Erdoğan’ın AKP 4. Kongresinde yapacağı konuşma ‘büyük umutlarla’ bekleniyordu. Öncesinde katıldığı birkaç televizyon programındaki açıklamalarının neredeyse hepsini dikkatle izlediğim için, doğrusu büyük bir beklenti içinde olmadım. Kongre öncesi televizyonlarda söylediğinden, daha farklı ne diyebilirdi? Ama yine de bir umut işte, ‘yeni ne diyebilir’ diye kongre konuşmasını da baştan sona dikkatle izledim. ‘Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye’ demişler, ne de olsa...
Konuklarına hoş geldin seremonisine başladığında, Irak Kürdistanı Federal Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’yi selamlarken bir ‘açılım’ yapar mı diye, bekledim.
Yok, Erdoğan aynı Erdoğan... 15–20 dakika süren selamlamada her örgütü, her ülkeyi, her coğrafyayı ismiyle cismiyle selamladı, Barzani’yi selamlarken, hem Kürt’ü, hem Kürdistan’ı es geçip ‘Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı’ dedi. Oysa daha önce “Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başkanı’ kavramını kullanıyorduı. Hatta bir keresinde dili mi sürçmüş ne olmuştu, ‘Kürdistan Bölgesi’ de demişti. Yeni “açılım” bu olsa gerek...
Hadi neyse, selamlamada ‘açılım’ yapmadı ama mutlaka kongre konuşmasında Kürt sorununun çözümüne geniş yer verecektir, yeni politikaların ipuçlarını mutlaka söyleyecektir, diye bekledik.
Uzunca söyleminde Turancıların tümüne selam vardı; yeni Turan ülküsünün ipuçları vardı, tarihsel çarpıtmalar vardı, Ortadoğu liderliğine soyunma vardı, herkese Kasımpaşalılık edasıyla vurma vardı; ama Kürtler, Kürt sorununun çözüm yöntemlerinde tek bir yeni şey yoktu. Kaç gündür televizyonlarda ‘piar’ yapan Erdoğan’ın konuşmasında, bir kez daha ‘dağ fare doğurmuştu.’
Erdoğan’ın kongre konuşmasına yönelik belki özetle şu denebilir...
Erdoğan, yeni dönemde temel bir olgu ile yola çıkıyor. Bu olguda ‘devlet’ ile ‘parti’ ayrı yerlere konulmuş. Televizyonlara çıkıp yeni müzakerelerin, yeni bir Oslo sürecinin başlayabileceğini söylerken ‘devlet’ adına konuşuyordu; kongrede ise ‘parti’ adına konuştu.
Görünen o kongrede ‘devlet’ adına konuşmadığı için yeni bir şey söylemedi.
‘Devlet’ adına söylediklerini televizyonlarda söylemişti: “Eğer bir enstrüman olarak kullanılması istihbarat ve siyaset kurumlarımız ile güvenlik bürokrasimiz tarafından uygun görülürse; elbette sürece katkı sağlayacağına inanılırsa İmralı ile görüşülebilir.”
‘Parti’ başkanı olarak söyleyeceklerini ise kongrede söyledi: “Kürtler artık terör örgütüne yeter demeli. Kürt kardeşlerim şiddete teslim olmamalı. Eğer terörist ile kucaklaşanlar bizimle kucaklaşmayacaklarsa, onlarla yürüyeceğimiz bir yol yoktur. Biz teröristle kucaklaşanlarla değil, halkımızla kucaklaşanlarla bu sorunu çözeceğiz.”
Artık şunu da biliyoruz: AKP’de olanlar halkıyla kucaklaşanlar... Diğerleri mi?
CHP de dâhil geriye kalan herkes ‘teröristle’ kucaklaşanlardır...
Hadi bakalım kolay gelsin!
Fehim Işık - Evrensel
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.