100 milyona yakın izleyicinin takip ettiği tartışmada, Clinton, emlak zengini Trump'ı 'çılgın şeyler söyleyerek seçim kazanmaya çalışmak'la suçladı.
Eski Dışişleri Bakanı Clinton, "Sen kendi gerçekliğinde yaşıyorsun" dediği Trump'a "Barack Obama'nın Amerikalı olmadığı yalanıyla ırkçılık yapıyorsun" suçlamasını yöneltti.
Trump ise Clinton'ın Beyaz Saray, Senato ve Dışişleri'ndeki tecrübeleriyle ilgili "Tamam şunu ifade edeyim, Hillary'nin tecrübesi var. Ama bu kötü, çok kötü bir tecrübe" dedi. Cumhuriyetçi aday, 'kötü tecrübe' eleştirisini "Tipik bir siyasetçi, laf çok, icraat yok. Kulağa hoş gelir ama çalışmaz" ifadeleriyle gerekçelendirdi.
Tartışmaya iki adayın 'mizaç' üzerinden birbirlerine yüklenmeleri damgasını vurdu. Trump'a 15 aylık kampanyası boyunca mizacının eleştiri konusu olması, popülist tavırları soruldu. Cumhuriyetçi aday, Hofstra Üniversitesi'ndeki tartışmada daha sakin bir görüntü sergilese de sık sık Clinton'ın lafını kesti. 70 yaşındaki eski Dışişleri Bakanı'nın başkanlığın temposuna dayanamayacağını savunup Clinton'ın sağlığıyla ilgili yaşadığı sorunlara ilişkin ise "Clinton'ın başkanlık yapabilecek güç ve kuvveti yok" dedi.
Bunun üzerine Demokrat aday buna, "Tamam, 112 ülkeyi gezsin, bir barış anlaşması ya da ateşkesi, bir muhalifin serbest bırakılmasını müzakere etsin... Hatta 11 saat boyunca Kongre'deki bir komite önünde ifade versin, ondan sonra gelip bana dayanıklılıktan söz etsin" karşılığını verdi.
Ekonomi politikaları ile başlayan tartışmada, Clinton, sadece üst sınıfın değil herkesin yararına bir ekonomi inşa edilmesini, yeni istihdamlar yaratılarak, gelir artışı ile orta sınıfın güçlendirilmesini savundu.
"Size, sizin geleceğinize yatırım yapmak istiyorum" diyen Clinton, küçük işletmelerin birçok yeni istihdam yaratacağını söyledi.
Trump ise mevcut vergi sisteminin ve düzenlemelerin Amerikan firmalarının ülkeden gitmesine neden olduğunu ileri sürerek, "İstihdam kaynaklarımızın bizden çalınmasına engel olmalıyız. Yüzlerce şirket işçileri çıkarıp başka ülkelere gidiyor." dedi.
Başkan olması halinde vergi ve düzenlemeleri değiştirip ticareti daha cazip hale getireceğini ifade eden Trump, böylece zenginlerin ülkede kalarak yeni yatırımlar yapabileceğini, işlerini büyüteceğini, bu sayede de herkesin iş imkanına kavuşacağını söyledi.
Trump mevcut ticaret anlaşmalarının da ABD'nin aleyhine olduğunu ve bunların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Clinton'ın kocası Bill Clinton'ın imzaladığı NAFTA anlaşması en kötü ticari anlaşmaydı." diye konuştu.
Trump konuşmasının bir yerinde Hillary'ye dönerek, "Mutlu musun? Senin mutlu olmanı isterim bu benim için önemli." dedi.
Trump'ın vadettiği vergi indiriminin ekonomiye zarar vereceğini savunan Clinton ise Trump'ın iş hayatına babasından kalan 14 milyon dolar ile başladığını ve şanslı olduğunu, kendisininse orta sınıfa daha fazla yatırım yaparak ekonomiyi kalkındıracağı vaadinde bulundu.
Clinton, Trump'ın sunduğu vergi sistemiyle ABD'nin borcunun 5 trilyon dolar artacağını, 3 milyon kişinin işini kaybedebileceğini ve yeni bir ekonomik krizin yaşanabileceğini, kendi planları ise 10 milyon kişiye istihdam sağlanacağını anlattı.
Hilary Clinton,Trump'ın gelir beyanında bulunmamasına ilişkin ise "Belki de federal vergileri ödemedi ve Amerikan halkının bunu bilmesini istemiyor." yorumunu yaptı.
Tartışmadaki Trump'ı en fazla zorlayan konulardan birisi ise vergi bilgilerini açıklamaması konusundaki soru oldu. Trump, "Beyannamelerinizi niçin açıklamıyorsunuz?" sorusuna "Hillary, özel mailinden sildiği 33 bin postayı açıklarsa ben de vergi beyannamelerimi açıklarım." diye konuştu.
Clinton ise, özel maili kullanarak hata yaptığını kabul etti.
ABD'nin dış borçlarını, dış ticaret açığını ve altyapısını eleştiren Trump, trilyonlarca dolar borca rağmen yolların, havalimanlarının, köprülerin, tren yollarının üçüncü dünya ülkesi gibi olduğunu dile getirdi.
Irkçılık
Irkçılığın ülkede hala önemli bir sorun olmaya devam ettiğine dikkati çeken Clinton, "Toplumlar ve polis arasındaki güveni yeniden inşa etmek zorundayız." dedi.
Silahların, taşımaması gereken insanların elinden alınması gerektiği vurgulayan Clinton, silahların ülkedeki genç siyahilerin ölümünün ana sebeplerinden birisi olduğuna dikkati çekti.
Clinton'ın ırkçılık yapmakla suçladığı Trump ise ırkçılık tartışmaları ve daha önce binalarında siyahi ve Hispaniklere daire kiralamadığı gerekçesiyle açılan davaların hatırlatılması üzerine, yıllardır hem siyahiler hem de Hispaniklerle çok iyi ilişkiler kurduğunu savundu.
Afrika asıllı Amerikalıları ve Hispanikleri politikacıların yıllarca ihmal ettiğini, 4 yılda bir kendilerini hatırladığını ve bu nedenle bu toplumlarda şiddetin çok olduğunu savunan Trump, bu kişilerin suçtan korunması gerektiğini söyledi.
Trump, New York'ta uygulanan ve ırkçılık içerdiği için yasaklanan polisin yolda insanları durdurup üstlerini araması uygulamasını savundu. Obama'nın doğum yeriyle ilgili daha önce ortaya attığı ancak bu yıl vazgeçtiği iddiaların sorulması üzerine Trump, "Obama'nın doğum belgesini ibraz etmesini temin ettim ve iyi bir iş yaptığıma inanıyorum." dedi.
ABD'nin güvenliği
ABD'nin güvenliği ve korunması konusundaki tartışmaya siber güvenlik konusu ile başlayan ve Rusya'yı ABD'de birçok kuruma siber saldırı düzenlemekle suçlayan Clinton, "Donald'ın Vladimir Putin'den den övgüyle bahsetttiğini biliyorum." dedi.
Trump ise Obama yönetimi altında ABD'nin özellikle siber güvenlik konusunda kontrolü kaybettiğini söyledi.
IŞİD ile mücadele
DAEŞ ile mücadele konusuna ilişkin ise Clinton, terör örgütünün internet üzerinden insanları radikalleştirdiğini ve örgütün internet faaliyetlerinin denetlenmesi gerektiğini söyledi.
Clinton, hava saldırılarının artırılması ve Kürt ortaklarını DAEŞ ile mücadelede desteklemeleri gerektiğini belirtti.
Ortadoğu'da Müslümanlarla daha fazla iş birliği yapılması gerektiğini belirten Clinton, "Trump ise hem ülkede hem yurtdışında Müslümanlara sürekli hakaret etti." diye konuştu.
Trump ise DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin interneti kullanarak ABD'ye saldırdığını kaydetti.
Irak'ın işgaline ilişkin de Trump, işgale en başından karşı çıktığını, bu politikanın Ortadoğu'yu kaosa sürüklediğini savundu, ancak Clinton bunun gerçek olmadığını savundu.
Irak'tan Obama-Clinton yönetiminin ani çıkışının güvenlik vakumu oluşturduğunu belirten Trump, "Biraz asker kalsa DAEŞ'in bu güce ve imkana kavuşması engellenebilirdi." dedi.
NATO'nun DAEŞ ile mücadele için Ortadoğu'ya gitmesi gerektiğini de savunan Trump, Clinton'a hitaben, "DAEŞ küçük bir bebekken sen dışişleri bakanıydın. Önleyemediniz, bu hale geldi." ifadelerini kullandı.
"Dünyanın polisi olmamalıyız"
Trump, ABD'nin müttefikleri ve güvenlik iş birliklerini eleştirerek, "Güvenliğini sağladığımız ülkeler bize ödeme yapmıyor. Biz tüm harcamayı yapıyoruz ama onlar paylarına düşeni ödemiyor. Japonları, Güney Kore'yi, Suudi Arabistan'ı koruyoruz ama bize ödeme yapılmıyor." dedi.
ABD'nin herkesi koruyamayacağını da kaydeden Trump, "Dünyanın polisi olamayız ve bize ödeme yapmadan herkesi koruyamayız." ifadelerini kullandı.
Nükleer silahsızlanma
Dünyadaki en büyük tehdidin iklim değişikliği değil nükleer tehdit olduğunu da söyleyen Trump, İran ile yapılan anlaşmanın çok kötü bir anlaşma olduğunu, anlaşmayla bu ülkenin daha da güçlendiğini savundu.
Trump'ın İran ile varılan nükleer anlaşmaya ilişkin eleştirilerine cevap veren Clinton ise bu ülkeye yönelik bütün yaptırımları desteklediğini ve bu yaptırımlar sayesinde İran'ın müzakere masasına oturmak zorunda kaldığını söyledi.
Diğer ülkelerin nükleer silahlara sahip olmasının Trump'ın umrunda dahi olmadığını ileri süren Clinton, "Trump'ın nükleer silahlar konusundaki ukala tavrı son derece tedirgin edici. Bir tweetle bile provoke olan birine nükleer cephaneliğin şifreleri verilmemeli" değerlendirmesinde bulundu.
Clinton, Trump'ın kadınlara aşağılayan tutumunu da eleştirdi.
İlki 1960 yılında Richard Nixon ile John F. Kennedy arasında gerçekleşen televizyon münazaraları bir kaç istisna harici tüm seçimlerde halkın kanaatini belirlemesi için önemli bir aracı oldu.
Tartışmada, Trump'ın bazı sözlerini "kayıtlar böyle söylemiyor" diye kesen spiker Holt, kimi yorumcular tarafından programda, Trump'ın daha fazla üstüne gitmekle suçlandı.
Programa Hillary Clinton kırmızı bir ceket ve pantolon, Donald Trump ise siyah takım elbise ve mavi bir kravatla çıktı.
Clinton'a eşi eski Başkan Bill Clinton ile kızı Chelsea Clinton, Trump'a ise eşi Melania Trump eşlik ederek münazarayı ön sıradan izledi. Programın ardından Trump ve Clinton aileleriyle birlikte taraftarlarını selamladı.
CNN'nin anketine katılan 521 kişinin yüzde 62'si Clinton'ı tartışmanın galibi ilan ederken. Trump'ın kazandığını düşünenlerin oran yüzde 27'de kaldı.
Public Policy Polling'e göre ise Clinton'ın kazandığını düşünenlerin oranı yüzde 51, Trump'ın kazandığını düşünenlerin oranı ise yüzde 40 ldu. (Al Jazeera)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.