Barış Girişimi’nin Bilgi Üniversitesi’nde düzenlediği “Barışı Kurmak” konferansına, Leyla Zana’yla birlikte konuşmacı olarak katılan İshak Alaton tartışma yaratacak önerilerde bulundu.
Eskiden Kürdistan kelimesini kullanmanın mümkün olmadığını söyleyen Alaton, bugün gelinen noktada artık bölge insanının Türkiye’den ayrılıp ayrılmama konusundaki tercihinin sosyal araştırmalarla tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Alaton, “Kürtlerin gerçekten ayrılmak isteyip istemediklerini, hem kendileri ve hem de biz Türkler görmüş olacağız. Bu bizi, şiddeti kullananlar karşısında çok güçlü bir konuma getirecektir. Bunu yapan ülkeler huzur içinde yaşamadıktadırlar. Mesela Kanada’daki Quebec bölgesinde ayrılmak isteyenler azınlıkta kaldı” dedi. Büyük ihtimalle Türkiye’nin de Kanada Quebec’deki gibi bir tecrübe yaşayacağını savunan Alaton, “Dürüst bir şekilde bu araştırmayı yapalım. Diyelim ki, ayrılmak isteyenlen küçük bir azınlık, beraber yaşayanlar çoğunlukta, o zaman çoğunlukta yürüyelim” değerlendirmesi yaptı. Bölgede ayrılmamayı isteyenlerin çoğunlukta olduğuna inandığını vurgulayan Alaton, şöyle devam etti:
“1984’ten bu yana Kürt meselesinde çok değişlikler yaşandı. Irak'ta artık Saddam Hüseyin yok. Irak’taki Kürt topraklarında federal bir Kürt devleti kuruldu. Kürt sorununa hala şartlar hiç değişmemiş gibi yaklaşıyoruz. Dünde yaşamaya devam ediyoruz ve inat ediyoruz. Bugün yapacağımız hareket, Irak Kürdistanı’ndaki kalkınma hamlesinin Güneydoğu’daki etkilerine bakmak olmalıdır. Bu etki kaçınılmaz. Bölge hızla değer kazanmakta. Bölgeyi Türk şirketleri kuruyor. Kendi bölgemizde hayvancılık ve tarımı yeniden inşaa etmeliyiz.”
“Toplum Öcalan için hazırlanmalı”
Kürt sorununda siyasi olarak yapılması gerekenleri de sıralayan Alaton, seçim barajını düşürülmesini, bölge insanına tek bir oyunun bile ziyan olmadan mecliste temsil edileceği güvencesinin sağlaması gerektiği söyledi. Tek başına hükümet iradesiyle değil, ulusal bir uzlaşmayla Öcalan’ın durumunun netleştirilmesi gerektiğini belirten Alaton, “Açıkca Kürt meselesi bugün geldiği yere silahla ulaştı. Bunu da biliyorum. Ancak silah bundan daha fazlasını alamaz. Silahları bırakmak şart. Şiddet devam ettikçe, elde ettiklerini hızla kaybedecekleri ortadır” diye konuştu.
Zana Kürtçe konuştu
İshak Alaton’dan sonra kürsüye çıkan Leyla Zana konuşmasını Kürtçe yaptı. Başlangıçta tercüme konusunda sıkıntı yaşanmasına karşın Zana, sorunun halledilmesini Türkçe olarak istedi. Zana, sorun çözülünce Kürtçe konuşmaya devam etti. Kürtlerin bir dönem kendi ana dillerinden utandıklarını belirten Zana, “Kürtler kendi elbiseleriyle bile dışarı çıkmaya utanıyorlardı” dedi. “Bu ülkede Kürtler vardı” dediklerinde, kendilerine “onlar dağ Türkleridir” denildiğini belirten Zana, “bu dönem artık sona erdi” diye konuştu.
Türkiye halkının da artık Kürtleri bildiğini ve sorunlarıyla ilgilenmeye başladığını hatırlatan Zana, bugün sorulması gereken sorunun Kürtlerin siyasi ve idari anlamda başı dik, sınırsız bir şekilde yaşamlarını yeniden şekillendirecekler mi olduğunu söyledi. Kürtlerin ayrılıp ayrılmama konusunun yalnızca Kürtlere değil, tüm Türkiye’ye sorulması gerektiğini belirten Zana, “Türk halkı Kürtlerle yaşamak istiyor mu? İstemiyor mu? Referandum sadece Kürtlere yapılmamalı, tüm Türkiye'de yapılmalı” diye konuştu. Türklerin Kürtleri kendi kapısındaki ayakkabı boyacısı veya simitçi olarak görmekten vazgeçmesini gerektiğini isteyen Zana, “Tabuları yıkmamız lazım. Kürtlerin yerine düşünülmekten vazgeçilmeli. Kürtler kendi liderlerini seçmeli. Kimi istiyorlarsa, onu seçmelidir. 30 yıldır Kürtleri bu aşamaya getiren Sayın Öcalan ve örgütüdür” dedi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.