettiğimiz potasyumdan zengin bir besin. Kavun ve karpuz da bol sıvı içermeleri sayesinde terlemeyi önlüyor. Ancak diyabet hastası iseniz bu meyveleri aşırı miktarda tüketmeyin. Öğlen saatinde ve akşam yemeğinden önce meyve yemeyi ihmal etmeyin. Akşam öğününden bir saat sonra da bol su içeren meyve yiyerek vücudunuzdaki su oranını artırın."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.