• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 6 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin -2 °C

'İnşallah seçimden önce çözüm sürecinde nihai noktaya geliriz'

'İnşallah seçimden önce çözüm sürecinde nihai noktaya geliriz'
Başbakan Davutoğlu, seçim barajı tartışmalarına ilişkin “Kendine güvenen bir parti olarak barajın arkasına da saklanmadık barajdan da korkmadık” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TGRTHaber televizyonunda canlı yayınına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

Seçim barajı

“Anayasa Mahkemesi Başkanı konusunda atfen çıkan haberler oldu, ertesi gün açıklama yapıldı ve bu konu açıklığa kavuştu. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi üzerinden tartışma yapmak istemem. AK Parti, yeni kurulduğunda yani 2001 yılında 14 ay sonra iktidar olacağını düşünerek kurulmadı, erken seçime gidileceği bile belli değildi ama o zaman baraj vardı. Kendine güveniyordu o zaman sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde.

“Hiçbir zaman biz barajdan korkmadık, o zaman muhalefetteyken barajı bahane gibi göstermeden halka ulaşmaya çalıştık sonrada barajın arkasına saklanmadık. Aldığımız oy oranları baraja bakılarak alınmış oy oranları değil.

“Parlamenter sistemde temsil ile istikrarı dengede tutmalıyız, 1995’te Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar var, bu ölçüyü vurgulayan. Bu konular değerlendirilecek konular, birden Anayasa Mahkemesi’nin reddettiği o konuşmanın etrafında bir algı yönetilmeye çalışıldı. 30 Mart seçimleri öncesine baktığımızda bunlar Türkiye’deki istikrarla ilgili soru işareti uyandırmakla ilgili hareketler de olabilir.

“Bu noktada bir sıkıntı yok, zamanlama itibariyle gerçekten bir çok tartışmalara sebep verecek durum söz konusu. Gerek 1995 kararı, gerekse AİHM kararları baraj konusunda seçimlere gölge getirmez. Ben önümüzdeki dönemde böyle bir değişiklik beklemiyorum, Türkiye’de seçimler mevcut sistemlerle yapılır, biz istikrarımızı bozacak şeylere izin vermeyiz. Bundan heveslenenler olursa hevesleri kursaklarında kalır.

‘Paralel Yapı bir cemaat mi?’

“Herhangi bir cemaate devletin tavır alması demek sosyolojiye tavır alması demektir. Ama Paralel Yapı bir cemaat mi derseniz? Cemaat değil.

“Birisi eğer bu devleti örgütlenmek suretiyle ele geçirmek isterse, bu 60’lı yıllardaki cunta faaliyeti şeklinde olsun, başka şekilde olsun bir şekilde devletin içinde paralel bir örgütlenmeyle devlet iradesine ipotek koymaktır. Şimdi buna cemaat faaliyeti denir mi?

“Cemaat vasfını yitirmemiş olsalardı geçmişte ne iseler aynı şekilde yürürlerdi. Siz kendi yakınlarınızı devletin belli kademelerine getirmek için sınavlara müdahele edeceksiniz sonra da ben hayır işi gönül işi yapıyorum diyeceksiniz. Buradan kesinlikle hayırlı bir niyetle destek veren vatandaşlarımızı tenzih ederiz, onlar Türkçe’yi yayan, bayrağı temsil eden faaliyete destek veriyoruz dediler.

“Ama öyle bir kriminal yapı oluştu ki, Cumhurbaşkanımızın odasına böcek yerleştireceksiniz, benim ofisimden gizli toplantıları deşifre edeceksiniz sonra da ‘Biz yapmadık’ diyeceksiniz. Fakat neden sahip çıktınız? O tapeleri yayarak ne yapmaya çalıştınız. İyi niyetlilere soruyorum, bu şimdi cemaat faaliyeti midir?

“Bu yapı, böyle yakalanınca bu sefer diğer cemaatleri de kendi kategorileri içinde göstermek için aslında hakarette bulunuyorlar. Hayır onlar sizin gibi değil, başka hiç bi cemaat böyle bir eylem içine girmedi. Emniyet içinde örgütlenerek, yargı içinde örgütlenerek ‘Bir tek benim elemanlarım buraya girer’ demedi.

‘MGK’da cemaat konuşulmadı’

MGK’da hiçbir cemaat konuşulmamıştır, hiçbir cemaate karşı da tedbir görüşülmemiştir. Hiçbir cemaat, hiçbir sivil toplum örgütü baskı altına alınmayacaktır ama kim olursa olsun halktan meşruiyetini almadan devlet üzerinde ipotek koymaya kalkarsa karşı konulacaktır. Muhalefet yapacak olan buyursun çıksın er meydanına. ‘Siyasetten uzağım’ diyecekseniz uzak durun o halde.

Çözüm süreci

“Biz çözüm sürecindeki umudumuzu hep taşıdık, bu umudu milletimize yansıtma dışında adımlar attık. Maalesef bu konuda herkes aynı ciddiyetle davranmadı, son olarak yine güçlü bir umut taşıdığımız için hükümetimizi kurunca adımlar attık fakat 6-7 Ekim olayları yaşandı.

“2 hafta önce yaptığımız toplantıda yeni bir çerçeve tespit ettik ve bu çerçevede yürümeye devam edeceğiz. Nedir bu çerçeve? Bir kere 6-7 Ekim olayları gösterdi ki kamu düzeninin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bölgedeki herkes hatta ülkedeki herkes bunu tespit etti. Yaptığımız istişarelerde Çözüm Süreci artık devletin ya da devletin içinde  de sahiplenilmiş bir husus değil. Bölgedeki özellikle sivil toplumlar da bunu sahiplenmiş durumda.

“Toplantılarda gördüğüm hemen hemen herkesin kamu düzeni kavramını benimsemiş olması. Herkesin sahiplendiği kamu düzeni, bu önemli bir husustur ve çok ciddi mesafeler alındı 2 ay içerisinde. Bir kere faili meçhul bırakmıyoruz, kim ne işlemişse hesabını verir. Yasin Börü’nün de katil zanlıları dün yakalandılar. Hepsi takip edilecek, çünkü çözüm süreci yada herhangi bir süreç ancak kamu düzeni ve demokratik süreç içerisinde olur.

“Yeni bir ortam oluşuyor, bu yeni ortamda hedefimiz en kısa sürede nihai sonuca ulaşmaktır. Nedir nihai sonuç? Herkes taleplerini dile getirebilir ama hiç bir gerekçe herhangi bir talebin silah kullanarak yada silah üzerinden dile getirilmesine zemin teşkil etmez. Bütün yaşanan acı hatıralar üzerinden, ki tek taraflı acı hatırlar değildir bunlar.

‘Yeni Türkiye dendiği zaman herkes silahı bıraksın’

“Geçmişte Kürtçe konuştuğu için cezalandırılanlar, Alevi geçmişse sahip olduğu için yanlış uygulamalara şahit olunmuştur. Yeni Türkiye dendiği zaman herkes silahı bıraksın, gelsin istişare yapsın. Taleplerini dile getirsin, söyleyin silahla elde etmek istediğiniz bir şey var da demokratik yollarla bunu söyleyemediğiniz normal yollarla ne var?

“Bu soruyu herkes sormalı, yani Batman yanarken Diyarbakır’ın sokakları yanarken Konya huzur içinde olmaz, Malatya huzur içinde olmaz ama bunu Malatyalı sormayacak bunu Diyarbakırlı soracak, Batmanlı soracak bunu sordukları zaman huzura kavuşulur.

“Çözüm sürecinde psikolojik bariyerleri aştık. Sürecin bir kez daha provoke edilmemesi lazım. İnşallah seçimden önce nihai noktaya geliriz. Ancak bütün aktörler aynı iradeyi göstermeli.

‘Sıkıyönetim de ilan etmedik’

“Sıkıyönetim de ilan etmedik. Talimatım çok açıktı ve hala açık, aynı talimat: Kim ne suç işlerse İzmir’de hangi kural geçerliyse Hakkari’de de aynı kural geçerlidir. Edirne’de hangi kural geçerliyse Diyarbakır’da aynı kural geçerlidir. Kimse işlediği suç dolayısıyla masum değildir. Bunun da örnekleri görüldükçe halkta da güven hasıl olmaya başladı.

“Hangi aktör, buna katkıda bulunacak kim varsa elini taşın altına koysun, beraber yapalım. Bu başarı olacaksa netice alınacaksa hepimizin başarısı, mutluluğu olacak. Ama herhalde Doğu Anadolu’da, Güneydoğu Anadolu’da kimse Kobani’de olduğu gibi ya da Haseki’de de olduğu gibi ya başka bir terör tehdidi altında ya da Kürt haklarını savunduğu iddia edilen bir yapının baskısı altında yaşamak istemez.

“Irak ve Suriye örnekleri, çok acı veren örneklerdir ama halkımızın da bu örnekleri görmek suretiyle etnik ve mezhep temelli kışkırtma yapan herkes karşısında omuz omuza durması lazım ve duruyor da.

“Bu yeni inşa edeceğimiz şeyin bir daha provoke edilmemesi lazım. Ama şu sıralamayı söylerim: Kamu düzeni, atılabilecek diğer adımlarla birlikte tekrar güvenin ihdas edilmesi ve sonra daha önce 2013 Mayıs’ında söz konusu olan silahları bırakarak Türkiye’den çıkma adımının geçilmesi ve bu süreçte ne yapılması gerekiyorsa beraber yapılması.

Profesyonel ordu

“Bir; Silahlı Kuvvetlerimizi insan yoğunluklu bir ordu yapılanmasından teknoloji yoğunluklu ordu yapılanmasına geçmesi. Öyle teknolojik araçlar var ki şimdi herhangi bir operasyonda mesela elektronik savaş teknolojisine sahipseniz binlerce, onbinlerce askeri sahaya sürmeden netice alabiliyorsunuz

 “Mümkün olduğu kadar profesyonelce askerliği meslek olarak benimsemiş insan unsuruna ağırlık vermek lazım. Biraz önce Meclis grup başkan vekillerimizle görüştüm. Sözleşmeli er ve erbaş alımlarıyla ilgili kolaylaştırıcı ve yaşı düşüren çok ciddi bir paket getiriyoruz. Böylece meslek olarak askerlik yapacak olanların Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki oranını artıracağız.”

Mesleği askerlik olanların oranını artırmak istediklerini söyleyen Davutoğlu, bedelli askerliğe buradan geldiklerini ancak bunun sürekli tekrar etmeyeceğini söyledi.

Zorunlu din dersi

Davutoğlu, din dersini kaldırmanın, Aleviliğin öğretilmesi sorununu çözmeyeceğini ifade ederek, Din kültürü dersinin din kültürü etrafında olması, uygulamalı din eğitiminin de seçmeli nitelikte, Aleviliğin de öğretilmesi şeklindeki taleplerin haklı ve doğru olduğunu söyledi.

Başbakan Davutoğlu, Alevi kanaat önderleriyle bir araya geldiği yemeğin başbakanlık konutunda verdiği ilk davet olduğunu ve bunun devam edeceğini, başka Alevi kanaat önderleriyle de bir araya geleceğini söyledi.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89