Fırat Haber Ajansı’na konuşan Mehmet Öcalan, yapılan son görüşmeye Öcalan’ın ilkin çıkmak istemediğini dile getirdi.
Daha önce görüş için adaya gittiği zamanlarda Öcalan’ın ortalama 5 dakika içerisinde görüşe geldiğini belirten Mehmet Öcalan, son gidişinde ise cezaevinin idari amirleri tarafından yapılan görüşmelerin ardından yaklaşık 30-40 dakika sonra Öcalan’ın kendisiyle görüşmeye geldiğini söyledi.
Mehmet Öcalan, kardeşi Abdullah Öcalan’ın yapılan son görüşmede ‘çok sinirli ve öfkeli olduğunu’ belirterek, 15 Temmuz darbe girişiminden belediyelere kayyum atanmasına, çözüm sürecinden Rojava’daki gelişmelere dair değerlendirmelerini özetle şöyle aktardı:
“Teslim olmam”
‘Sen gelmişsin iyi de ancak benim söyleyeceklerim ağırdır. Sen bunları kaldıramazsın. Sen hem kendine zarar verirsin, hem de bana zarar verebilirsin. Çünkü ben ağır konuşacağım. Gerçekleri sana aktaracağım. Ben senin yerinde olsaydım gelmezdim.
“Ben demokrat ve devrimci bir insanım. Onlarca yıl daha burada tek başıma kalsam, hiçbir zaman ne devlete teslim olurum ne de bir başkasına teslim olurum. Yaşamımın sonuna kadar da bu şekilde devam edebilirim. Of bile çekmem. Ben netim. Herkes bunu çok iyi bilsin. Ancak, gerçeği istersen gelmemeliydin ama bir kere emek de vererek gelmişsin. Bunu çok iyi biliyor ve anlıyorum.
“Sıkışınca yanıma geliyorlar”
“Bunlar doğru şeyler değil. Hem devlet hem de Hareketimiz sıkışınca benim yanıma geliyorlar. Bu kabul edilemez.
15 Temmuz
“Ben defalarca bu sorun çözülmez ise her zaman darbeler yaşanır dedim. Kürt sorunu çözülmez ise ve demokratik bir Türkiye inşa edilmez ve bu sorunların önü kesilmez ise darbelerin önü hep açıktır. Bu tür girişimler her zaman için beklenir. Ben bunu her zaman söyledim. Bir boşluk kalırsa dahi bugün darbeci bu kişi değil de şu kişi olur. Türkiye’de bu şartlarda ortam her zaman darbelere müsait. Ben bunu yetkililere defalarca söyledim. Eğer bu sistem bu şekilde devam ederse darbeler de olmaya devam edecektir. Bunu bugün bu kişi yapmaz şu kişi yapar. Ama sonuçta darbe mekaniği her zaman için devrede olmuş olur.
Mehmet Tunç
“Özyönetimler bir gerçekliktir. Mehmet Tunç’un çağrıda bulunduğu çevreler sarıldı, ablukaya alındı. Çok az bir zamanlarının kaldığını söylediğinde neden Mehmet Tunç’u kurtaramadınız?
Rojava
“Rojava’ya ben ve bir iki arkadaşım geçtiğimizde elimizde ne bir silah ne de cebimizde paramız vardı. Yanımızda başka kimse yoktu. Ortadoğu’da adı hatırı sayılır olan Hafız Esad’ın hakimiyetinde alanda biz yokluk içerisinde büyük işler başardık. Kürtleri dünyaya Rojava’da tanıttık.
“Rojava Devrimi kapsamında IŞİD’e karşı yakın zamana kadar ABD ile PYD birbirleriyle yardımlaştı. Ancak ABD birkaç hafta önce Türk devletini de Rojava’ya davet etti, Cerablus üzerinden. Bunun çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Tahmin ediyorum ki ABD hem Kürtleri hem de Türkleri bu noktada daha da zayıflatmak adına böyle bir strateji izledi. ABD istemeseydi Türkler Cerablus’a giremezdi. Amaç burada her iki gücü çarpıştırmak.
“Silahsız ve parasız girdiğimiz Rojava’da şimdiki hareketin altyapısını biz oluşturduk; bir bir işleyerek. Eğer bugün Rojava’da elde edilmiş kazanımlar var ise bu bizim yıllar önce ortaya koyduğumuz projenin sonucudur. Şimdi Rojava’nın 50 bin civarında silahlı gücü var. Eğer bugün kendisini kurtaramayacak ise daha ne zaman kendisini kurtarabilir ki. Ben ne yapabilirim ki bu noktada?
Belediyelere kayyum
“Belediyeler halk ile bütünleşememiş, halk ile bir olamaz ise bu sisteme karşı duramaz. Bu kayyum atamalara karşı keşke belediyelerimizdeki seçilmişlerimiz halk ile bütünleşmiş olsalardı. Ama maalesef yapmamışlar. Bir süre bu kayyum girişimine karşı bir direniş olur o da yetersiz kalır. Bu da doğru bir şey değil. 17 yıldır Kürdistan’da birçok şeyde yönetimdesiniz, ne yaptınız? Eğer belediyeler halk ile birleşememiş ve halk binler, onbinler ile belediyeler önüne akmamış ise o belediye görevini yapmamıştır. Bu kabul edilemez.
“Bunu nasıl kabul edelim. İrademiz ile kazandığımız mevzilerimiz belediyelerdir. Ellerinden alıyorlar. Onlar da kendilerine sağır dilsizi oynuyor. Projelerini gerçekleştirmemişler. Orası fabrika sistemine dönüştürülmüş ve içindekiler emekli olmaya oynuyor.
“Belediyelerinizi teslim etmeyin. Binler ile belediyelerinizin önüne gidin ve sahip çıkın. Elinizden gittikten sonra yapabileceğiniz bir şey olamaz. İradenizi elinizden alıyor, siz de halk ile bütünleşemediğiniz için ancak bakarsınız elinizden kayıp gidişini.
Dolmabahçe Mutabakatı
“28 Şubat’ta Dolmabahçe’de yapılan mutabakat sonrasında devlet süreci bitirdi. Masayı deviren devlet oldu. Şimdi devletin başı ise Erdoğan ve AKP’sidir. Biz yapmadık. Devletin heyeti en son benim yanımdan ayrıldığında bana 15 gün sonra yeniden geleceklerini söylediler. Dolmabahçe’de açıklanan mutabakatın ardından yeniden adaya gelerek benimle görüşeceklerini söylemişlerdi. Ama masayı Dolmabahçe’de yapılan mutabakatın açıklamasının ardından devirdiler. Bekledim gelmediler. Süreci devlet bitirdi. Süreçte bizim hiçbir eksikliğimiz yoktu. Biz her şeyi yapabilirdik. Eğer devlet ‘Evet’ deseydi biz de üzerimize düşen her türlü sorumluluğu bir bir yerine getirecektik.
Müzakere çağrısı
“3 tutuklu arkadaş ile görüşmeler gerçekleştiriyor, görüş alış verişinde bulunuyorum. Çözüme dair projelerimiz var. Hazırlamışız. Orta noktayı bulmuşuz. Eğer devlet de hazır ise 2 kişiyi adaya gönderir, burada müzakereleri yapabiliriz. Biz bunun için hazırız. Bunun dışında kim ne yapmak istiyorsa yapsın. Ben devletten korkmuyorum. Beni burada infaz edebilir, ama benim irademi teslim alamazlar.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.