Erzincan davasının ilk duruşmasının görüldüğü saatlerde Erzurum’un üzerinden jetlerin geçmesiyle ilgili Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yaptığı açıklamada ‘Rutin eğitim uçuşu’ denildi.
Ancak Türkiye tarihindeki kritik dönemlerde jetlerin, tankların geçişi hep derin anlamlar taşıyor.
Radikal Gazetesi bugünkü "Hep böyle günlerde mi uçacaklar?" manşetinde geçmişle günümüz arasında ilginç bağlantılar kuruluyor.
Akla 1961 yılında Talat Aydemir’in Ankara semalarında jetleri uçurması, 12 Mart’tan sonra Başbakanlık ve Meclis üzerinde pike yapan jetler, 12 Eylül sabahı yapılan alçak uçuşlar, 28 Şubat’ta Sincan sokaklarına çıkan tanklar geliyor.
Önceki gün Erzurum Adliyesi’nde ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı Erzincan’da uygulamaya koymakla suçlanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in aralarında bulunduğu 14 sanık yargılanıyordu. Duruşma devam ederken, saat 11.00 sıralarında uçak sesi duyuldu. Havalimanı yönünden gelen iki jet uçağının Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Adliye Sarayı’nın bulunduğu bölgenin üzerinden geçti.
Tankların geçişi
Erzincan’da 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in bir numaralı sanık olacağı davanın soruşturması sürerken 28 Ocak 2010 günü 3. Ordu Komutanlığı 59. Topçu Tugayı Muhabere Alayı’na ait askeri lojistik araçlar Erzincan merkezinden geçerek 17 kilometre uzaklıktaki Üzümlü ilçesine giderek geri dönmüştü. Genelkurmay bu intikalin kış tatbikatına hazırlık olduğunu belirtirken iddianamede bunun soruşturmayı yürüten savcılara yönelik bir gözdağı olduğu savunulmuştu. Önceki günkü jetlerin geçişi de bazı gazeteler tarafından bu şekilde yorumlandı. Jetlerin F-16 olduğu öne sürüldü.
F-16 değil RF-4E
Konuyla ilgili dün sabah internet sitesi aracılığıyla kısa bir açıklama yapan Hava Kuvvetleri Komutanlığı, uçuş eğitim görevlerinin Türkiye’nin değişik hava sahalarında yapıldığı vurgulandı. Açıklamada, “04 Mayıs 2010 tarihinde iki adet RF-4E uçağı önceden planlı uçuş eğitim görevini, Erzurum Meydanı bölgesini de kapsayacak şekilde 3000 feet (914 metre) irtifadan usullere uygun olarak icra etmişlerdir. Yapılan uçuş rutin bir eğitim uçuşu olup, söz konusu haberlerde yer alan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.”
Eğitim uçuşu
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın açıklamasında bahsi geçen RF-4E’lerin, Diyarbakır’daki 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’na bağlı 7. Ana Jet Üs Komutanlığı bünyesinde Malatya Erhaç Üssü’nde konuşlu 173. Şafak Filo’ya ait uçaklar olduğu öğrenildi. Daha önce pek çok kez Kuzey Irak’taki PKK unsurlarına yönelik hava saldırılarında keşif amaçlı kullanılan 173. Filo Phantom II foto/keşif uçaklarından oluşuyor. Söz konusu uçaklar, eğitim uçağı olarak kullanıldığı gibi yaklaşık 1000 metreden uçarak fotoğraflama görevi de gerçekleştiriyor. NATO standartları gereği yıllık 180 saat uçuş yapmak zorunda olan savaş pilotları 15 gün önceden hazırlanan planlar çerçevesinde farklı hava sahalarını kullanarak eğitimlerini sürdürüyor.
Ancak Hava Kuvvetleri’nin açıklamasına karşın jet uçuşları, tank geçişleri konusunda Türkiye’nin acı hatıraları var. İşte Türkiye’nin yakın tarihine not düşülmüş jetli, tanklı mesajlar:
1961’teki uçuşlar
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi: 38 üyeli Milli Birlik Komitesi (MBK) ile İstanbul’dan Refik Tulga, Faruk Gürler, Ankara’dan Talat Aydemir ve Mürted grubunun oluşturduğu Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB) arasında üstünlük mücadelesi yaşanıyordu. SKB bir atama krizini bahane ederek 4-5 Haziran 1961 günleri Ankara semalarında jetler uçurarak muhtıra vererek MBK üzerindeki denetimini artırmıştı. 22 Şubat 1962 günü İnönü hükümetinin zamanında müdahalesi nedeniyle darbe girişimleri başarısız olan Talat Aydemir ve arkadaşları 20-21 Mayıs 1963 gecesi tekrar harekete geçip ‘Halaskar fedaileri’ olarak Ankara Radyosun’dan darbe bildirisi okumuştu.
Alparslan Türkeş’in ‘Talat darbe yapacak’ uyarısıyla erken harekete geçen hükümet ve ordunun yüksek komuta kademesi mikrofonu Aydemircilerin elinden alarak hükümetin duruma egemen olduğunu, ordunun da hükümetin emrinde olduğunu ilan etmişti. Ancak Aydemir ve arkadaşları kısa sürede toparlanıp radyoyu bir kez daha ele geçirdiler ve “Büyük Türk milleti, hiçbir şahıs, zümre ve parti adına hareket etmeyen yalnız milletine karşı borçlu olduğu vazifesini yapan senin ‘Silahlı Kuvvetler’inin zaman zaman yayımlayacağı bildirileri tam bir vakar, huzur ve güvenlik içinde bekle. Halaskâr Fedailerin yalnız ve daima senin emrinde ve hizmetindedir!” bildirisini okudular. Bu garip bildiri savaşını halk şaşkınlıkla izlerken Ankara semalarında iki tarafın jetleri uçtu ve iki taraf da rakip mevzilerine makineli tüfek atışı yaptı. Dönemin bilançosu 8 ölü ve 26 yaralı olmuştu.
12 Mart 1972 Muhtırası: Askerlerle siviller arasında iktidar mücadelesi sürerken, Genelkurmay Başkanı atama kararnamesi sorun olmuştu. Faruk Gürler’in Genelkurmay Başkanı olmasını sağlayan kararname imza için bakanların önünde beklerken Başbakanlık ve TBMM üzerinde jetlerin pike yapmıştı. Daha sonra Bakanların kararname konusunda tehdit edildiği de ortaya çıkmıştı.
Darbe sabahı
12 Eylül 1980 darbesi: Darbenin iskeleti Bayrak Harekât Planı darbeye karşı muhtemel bir direnişin bastırılmasıyla ilgili unsurlar içeriyordu. Planda her türlü direnişin şiddetle, silah kullanarak hatta gerekirse ‘Hava Kuvvetleri’ne başvurarak’ bastırılması isteniyordu. Hava Kuvvetlerine ‘Halka askerin gücünü göstermek için’ İstanbul’da savaş uçaklarının darbe günü sabah 06:00’dan itibaren dört saat boyunca yerleşim yerleri üzerinde uçurulması talimatı da verilmişti.
28 Şubat 1997 post modern darbesi: 4 Şubat 1997 sabahı saat 08.00 sularında Sincan’da tank paletlerinin gürültüsü duyulmuştu. Tankları sadece bir gazete fark edip fotoğraf çekerken, bütün kamuoyuna mesaj vermek isteyen askerler, diğer gazeteler de görüntü alsın diye aynı gün saat 16.00’da tankları ikinci kez Sincan’dan geçirmişti. Sincan, Necmettin Erbakan hükümeti döneminde organize edilen ve şeriat sloganları atılan Kudüs Gecesi ile gazetecilere saldırı nedeniyle şeriatçı kalkışmanın sembol semti ilan edildiği için seçilmişti.
Talimat Çevik Bir’den
Daha sonra, tankların geçirilmesi talimatını dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in verdiği anlaşılmış, aynı yıl 30 Ağustos’ta Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, söz konusu tankların bağlı olduğu zırhlı birliklerin komutanı olmuştu.
28 Ekim 2008 (Bayram hazırlığı): Başbakan Tayyip Erdoğan’ın evinin yaklaşık 200 metre yakınında bulunan ve Erdoğan’ın sık sık cuma namazı için gittiği Aksa Camii’nin minaresine F-4 uçağı çarpmıştı. 29 Ekim tören provası yapan uçaklardan biri pasaj geçişi yaparken alçaldığı sırada minarenin üst kısmındaki aleme (hilal) çarpmıştı.
Alemle birlikte uçaktan küçük parçalar caminin avlusuna düşerken, caminin etrafında bulunan kalabalıktan iki kişi yaralandı. MGK toplantısına gitmek için evden ayrıldığı sırada caminin önündeki kalabalığı görerek olay yerine gelen Başbakan Erdoğan, vatandaşlarla konuşarak bilgi aldı.
Minareden ve uçaktan düşen parçalardan bir kısmını yanına alan Erdoğan, ‘Biraz sonra zaten toplantıya gidiyorum. Orada bunları teslim ederim’ dedi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sek-reterliği tören provaları esnasında pasaj geçişi yapan F-4 uçaklarından birinin Subayevleri Aksa Camii minaresine istem dışı temas ettiği ifade edildi.
29 Mart 2006’da ise öldürülen sekiz PKK’lının Diyarbakır’da yapılan cenaze törenleri sırasında da savaş uçakları, kendin ve toplanan kalabalığın üzerinden alçak uçuş yapmıştı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.