HDP'nin açıklaması şöyle:
" Bugün de savaşın, şiddetin, ırkçılığın, ayrımcılığın, eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin dünyasına karşı; barışın ve eşitliğin hüküm sürdüğü, farklı halkların ve inançların demokratik bir ortamda yaşadıkları bir dünya mücadelesi güncelliğini koruyor. Çünkü bir kez daha 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü hem Türkiye’de hem de Ortadoğu’da, Irak, Suriye ve Filistin’de şiddet, çatışma ve savaş ortamında karşılıyoruz. Bugün de coğrafyamız kanıyor, halklar ve inançlar arasına kör nefret tohumları ekiliyor.
Bir yılı aşkın bir süredir ‘sonuna kadar savaş’ diyen siyasi iktidar karşısında ‘sonuna kadar barış’ mücadelemizi eşitliğe, özgürlüğe ve demokrasiye olan inancımızla sürdürüyoruz. Büyük acılara ve ağır bedellere neden olan ‘sonuna kadar savaş’ çizgisinin terk edilmesi, sorunlarımızı diyalog ve müzakere ile çözme adımlarının atılması tutumumuzdan vazgeçmiyoruz. ‘Silahların susması ve fikirlerin konuşması’ anlayışını demokratik siyasetin işleme yolu olduğunu ifade etmekten bıkmıyoruz. ‘Konuşarak çözemeyeceğimiz herhangi bir sorunumuz olmamalıdır’ demeyi sürdürüyoruz.
Toplumsal, tarihsel ve siyasal sorunları görüşmeler yoluyla, konuşarak, müzakere ederek çözme iradesini gösteren bir insanın, İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan’ın 511 gündür süren insanlık dışı ağır tecridinin sonlandırılmasının barış için atılacak önemli bir adım olacağını bir kez daha vurguluyoruz. Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarına yönelik her türlü iyileştirici çabanın bu ülkede barışa hizmet ettiğini 2013 Newroz ve 2015 Dolmabahçe Mutabakatı açıklamalarında ve yaşanan çatışmasızlık dönemlerinde hep birlikte gördüğümüzü hatırlatıyoruz. Bunu bir kez daha yaşayabilmek için, ağır tecridin kaldırılması gerektiğini güçlü bir biçimde ifade ediyoruz.
Sadece ülkemiz değil bölgemiz ve dünya için de barış taleplerimizi haykırıyoruz. Barış için Rojava'da direnen, işgallere ve saldırılara karşı mücadele eden halkların yanında oluyoruz. Suriye’de süren savaşta her gün canını yitiren onlarca, yüzlerce insanı unutmuyor, mazlum halklarla dayanışmamızı büyütüyoruz. Suriye’de yaşanan savaşı Türkiye’ye taşımakla, Türkiye’yi bu savaşın daha fazla parçası haline getirmekle barışın sağlanamayacağını yüksek sesle bir kez daha söylüyoruz.
İçeride Kürtlerle, tüm halk ve inanç gruplarıyla, farklı kültürlere ve kimliklere sahip olanlarla barış; dışarıda ise Kürtlerle ve demokrasi için mücadele edenlerle barışçı ittifak adımlarının en akılcı, demokratik ve insani politika olduğunu ısrarla vurguluyoruz.
Çocukların ve gençlerin ölmediği, kadınların şiddetin hiçbir türüne maruz kalmadığı, katliamların yaşanmadığı, kimsenin yerinden yurdundan göç etmek zorunda bırakılmadığı, ırkçı politikalara geçit verilmediği topraklar mücadelesini başarmak hepimizin elindedir. 1 Eylül, işte bu hayali, hep birlikte ve daha yüksek sesle dile getirdiğimiz gündür. 1 Eylül, kanlı ve kirli siyasi iktidar hesapları uğruna her gün insanların öldürüldüğü bir coğrafyada, ‘akan kan dursun, silahlar sussun deme’ günüdür.
Bugün bölge halkları barışa her günkünden daha fazla ihtiyaç duyuyor. İnsanlarımız özgürlük, adalet ve eşitlik istiyor. O nedenle de barışın kazanılması sorumluluğu omuzlarımızdadır. Bugün tüm demokrasi, emek ve barış güçleri ülkenin her yanında barış taleplerini yükseltirlerse, çatışma ve savaş politikalarına karşı dururlarsa, barışı sağlayabiliriz. Eşitlik, kardeşlik ve dayanışmayı yaşatabiliriz."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.