İsrail, İran'ı vurabilir mi?
New York ABD ve Ortadoğu, hatta yaygın etkileri nedeniyle bütün dünya henüz Irak'ın yaralarını sarmaya çalışırken, bölgede yeni bir savaş yaşanabilir mi?
Ya da İsrail, uluslararası gündemden hiç düşmeyen İran'ın nükleer faaliyetlerini cezalandırmak için beklenmedik bir füze saldırısıyla o tesisleri vurabilir mi?
Çılgınlık mı?
Evet, Başbakan Erdoğan'a 'böyle bir çılgınlığa ihtimal verip vermediğini' sordum. New York'taki son gününde, Türkiye'de gece yarısına geçilmişken, 'Kişisel gözleminiz nedir, savaş olasılığı var mı?' sorusunu yönelttim.
Ajansın sabah saatlerinde abonelerine duyurduğu, 'Erdoğan: Bunu temenni etmeyiz, çok yanlış olur, bundan salt o çılgınlığı yapanlar zarar görmez' sözleri ve Irak benzetmesi, 'ders almalıyız' ifadesi uluslararası medyanın da siyasal karar vericilerin de dikkatini fazlasıyla çekecektir.
Erdoğan öğleden sonra İstanbul'a indiğinde de aynı uyarılarını tekrarladı.
İran konusu bir haftalık ABD gezisinde Başbakan'ın peşini hiç bırakmadı. New York'a ayak bastığı ilk dakikalarda görüştüğü Musevi temsilcileri de hep İran'ı sormuşlar, kaygılarını iletmişlerdi.
BM zirvesinin bir numaralı konusuydu, ABD basınının manşetleri ve birinci sayfaları, yorum bölümleri hep bu konuya ayrılıyordu.
Erdoğan yabancı gazetecileri uyardı
Başbakan, The Plaza Otel'de bizimle görüşmesinden önce, 7 yabancı gazetecinin sorularını yanıtladı. Başbakan, zirvenin ve medyanın gündeminin sadece İran'a yoğunlaşmasından rahatsız. Burada bir kurgu seziyorlar. Dünya çapındaki gazeteciler peş peşe İran'ı sormuşlar. En sonunda Erdoğan, 'Sadece İran'ı mı konuşacağız?' demek zorunda kalmış. Bunu hatırlattım, 'Tepki göstermişsiniz' dedim. 'Tepki demeyelim ama gündemi değiştirmek istedim' yanıtını verdi.
Erdoğan'ı anlıyorum ama otelde televizyonu açıyorum, tüm haberlerde hep Tahran, Ahmedinecad ve nükleer konusu...
Türkiye'nin de hükümetin de işi zor. 'Riskin olduğu yerde fırsat da vardır' diyeceğim ama 'İşin içinde Acemler olunca' iki kere düşünmek gerek.
Her şey nükleer merakından çıkıyor. İsrail o teknolojiye sahip, İran da istiyor. Bunun sebebini ise yazarımız Deniz Ülke Arıboğan hoca bugün yazıyor. 'Nükleer teknoloji bir dildir, söylemdir' diyor.
Obama'nın sınavı
Siyasal karar vericiler düzeyinde uygulanan strateji ve güçlü medya üzerinden yaygınlaştırılan söylem, Bush dönemini hatırlatıyor. Herhalde İran'a saldırmayı denerlerdi. Ama Obama döneminde aynı şey tekrarlanabilir mi?
'Irak'tan çıkacağız' diyerek
Beyaz Saray'a oturan Obama, İran'a girmeyi düşünür mü? Zor...
Ama bu uluslararası güç dengelerini ve küresel çıkarları ilgilendiren bir alan. Ve dünya tarihi bize çılgınlıkların ne kadar kolay ve fazla yaşandığını gösterir. Başkan Obama'nın en zor sınavı, Başbakan Erdoğan'ın da başını ağrıtacak kadar zorlu bir test niteliğinde. Bakalım o 'çok taraflı ilişkilere ve diyaloğa dayalı denge politikası nasıl sonuç verecek?'
Hedefimiz savaşsız çözüm. Peki ya savaş çıkarsa? Akıl tutulması yaşanır, çılgınlık nöbeti geçirilirse... Ankara ne yapar sizce?
İsmail Küçükkaya / Akşam
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.