Dokunulmazlık meselesini düşünürken...
Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi, 1994’le bugün farklıdır. Ama önemli olan bu farklılığın ne olduğunu görebilmektir. Eğer bu konu yerli yerine oturtulamazsa, örneğin ‘hukuki suçla siyasi gerçek arasındaki çizgi’ görülemezse, kan ve gözyaşı akmaya devam eder. Doğru olana gelince, PKK’nın ucu açık bir ateşkes ilan etmesi ve Oslo türü bir sürecin yeniden başlamasıdır.
Öcalan suç işledi mi? Evet. Kanunlar nezdinde suçlu mu? Evet.
Zaten hapiste, İmralı’da.
Peki, devlet olarak Öcalan’la İmralı’da görüşüldü mü? Evet.
Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde gerçekleşti bu görüşmeler değil mi? Evet.
Peki, PKK suç işliyor mu? Evet.
Kanunlar nezdinde suç örgütü mü? Evet.
Peki, devlet ve hükümet, PKK ile görüştü mü? Evet.
Bu görüşmeler Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde gerçekleşti değil mi? Evet.
Başbakan Erdoğan, şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kendi özel temsilcisi olarak Oslo’da Kandil’den gelen PKK temsilcileriyle kapalı kapılar arkasında yapılan toplantılara gönderdi değil mi? Evet.
Öcalan’a terörist başı, PKK’ya terör örgütü demeyi sürdürüyorsun, biri suçlu, diğeri suç işliyor ama devlet ve hükümet olarak onlarla görüşebiliyorsun.
Bu nasıl olabiliyor?
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.