İran'ın Fars haber ajansında yer alan bir araştırma yazısında, "Çin'in de 11 Eylül saldırısını bahane ederek o günden beri artan bir şekilde Sincan'daki Müslümanlara karşı büyük baskılar yaptığı, medrese ve camileri kapattığı, Müslüman öğrencileri üniversitelerden ihraç ettiği" bilgisine yer verildi. Ajans bölgenin "Çinlileştirilmek" istendiğini de ileri sürdü.
Yazıda, bölgenin stratejik, ekonomik, ticari ve enerji kaynakları açısından büyük öneme sahip olduğu belirtildi.
Asya'nın merkezindeki Sincan'ın tarih boyunca medeniyetlerin ve kültürlerin birleştiği noktada yer aldığına işaret edilen yazıda, Uygur Türklerinin, tarihin belli dönemlerinde bağımsız oldukları ve bölgede kayda değer bir nüfuza sahip oldukları hatırlatıldı.
Çin'in istilasının ardından Uygurların, bağımsızlık için birçok kez girişimde bulunduğu ifade edilen yazıda, Çin yönetiminin, bağımsızlık isteyen Uygurları "terörist" diye nitelendirdiği ve bağımsızlık hareketlerini sert bir şekilde bastırdığı kaydedildi.
"İslam karşıtlığını fırsat biliyorlar"
Çin hükümetinin, özellikle son yıllarda Batı'da artan İslam karşıtlığını da fırsat bilerek Sincan'daki Müslümanları kültürel açıdan da baskı altına aldığı, sindirme ve asimilasyon politikalarını hızlandırdığı ifade edildi.
Yazıda, 1989'da eğitim veren 938 medreseden sonuncusunun 1996'da kapatıldığı belirtilerek, çok sayıda Müslüman öğrencinin, üniversitelerden atıldığı, tutuklandığı ve hapsedildiği belirtildi.
Sincan'daki Müslümanlara yönelik Çin zulmünün hayatın her alanında görüldüğü ifade edilen yazıda, namaz kıldığı belirlenen Uygurların işten atıldığı ve bölgedeki 23 bin camide görevli imamların, cemaat hakkında ayrıntılı bilgi vermeye mecbur bırakıldığı kaydedildi.
Yazıda, Çin'in ayrıca bölgede İslam karşıtı akım ve grupları, Müslümanlar aleyhine desteklediği ve yönlendirdiğinin de son olaylarda bir kez daha ortaya çıktığı ifade edildi.
"Uygurlar kimliklerini korumaya çalışıyor"
Sincan Uygur özerk bölgesinde son günlerde meydana gelen olayların aslında uzun bir tarihi geçmişi olduğu belirtilen yazıda, Uygurların kimliklerini korumak için büyük çaba gösterdiğine işaret edildi.
Bölgede geçmiş yıllarda da meydana gelen benzer olayların dünya basınında yer almasının önlendiği hatırlatılarak, Çin yönetiminin bölgedeki baskıcı politikalarının sonuç vermediği kaydedildi.
Bölge halkının kendine has özellikleri olduğu ve Çince konuşmadığına değinilen yazıda, Çin hükümeti tarafından yürürlüğe konulan kültürel asimilasyon faaliyetlerinin de başarısızlıkla sonuçlandığı ifade edildi.
Sincan Uygur özerk bölgesinin başkenti Urumçi'nin Pekin'den yaklaşık 4 bin kilometre uzaklıkta olduğuna işaret edilen yazıda, bölgedeki Müslüman nüfusun eritilmesine yönelik Çin politikalarının uzun yıllardır yürürlükte olduğu kaydedildi.
Bölgenin Çinlileştirilmesi çalışmalarının aralıksız sürdürüldüğüne değinilen yazıda, Sincan'daki Uygur nüfusunun 1941'e göre yüzde 80 oranında azaldığına dikkat çekildi. Yazıda, bölgeye yerleştirilen Han nüfusunun ise 2000'de yüzde 40'lara ulaştığı kaydedildi ve her geçen gün bu oranın arttığı belirtildi.
"Göçe zorlanıyorlar"
Uygurların, kendi yurtlarında azınlığa düşürülmek istenmesinden aşır derecede rahatsız oldukları kaydedildi. Hanların kitleler halinde bölgeye yerleştirilmesinin sürdüğü belirtilen yazıda, Uygurların başka bölgelere göçe zorlanarak nüfusun Hanlar lehine dönüştürülmek istendiği ifade edildi.
Yazının son bölümünde, kanlı olayların ardından bölgenin şimdilik sakin göründüğü, ancak suçu Han azınlığa atmakla sorunun çözülemeyeceği ifade edildi ve Çin yönetiminin, Uygurların rahatsızlıklarını görmezlikten gelmesinin yeni başka sorunlara neden olacağı belirtildi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.