Leyla Zana’nın yankı uyandıran açıklamaları, Kürt sorununda uzun süredir yaşanan tıkanıklığı aşmada umut oldu. Ateşkes, barış ve demokratik çözüm seçenekleri yeniden gündemin ön sırasına yerleşti. Tabii, kanlı Kürt ikliminin yerini bahar havasına bırakmasının arkasında Kürt lider Mesud Barzani’nin rolünün önemli olduğuna vurgu yapılıyor.
PKK’nın geçen temmuz ayında Silvan baskınıyla başlattığı karanlık süreç, Türkiye’deki siyasi havayı da adeta zehirledi. O günden sonra devlet-İmralı görüşmeleri ile Oslo süreci çöktü. PKK’ya yönelik etkili askerî operasyonlar yürütülürken şehirlerde de KCK operasyonları hız kazandı; binlerce Kürt siyasetçi tutuklanarak cezaevine kondu. Türkiye’de iç siyaseti derinden sarsan MİT krizi de, yine bu süreçte yaşandı.
Bu karanlık havanın dağılması için Barzani’nin inisiyatifinde uzun süredir alttan alta bir çalışma yürütülüyor. Oslo’dan dili yanan hükümet, PKK’yla doğrudan görüşme yerine Erbil merkezli yeni bir yol haritasını uygulamaya koydu. Hükümetin içeride elini kolaylaştıracak bu yeni yaklaşım için Barzani’nin devreye girmesi hiç de kolay olmadı.
Erdoğan Barzani’ye söz verdi
Kürt sorununun karmaşıklığını ve zorluğunu geçmiş tecrübelerine dayanarak iyi bilen Barzani’nin araya girmek için Türk hükümetinden güvence aldığı ileri sürülüyor. Irak Kürdistan Bölge Hükümeti’ne yakın kaynaklar Başbakan Erdoğan’ın, Bağdat’taki merkezi hükümetle sorun yaşayan Barzani’ye, bölgenin geleceği için destek sözü verdiğini belirtiyorlar. Bu güçlü desteğe karşı olarak da Barzani, PKK sorununun çözümü için yeni bir sürecin startını verdi.
ABD’den PKK’ya mesaj
Türk hükümetinin bilgisi dahilinde PKK’yla görüşmeler başlatıldı. Nisan ayında ABD’yi ziyaret eden Barzani, dönüşte Amerika’nın ateşkes talebini PKK’ya iletti. PKK ise Öcalan’ın tecridini, askerî operasyonları ve KCK tutuklamalarını gerekçe göstererek, bu talebi karşılıksız bıraktı.
Erbil’de uzun süre kalan ve bölgeyi yakından bilen gazeteci Çetiner Çetin’in Yeni Şafak’ta 10 haziranda yer alan haberine göre Mesud Barzani ile PKK yöneticileri Murat Karayılan ve Cemil Bayık arasında iki görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmelerde Barzani, PKK’lı yöneticilerden silahları susturarak demokratik çözüme katkı sunmalarını istedi. Silahların susması halinde Öcalan’a ev hapsi ve genel affın gündeme geleceğini söyledi. Mesud Barzani’ye bağlı istihbarat örgütü Parastin ile PKK’lı yöneticiler arasında ise şu ana kadar toplam 16 görüşme yapıldı. Ancak Erbil-Kandil hattındaki görüşmelerde bugüne kadar çok önemli bir mesafe alınamadı. Örgüt, Öcalan’a uygulanan tecridin bir an önce son bulmasını istiyor. AKP hükümetine güvenmiyor, somut adımlar bekliyor. Barzani ile yapılan dolaylı görüşmelere ise pek de bel bağlamak istemiyor. Talepleri, Oslo süreci gibi devlet PKK görüşmelerinin yeniden başlaması. Zira Kandil, Barzani’nin çok fazla öne çıkmasından da rahatsızlık duyuyor.
BDP’yi dizayn etme projesi
ABD’nin doğrudan desteklediği Barzani, bir yandan Kandil’i ikna etmeye uğraşırken, diğer yandan da Türkiye’de siyasi ağırlığını hissettirerek örgüt üzerinde demokratik bir baskı kurmak istiyor. Silahların susması için BDP’nin bir türlü yardıma yanaşmaması Barzani’yi en çok rahatsız eden konu. Kulislerde Barzani’nin BDP’li eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’tan rahatsız olduğu söylentileri dolaşıyor. Hatta önümüzdeki BDP kongresinde Demirtaş’ın yerine daha “ılımlı” bir ismin getirilmesi için kulis yapıldığı da iddialar arasında.
Leyla Zana’nın Erdoğan’a destek, BDP ve PKK’ya ise sert eleştiriler yönelten çıkışı, kuşkusuz Barzani’nin başlattığı bu yeni dönemle ilgili. ABD’nin de tam destek verdiği bu sürecin amacı PKK’ya silah bıraktırmak. Karşılığında Öcalan’a ev hapsi, genel af ve örgüt yöneticilerine Kuzey Irak’ta güvenlik garantisi öngörülüyor.
Kürt siyaseti artık çok sesli
Barzani’nin Türk hükümetinin desteğiyle şimdilik Kürt sorununa ağırlığını koyduğu ve inisiyatifi ele geçirdiği görünüyor. Ancak Barzani’nin Türkiye’deki Kürt sorunu üzerinde kontrol ve yönlendirmesi abartılacak kadar da büyük değil. Bir yere kadar ancak. Kürt hareketini tümüyle yönetmesi zor. PKK ve BDP çizgisi burada daha belirleyici bir etkiye sahip. Barzani damgalı bu sürecin peşine takılmaları imkânsız. Barzani’nin, İmralı ve Kandil’e rağmen yürümesi pek olası görünmüyor ama bu son girişimleriyle Kürt siyasetine daha şimdiden çok demokratik açılımı ve çoğulculuğu getirdiği muhakkak. (Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.