Japonya Başbakanı'ndan nükleer özür!

Japonya'da 15'inci günde ölü sayısı 10 bini geçti. 17 bin de kayıp var. Fukuşima'daki 3 numaralı reaktörün çekirdeğinde hasar ihtimali bulunduğu ve bunun da tehlikeyi katladığı belirtildi

Japonya'da dün ikinci haftasını dolduran 9 büyüklüğündeki deprem ve tsunamide ölenlerin sayısı 10 bini geçti. 17 bin 443 kişinin de halen kayıp olduğu açıklandı. Ülkenin kuzeydoğusunda deprem ve tsunaminin vurduğu kıyı kentlerinde zarar gören 15 limandan 12'si yeniden çalıştırılmaya başlandı. Bu bölgelerde 250 bin kişi ise halen geçici kamplarda yaşıyor. Hasar gören Fukuşima Daiçi nükleer santralında günlerdir rutine bağlanan soğutma ile reaktörlere yeniden elektrik bağlama çalışmaları dün de devam etti.

ALMANYA'YA KADAR ULAŞTI

Japon Nükleer Güvenlik Kurumu sözcüsü Hidehiko Nişiyama 3 numaralı reaktörün çekirdeğinde hasar olabileceğini ve bunun çevreye daha ciddi radyoaktif madde yayılması riskini artırdığını kaydetti. Japon Nükleer Güvenlik Ajansı da santralda önceki gün radyasyona maruz kalan iki işçinin halen hastanede olduğunu ve normalinden 10 bin kat daha fazla radyoaktif iyoda maruz kaldıklarını duyurdu. Bu arada nükleer faciada ortaya çıkan radyoaktif iyot parçacıkları Almanya'ya kadar ulaştı. Çevre Bakanlığı sözcüsü, tespit edilen değerlerin insan sağlığı için risk oluşturmaktan uzak olduğunu kaydetti. Felaketin ilk gününden bu yana Japonya'yı terk eden yabancıların sayısı ise 161 bini buldu.

'DURUM HÂLÂ ÇOK VAHİM'

Tokyo'daki şebeke suyunda dün radyasyon oranının insan sağlığını tehdit edecek düzeyin çok altına düştüğü ancak kuzeydeki birçok bölgede söz konusu oranın tehlike oluşturduğu söyleniyor. Japonya Başbakanı Naoto Kan ise Fukuşima santralından yayılan radyasyon nedeniyle çiftçilerden ve işletme sahiplerinden özür diledi. Önceki gece televizyondan yayınlanan konuşmasında Başbakan Kan, nükleer santralda aşırı ısınan nükleer reaktörleri soğutmak için "hayatlarını tehlikeye atarak" çaba sarf eden işçiler, itfaiye görevlileri ve askeri personele teşekkür etti. Başbakan, durumun hâlâ "vahim ve ciddi" olduğunu da sözlerine ekledi.