• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 6 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 2 °C

Hürriyet’ten Erdoğan’a “anket çalımı” (2)

Hürriyet’ten Erdoğan’a “anket çalımı” (2)
Erdoğan, 1994 yerel seçimleri öncesinde anketten birinci çıktı, gazetede üçüncü sırada gösterildi... Usta gazeteci Rahmetullah Karakaya ilkehaber için yazdı.

“ASKER EL KOYSUN”

Tabii bunda, biraz da gazetenin yanlış yönlendirmesi ve sonucunda doğan hayal kırıklığının da etkisi vardı.

Okurların büyük çoğunluğu tek noktada birleşiyordu:

-İstanbul ve Ankara gericilere teslim edilemez. Ordumuz hemen el koysun...

-Değişik provokasyon telefonları da geliyordu.

-Bakırköy’de birkaç sakallı bir başı açık hanıma saldırdı.

-Gericiler, kendilerinden olmayanların evlerini işaretliyorlar...

-Mini etekli hanımı dove dove dolmuştan indirdiler...

- “Peki kardeşim, vatandaş olarak sen ne yaptın bu kanunsuz hareket karşısında. Telefonunu lütfen verebilir misin haberi araştırmak için” deyince, hemen konuşmayı kesiyorlardı.

***

Sonrada ortaya çıkan “Sarıkız”, “Ayışığı”, “Yakamoz”, “Eldiven” ve “Balyoz” darbe planlarını hazırlayanların kulakları çınlasın.

Bizler ise dilimizin döndüğü kadar, seçim sonucuna saygı duymak zorunda olduğumuzu bildiriyorduk.

Seçmenin 1984’te ANAP’lı Bedrettin Dalan’ı, 1989’da SHP’li Nurettin Sözen’i seçtiğini, bu kez de tercihini RP’li Recep Tayyip Erdoğan’a kullandığını, beğenmezse bir dahaki seçimde ona da “kırmızı kart” göstereceğini anlatmaya çalışıyorduk.

Böyle konuşunca, bazı okurlar haliyle hiddetleniyor, sohbeti bu kez “Acaba sen kime oy verdin” e kadar götürüyordu.

Ben de, kişisel olarak seçimde oy kullanmadığımı, ama sandık başına gitme durumunda, tercihimin Erdoğan ve Livaneli arasında olacağını bildiriyordum.

27 MART’TA OY KULLANMADIM

Gerçekten de 27 Mart yerel seçiminde oy kullanmadım.

Birkaç nedeni var...

Birincisi, 2 Mart’ta DEP milletvekilleri, yasalar ve hukuk çiğnenerek, insan onuruna yakışmayacak şekilde, Meclis çıkışında yaka paça gözaltına alındılar.

Bu nedenle kızgındım, öfkeliydim sisteme...

İkincisi, kızım Hazal, üçüncü kez bacağı kırıldığı için, omuzdan yıkarısı hariç, tüm vücudu alçı içindeydi. Moralim çok bozuktu.

Üçüncüsü, 27 Mart sabahı oyumu kullanıp gazeteye gidecektim.

Yenilevent’te, Mehmet Emin Yurdakul İlköğretim Okulu’ndaki sandık başına gittim sabah erkenden. Uzun kuyruk vardı. Beklemem halinde servisi kaçıracaktım.

Oy kullanmadan işe gittim.

Parmağımda boya olmadığına, yazıişlerindeki birçok arkadaş da tanıktı.

ÖZKÖK’TEN UYARI

Ben seçimden bir hafta sonra da izne ayrıldım. Nisan ortalarında yeniden işe başladım.

Bu arada, Haber Müdürü Nurcan Akad, Ertuğrul Özkök’ün ağzından buna uyarıda bulundu:

- Hakkında RP’li olduğun yolunda şikayetler var, dikkat et...

Tereddütsüz cevabını verdim:

- Evet, gerçekten ben RP yönetimine çok yakın biriyim. Eniştem Ali Oğuz, MNP hareketinden beri Erbakan’ın en yakın kadrosunda. Ama ben hiçbir zaman RP’li olmadım. Tüm partilere de eşit mesafedeyim. 27 Mart’ta da oy kullanmadığımı biliyorsun. Ben olsa olsa demokrasiden yana olmakla suçlanabilirim. Bununla da gurur duyarım...

Meğer gazeteye telefon edenlerden biri Yaziişleri Müdürü Cafer Yarkent’in tanıdığıymış...

Benim seçim sonucuna saygılı olma tavsiyemi, RP’li olmam şeklinde yorumlamış.

Bunu da Ertuğrul Özkök’e yansıtmışlar.

24386

ERBAKAN KOMÜNİST DEDİ, ONLAR ERBAKANCI...

Ben, vicdanı hür ve rahat, her zamanki gibi görevimi en iyi şekilde yapmaya devam ettim.

Ancak, iki ay sonru, 25 Mayıs sabahı işe gittiğimde, mukavelemin feshedildiği bana tebliğ edildi.

Hiç kimseye surat asmadan, kimsenin önünde eğilmeden herkesle vedalaştım.

1 Haziran itibariyle emekliliğimi isteyip, iş arayışına girdim.

Ne gariptir, 1975’te, çalıştığım Milli Gazete’den, sendikacılık yaptığım için Erbakan’ın emriyle “komünist” olduğum gerekçesiyle kovuldum.

19 yıl sonra, bu kez Hürriyet’ten, Erbakan’ın lideri olduğu RP’li olmak suçlamasıyla işime son veriliyordu.

Fakat en güzel dersi zaman veriyor...

Hürriyet’ten ayrılınca dört ay işsiz kaldım. Sonra 9 Eylül’de yayın hayatına başlayan Akşam’da göreve başladım.

24 Temmuz Gazeteciler Bayramı’nda, Dolmabahçe Sarayı’nda törene katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan’ı tebrik ettim, başarılar diledim.

Dostlarına çok vefalı olan Erdoğan’ın o gün söyledikleri, hala kulağımda:

-Ağabey niçin hiç uğramıyorsun? Mutlaka beklerim...

-Sevgili kardeşim, İstanbul’un tüm yükünü omuzlarına almışsın... Bir de ben gelip seni

-Meşgul etmek istemedim. Gönlüm seninle. Başarın için hep duacıyım...

GAZETECİ, BAĞNAZ OLMAMALI 

1994 yerel seçiminden bir anım da, bağnazlığın insanı düşürdüğü acı durumla ilgili.

Seçimden birkaç hafta önce ,Cihangir’de berberde tıraş oluyordum.

Show TV’de Pinar Türenç, Erdoğan ile ropartaj yapıyordu. Bir ara RP adayına sordu:

-Başkan seçilirseniz, Beylerbeyi’nde evinizin de olduğu kaçak binayı yıkacak mısınız?

-Erdoğan, İstanbul’da binaların yüzde 70’inin kaçak olduğunu belirterek, aksini söylemeyi gerçekçi bulmadığını söyledi.

-Beni tıraş eden berber, Pınar Türenç’in sorusuna kızıp gazetecilere öyle galiz küfürler savurdu ki, korkudan kimliğimi açıklayamadım. Çünkü usturayla sakalımı tıraş ediyordu...

- Derken seçimin ertesi günü, Pınar Türenç’le Hürriyet’in yemekhanesinde karşılaşlaştık. O dönem Show TV, Hürriyet’in Güneşli binasında yayın yapıyordu. Sahibi Erol Aksoy da gazete yönetimindeydi.

-Pınarcığım, Erdoğan’a karşı önyargıları bir tarafa bırakalım da, çalışıp kendisini gösterme fırsatı bulsun, dedim...

-Sabahlari işe , genellikle Pinar Türenç’in eşi Yazıişleri Müdürü Tufan Türenç’le birlikte gidiyorduk.

-Ertesi sabah bekledim, Tufan Türenç gelmedi. İkinci gün yine gelmeyince, anladım ki Pınar Türenç, sözlerimi kendisine iletmiş, o da yolunu değiştirmiş. Gazetenin arabasıyla beni de işe götürmemek için.

-Tufan Türenç, 2000’li yıllardaki bir kurultayda, CHP Parti Meclisi’ne seçildi.

-Pınar Türenç ise ANAP Genel İdare Kurulu’na girdi. ANAP’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.

***

YENİ ŞAFAK’A YÖNETİCİLİĞİ REDDETTİM

- Sonraki yıllarda, Belediye Başkanı Erdoğan’la birkaç kokteylde karşılaşıp selamlaşma dışında bir irtibatımız olmadı.

1999’da, Albayraklar, Yeni Şafak gazetesini alınca, Müessese Müdürü Mehmet Atalay, bana genel yayın yönetmenliği teklifini yaptı.

- Benim için, mesleğimin zirvesi olan bu teklifi, tereddütsüz geri çevirdim

- Çünkü Bodrum’da ev almıştım.

- Artık gönül rahatlığı ile tüm mesaimi kızım Hazal’ın sağlık sorunlarına ayırabilecektim.

- Kızım Hazal bir tarafta, tüm dünya nimetleri, makamları diğer tarafta...

- Zaman en güzel tanıktır demiştim...

- Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı’nı hazmedemeyenler, görgü kurallarını hiçe sayıp “Tayyip aşağı, Tayyip yukarı” şeklinde küstahça manşetler atmaktan çekinmediler. Erdoğan, sonraki süreçte, 3 Kasım 2002’de yüzde 35 ile iktidara gelince, atmadıkları takla kalmadı...

- Telefonu eline aldığında Cumhurbaşkanı, Başbakan’la beklemeksizin sohbete dalanlar, Erdoğan’dan hiçbir zaman bu yüzü bulamadılar...

- Bugün, Kanal 7 ile bütünleşmiş bir Ahmet Hakan’ın Hürriyet’te köşe yazması, CNN Türk’te program yapması, zannedilmesin kara kaşı ile kara gözü nedeniyledir.

- Biricik amacı, AKP hükümetiyle diyalog kanalını açık tutmaktır...

- Kimin aklına gelirdi Başbakan Erdoğan’ın basın danışmanı Akif Beki, işten ayrıldığının ertesi günü, Doğan Medya’nın gazetesi Radikal’de köşe yazmaya başlayacak.

- Hükümetle ilişkileri normal seyreden Enis Berberoğlu, Hürriyet’in Genel yayın Yönetmeni olacak...

Buna, “Bileğini bükümediğin gücün karşısında hizaya gelmek” denir halk arasında.

METİN TOKER: ASKER, AKP’YE GEÇİT VERMEZ

1977- 85 arasında Milliyet’te çalışırken, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker de yazarımızdı.

Kendisiyle l998 -2001 arasında, her yaz Bodrum’da görüşüyorduk.

24387Gerek Metin Toker, gerekse saygıdeğer eşi Özden Toker, denize girmek için, Yalıkavak’taki evlerinden Gündoğan Küçükbük’teki sahilimize geliyorlardı.

Küçükbük’te, Muhtar’ın Yeri’nde, söğüt ağacının altındaki masa onlara ayrılıyordu.

Metin Toker, Muhtar’ın İskelesi ile Birol’un İskelesi arasında birkaç tur yüzdükten sonra, yemeğe oturuyordu.

Kızları Gülsüm Bilgehan’ın iki kızını da, bazen beraberlerinde getiriyorlardı.

Torunları ile kızım Hazal’a birlikte kumdan kaleler yapıyorduk...Hazal’la arkadaşlık onları da mutlu ediyordu.

2001 yazında, Metin Toker’i biraz daha çökmüş buldum.

Bir gün, birlikte hem yüzüyor hem sohbet ediyorduk. Aniden bir mavi tur teknesinin plaja kontrolsüz daldığını ve hızla üzerimize geldiğini farkettim. Serdar Oteli’nin iskelesini sıyırıp bize doğru yöneldi. İyi bir yüzücü olarak ben, rahatlıkla önünden kaçabilirdim ama Metin Toker’in kurtulma şansı yoktu...

Hızla üç defa omuzundan iterek, kendisini teknenin rotası dışına çıkardım. Feci bir deniz kazasını ucuz atlattık.

Tekne yanıbaşımızdan geçerek Birol’un İskelesi’ne yanaştı... Yolcularını alıp denize açıldı.

Metin Toker, paniklemesin diye olayı büyütmedim...

Akşam, dört gözle “Denizkurdu” adlı teknenin dönüşünü bekledim.

İskeleye yanaştığını görünce, sessizce gidip kaptanın yakasına yapıştım.

Amacım, sabahki densizliğin hesabını sorup gerekirse biraz da hırpalamaktı.

Ben öfkelendikçe, o hiçbir şey olmamış gibi gülüyordu...

Manzarayı görenler beni uyardı:

- Boşuna kendini yorma... Bu doğuştan Hacı’dır...Sabah erkenden gözünü açar açmaz, kafayı çekmeye başlar. Sarhoş kaptanın yapacağı da plaja, iskeleye bodoslama dalmaktan başka ne olabilir ki...

- Hacı Kaptan, “Bir şey olmadığına göre, tatlı canını sıkma boşuna ağabey” diyerek, beni bir güzel teselli etti...Sonra da dost olduk.

- 11 yıldır da, 600- 700 metre açıkta beni kırmızı şapkamdan tanıyarak, sirenle selamlamayı ihmal etmiyor.

- İşte bu kazayı geçirdiğimz gün, rahmetli Metin Toker’e, o yıl AKP’yi kuran Recep Tayyip Erdoğan’in, ilk yurt ziyaretini yaptığı Elazığ’daki ilgiden bahsettim.

- Elazığlu mühendis dostum Abdullah Sak, “Yıllardır siyaseti yakından takip ederim. Demirel’in, Özal’ın, Erbakan’ın, Türkeş’in, Yılmaz’in. Çiller’in mitinglerini izledim. Ama Erdoğan’a gösterilen ilgi bambaşkaydı” demişti...

- Bu izlenimi ve askerin 28 Şubat’ta yukarıdan müdahale etmekle Erdoğan’ın önünü açtığını anlatınca, Metin Toker’e beynimi donduran şu cevabı vermişti:

- Merak etme, asker asla izin vermez...

- Metin Toker’e bir eleştirim de, “Şeyh Sait ve İsyanı” adlı kitabında, davanın sanıklarına karşı kullandığı aşağılayıcı dil olmuştu.

- Bir gazetecinin, olayı yorum yapmadan olduğu gibi vermesi gerektiğine inandığımı, kitabı okuyunca dilinden rahatsızlık duyduğumu bildirdim. Toker, “O kısımları işaretleyip verirsen, memnun olurum” dedi. Ancak buna fırsat kalmadı.

Çünkü, Metin Toker, bir yıl sonra, 18 Temmuz 2002’de vefat etti.

ÖZKÖK, GÜNAH ÇIKARIYOR

- 3 Kasım 2002’de AKP, yüzde 35 oyla 450 milletvekilinin neredeyse üçte ikisini alarak, ezici bir çoğunlukla iktidara geldi...

- Yılların politika yazarı, - ki, özelllikle pazar günü Milliyet’i Metin Toker’in makalesi için alırdım- da son yorumunda yanılmıştı...

- Ancak yanıldığını göremedi...

- Ama halen hayatta olan Ertuğrul Özkök ve ekibi, 28 Şubat 1997’de, andıç rezaletini ve 1998’de Ahmet Kaya’yı linç manşetlerini sıkılmadan hayata geçirdiler.

- Özkök, günümüzde ise ekran ekran dolaşıyor, özür dileyip güya pişmanlığını dile getiriyor.

- Sonuc olarak, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin “Gazetecilerin temel görevleri ve ilkeleri”nin 1. maddesini hatırlatarak, sözlerimizi bitirelim:

- “Gazeteci, halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve sonuçlara saygı duymak ve uymak zorundadır.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Ekşi Sözlük’e erişim engeli kaldırıldı03 Mart 2023 Cuma 10:13
  • Ekşi Sözlük'e erişim engeli getirildi22 Şubat 2023 Çarşamba 11:28
  • Şahan Gökbakar'dan 'sesi kısan' TRT Haber'e tepki11 Şubat 2023 Cumartesi 22:47
  • Sözcü TV yayın hayatına başlıyor21 Ocak 2023 Cumartesi 12:38
  • Halk TV'de üst düzey istifalar07 Ocak 2023 Cumartesi 23:01
  • RTÜK’ten kanallara ‘Kılıçdaroğlu’ cezası30 Mayıs 2022 Pazartesi 13:43
  • TV100'den Metin Özkan kararı23 Şubat 2022 Çarşamba 17:11
  • VOA’dan RTÜK kararına itiraz: Tek amacı sansür uygulamak23 Şubat 2022 Çarşamba 15:40
  • Rusya Deutsche Welle'yi yasakladı03 Şubat 2022 Perşembe 18:28
  • RTÜK’ten TELE1 ve FOX TV’ye ceza24 Ocak 2022 Pazartesi 15:21
  • ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89