Guardian, Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik gerginliği ele aldığı haberinde daha önce askeri işbirliği yapan iki ülkenin ilişkilerinin geçen yılki Gazze saldırısından sonra bozulmaya başladığını belirtiyor.
Haberde, Türkiye Büyükelçisi'nin İsrailli yetkililer tarafından aşağılandığı belirtilerek son gerginliğin, Pazar günü, ilişkileri yumuşatmak için Ankara'ya gitmesi beklenen İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ı zor durumda bıraktığı vurgulanıyor.
Davutoğlu'nun mesajları
Guardian yazarı Simon Tisdall ise, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Londra'da Kıbrıs, İran ve İsrail'le ilişkiler konusunda önemli mesajlar verdiğine dikkat çekiyor.
Ahmet Davutoğlu'nun bu göreve atanmasından sonraki bir yıl içinde, 'komşularla sıfır sorun' politikası çerçevesinde Suriye, Irak ve Ermenistan'la ilişkilerin gelştirilmesi açısından önemli adımlar attığını anımsatan yazar, özetle şöyle diyor:
"Bu seferberliğin nedeni, Türkiye'nin yeniden küresel ölçekte ağırlığı olan bölgesel bir güç olabileceği yolundaki inanış. Ama Türkiye'yle dost olmak istemeyenler de var. Davutoğlu, 2010 için zorlu üç konuya dikkat çekti. Bunlardan birincisi Kıbrıs. Uzmanlara göre, Kuzey Kıbrıs'ta Nisan ayında yapılacak başkanlık seçimlerine kadar bir anlaşma olmazsa belirsizliklerle dolu bir sürece girilecek."
"Davutoğlu, Kıbrıs'taki müzakerelerde tarihi bir dönemece geldiklerini, Türk tarafının geçen hafta sunduğu önerilerin Rumlar tarafından hemen reddedilmesine rağmen iyimserliğini koruduğunu söylüyor."
"Davutoğlu, İran'ın nükleer programı konusunda her ülkenin barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sahip olma hakkı olduğunu, Tahran'a yeni yaptırımlar istemediklerini belirtiyor. Davuoğlu İsrail'le ilişkiler konusunda ise İsrail barış politikası izlediği sürece iki ülkenin iyi ilişkileri olacağını söylüyor ve 'İsrail, barış istiyorsa, başkalarının da saygı gösterilmesi gereken hakları olduğunu anlamalı' diyor. İsrail'in Filistinlilere muamelesi söz konusu olunca Davutoğlu'nun son derece gelişmiş iyi komşuluk anlayışının bile sınırları olduğu anlaşılıyor."
'Türkiye, Taliban'ı ikna edebilir'
Times gazetesi ise, Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin Afganistan'la tarihsel, kültürel ve etnik bağları sayesinde Taliban'ı siyasi sürece katılmaya ikna edebileceği yolundaki sözlerini öne çıkarmış. Haberde şöyle deniyor:
"2004'te Irak'ta Sünnileri seçim boykotundan vazgeçerek Şiilerin ağırlıkta olduğu parlamentoya katılması gerektiğine ikna eden Türkiye, şimdi bu başarısını Afganistan'da tekrarlamak istiyor. Türkiye, 28 Ocak'ta Londra'da yapılacak Afganistan konferansından iki gün önce Afganistan'da uzlaşma süreci ve komşularla iyi ilişkilerin çerçevesini oluşturmaya yönelik bir toplantı düzenliyor. Coğrafi büyüklüğü, tarihi ve İslami mirası, Türkiye'yi bölgesindeki sorunlarda önemli aktörlerden biri haline getiriyor. Davutoğlu da tüm komşularıyla ilişkileri ileri taşıdı."
Tom Coghlan imzalı bir yorumda ise Taliban içindeki bazı ılımlı unsurlarla diyaloğun mümkün olabileceği ancak, Taliban'ın çatışmaların yoğun olduğu güney Afganistan'da Paştun nüfusunun önemli bir bölümünü temsil ettiği belirtiliyor ve şöyle deniyor:
"İstrikrarsızlığa etnik savaş bağlamında bakmak gerekiyor. Türkler Müslümanlık sayesinde Afganistan'da belli bir etkiye sahip olabilir. Ama Türkler, tarihsel olarak Türkmenler ve Özbeklere yakın. Bu gruplar ve güneydeki Paştunlar birbirlerinden hiç hazetmiyorlar."
'Blair Bush'a önceden söz verdi'
Birçok gazetenin manşetinde, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in sözcüsü Alastair Campbell'in Irak savaşını soruşturan komisyona verdiği ifade var.
Independent'a göre Campbell, ifadesi sırasında Blair'in savaştan bir yıl önce dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush'a gönderdiği gizli mektuplarla Irak'ın işgaline askeri destek sözü verdiğini açıkladı.
Gazete, Campbell'ın komisyonda, işgal kararını ve hükümetin savaşa gitme gerekçelerini kuvvetli bir şekilde savunduğunu ve "İngiltere, Saddam Hüseyin'in devrilmesi ve sonrasında başarılanlar için gurur duymalı" dediğini aktarıyor.
Guardian gazetesi de Hollanda'da, Irak savaşının meşruiyetini soruşturan komisyonun dün açıkladığı raporunun, İngiliz hükümetinin savaşın haklılığı konusundaki tezlerine ağır bir darbe indirdiğini yazıyor. Gazete, komisyonun işgalin uluslararası hukuka aykırı olduğu yolunda görüş bildirdiğine dikkat çekiyor.
'Yeni bir 7 Temmuz riski'
İçişleri Bakanlığı'nın kendilerini şeriatçı bir örgüt olarak niteleyen El Muhacirun'u yasa dışı ilan etme kararı da gazetelerde öne çıkan diğer konular arasında yer alıyor. Daily Telegraph, örgütün kurucusu radikal din adamı Ömer Bekri Muhammed'in Lübnan'dan tehditlerde bulunduğunu, örgütün yasaklanmasıyla İngiltere'nin yeni bir 7 Temmuz riskine girebileceğini söylediğini aktarıyor.
Londra'da 7 Temmuz 2005'te otobüs ve metro trenlerini hedef alan eşgüdümlü intihar saldırılarında 52 kişi ölmüş, yaklaşık 700 kişi de yaralanmıştı.
Daily Telegraph'a göre, 2005'te İngiltere'den sınırdışı edilen Bekri, "İngiltere'de yeni bir 7 Temmuz görmek istemiyorum. Ama yasak böyle giderse tuhaf olur. Ne olacağını Allah bilir."dedi. Gazete, grubun diğer liderlerinin de Londra düzenledikleri basın toplantısında, bu yasağın genç Müslümanları yeraltına iteceği uyarısında bulunduğunu belirtiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.