HAK-PAR, BDP İLE KADEP arasında bir Kürt seçim bloku oluşturma ekseninde gerçekleşen diyalog süreci ve ulaşılan (daha doğrusu ulaşılamayan) sonuç konusunda kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla, sürecin tanık olduğumuz boyutlarını polemikten uzak, objektif bir biçimde halkımızla paylaşmanın yararına inanıyoruz.
Parti Meclisimiz 6-7 Kasım 2010 tarihli toplantısında kendi başına seçime girme kararı alarak bu yönde hazırlıklara başladı.
Daha sonra toplanan Başkanlık Kurulumuz seçime ilişkin olası işbirliği-ittifak seçeneklerini değerlendi. Yapılan değerlendirme sonunda parti olarak herhangi bir kesime / partiye seçim işbirliği için önerici olmama görüşü benimsendi. Ancak başka partilerden gelebilecek önerilere açık olunacağı ve değerlendirileceğinin altı çizildi. Başkanlık Kurulunun seçim işbirliğine ilişkin bu perspektifi 22/23 Ocak 2011 tarihli Parti Meclisi toplantısında benimsenerek karara dönüştü.
16. 02 2011 tarihinde Ahmet Türk başkanlığında bir DTK heyeti Partimizi ziyaret etti. Ziyarette partimize önerilen öneri şu oldu: ‘BDP olarak bu seçimde batıdan iki Türk aydınını, bölgede ise (BDP dışından) iki Kürt şahsiyetini listelerimizde göstermek istiyoruz. Bunlardan birisini de siz önerin’. Bu önerinin tarafımızdan değerlendirilmesi istendi.
26–27 Şubat 2011 tarihinde toplanan Başkanlık Kurulumuzda DTK-BDP önerisi değerlendirildi. BDP ve temsil ettiği çizgiye ilişkin dile getirilen kuşku, güvensizlik ve soru işaretlerine rağmen öneri reddedilmedi ve diyalogun sürdürülmesi kararlaştırıldı. Öte yandan BDP’nin ‘sizden bir kişiyi listelerimizde gösterelim’ yaklaşımının silik ve yetersiz bir tutum olduğu, böyle bir yaklaşımla Kürt halkının birlik beklentisine cevap verilemeyeceği, söz konusu önerinin seçim işbirliği ihtiyacını karşılamadığı tespitinde bulunuldu. Getirilen önerinin nasıl geliştirileceği ve bir seçim işbirliği formuna dönüştürüleceği üzerinde duruldu.
Yapılan uzun boylu değerlendirmelerden sonra partimizin tutumu şöyle formüle edildi.
1. Seçim işbirliği ulusal birlik anlamına gelmez. Ancak yapılacak ilkeli ve sonuç alıcı bir seçim işbirliği ileride oluşacak ulusal birlik çalışmaları için uygun bir zemin hazırlayabilir. Seçim süreci ve BDP önerisi bu perspektifle değerlendirilmelidir.
2. Yapılacak bir seçim işbirliği ilkesel bir zemine dayanmalıdır. İlkelere dayanmayan, ‘iki benden üç senden ’ yaklaşımını öne çıkaran bir tutum Kürt halkının uzun erimli mücadelesine hizmet etmez. O nedenle bu seçimde niçin, hangi hedefler için bir araya geldiğimizi, parlamentoya yansımamız halinde nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi ortaya koyan bir protokol ya da ortak deklarasyon hazırlanmalı ve işbirliği yapacak partiler tarafından kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
3. Aday dağılımı, işbirliği ya da Kürt seçim blokunun ruhuna uygun, adil, bütün tarafları belirli oranlarda yansıtacak tarzda olmalıdır. Sadece garanti olan yerlerden değil (ki hiçbir yerin garantisi yoktur), garanti olmayan yerlerden de arkadaşlarımız gösterilmelidir. Seçim işbirliği ya da Kürt birliği mesajının içini ancak bu şekilde doldurup güçlendirebiliriz.
4. Biz seçim işbirliği yapacaksak, Kürtleri yakınlaştıracaksak buna uygun yapıcı, kapsayıcı, birleştirici bir dil kullanmalıyız. Bir yandan Kürtlerin birliğini savunmak, diğer yandan Şivan, Muhsin Kızılkaya ve benzeri şahsiyetlerin isimleriyle gündeme gelen tehdit, hakaret ve benzeri bir dil kullanmak olmaz. Bu çerçevede BDP ve çevresi birlik ruhuna uygun bir dil kullanmalıdır.
5. Partimiz açısından diğer bir konu da şiddet ve çatışma ortamıdır. Şiddet ve olası bir çatışma ortamından kaygı duyduğumuzu ve böyle bir durumun oluşturacağımız seçim işbirliği sürecini olumsuz yönde etkileyeceği kaçınılmazdır. Şiddet ve savaş ortamına karşı bilinen farklı duruşumuz bundan böyle de sürdürülecektir.
Yukarıda çerçevesi belirlenen fikri çerçevemiz Genel Başkanımız Bayram Bozyel başkanlığındaki bir heyet tarafından 01.03. 2011 tarihinde Sayın Ahmet Türk ve DTK yetkililerine iletildi.
Söz konusu görüşmede DTK-BDP heyeti bize bir kez daha seçim işbirliğini düşünmediklerini ve sadece bir kişiyi listelerinde sembolik olarak gösterebileceklerinin altını çizdiler. Bu ilk görüşmeden sonra aramızda birkaç görüşme daha gerçekleşti. Bu görüşmelerde zaman zaman işbirliği noktasına gelineceği yönünde aldığımız kimi umut verici işaretlere rağmen, muhataplarımızın tutumu son dakikaya kadar esasta hiç değişmedi.
Bu kapsamda adı geçen diğer bir şahsiyet ise KADEP Genel Başkanı Sayın Şerafettin Elçi idi. BDP’nin bize getirdiği önerinin aynısını kendilerine de götürdüğünü biliyorduk. Yakın ve dostane ilişkiler içinde bulunduğumuz bir partinin Genel Başkanı olması sıfatıyla kendilerini ziyaret ederek BDP’nin önerisine ilişkin görüşümüzü kendileriyle paylaştık. Bu süreçte yakın diyalog içinde olmanın yararına inandığımızı söyledik. Sayın Elçi ortaya koyduğumuz yaklaşımı paylaştığını ifade etti.
Son güne kadar düşündüğümüz tarzda bir Kürt seçim işbirliğinin oluşması için çaba sarf etik. Görüşmeler sırasında aday olmamız halinde nereyi düşündüğümüz sorulduğunda ise ısrarla, eğer bir arkadaş ile bu blokta yer alacaksak bu yerin Diyarbakır olması gerektiğinin altını çizdik.
7 Mart 2011 tarihinde yaptığımız son görüşmede Genel Başkanımızın Van’dan gösterilecek 4 bağımsız adaydan biri olarak belirlendiği tarafımıza iletildi.
Gelinen aşamada;
1. Üzerinde ısrarla durup önemsediğimiz seçim işbirliği protokolü ya da deklarasyonu oluşmamıştı.
2. Garanti ve garanti olmayan yerler bakımından birden fazla arkadaşımızın aday olması yönündeki talebimiz gözetilmemişti.
3. Genel Başkanımız, kendi rızası dışında ve aksi yöndeki düşüncesine rağmen Van’da aday gösterilmişti. Bunun birlik ruhuna aykırı, şık olmayan bir tutum olduğu açıktı.
Parti Meclisimiz 8 Mart tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında, yukarıda belirtilen nedenlerle BDP’ nin önerisini reddederek sürece nokta koydu.
Özetle elimizden gelen çabayı göstermemize rağmen arzuladığımız ilkeli bir seçim işbirliği ya da ittifakını gerçekleştiremedik. Böyle olunca da A planımızı devreye koyarak parti olarak seçime giriyoruz. Basına yansıtıldığı gibi herhangi bir İttifak ya da birlikten çekilmiş değiliz. Çünkü ittifak oluşmadı. Oluşmayan bir ittifaktan da çekilme olmaz. Bütün çabalara ve beklentilere rağmen bir Kürt seçim bloku ne yazık ki oluşturulamamıştır.
Birkaç not daha…
HAK-PAR, 40 50 yıllık geçmişe uzanan barışçıl demokratik bir mücadele çizgisini ve bu çizginin farklı deneyimlerini temsil eden bir partidir. Partimiz ilkelerle hareket eden, çizgileri olan, politik saygınlığını korumakta kararlı bir dava partisidir. Parlamenter mücadeleyi, parlamentoda temsil edilmeyi elbet önemsiyoruz. Ancak parlamenter olmak adına partimizi karakterize eden çizgileri ezip geçemeyiz. Birilerinin dayatmalarıyla hareket etmemiz mümkün değildir. İlkelerden yoksun, karşılıklı saygıya dayanmayan, uzun vadeli birlik hedeflerine hizmet etmeyen ilişkilenme biçimlerine birlik denemeyeceği ortadadır.
Öte yandan bu süreçte arzuladığımız bir seçim işbirliğini kotarmamış olmamız, uzun erimli birlik anlayışından vazgeçtiğimiz anlamına gelmez. İçinde bulunduğumuz süreç, Kürtler bakımından ulusal birliği her zamankinden daha çok yakıcı hale getirmektedir. Kürtler ancak ortak bir duruş, ortak bir mücadele stratejisi ile önümüzdeki süreci lehlerine çevirebilirler.
Başta yeni anayasa konusu olmak üzere, Kürt halkının çözüm bekleyen acil talepleri hepimize ulusal birlik açısından tarihi sorumluluklar yüklemektedir.
Partimiz söz konusu birlik perspektifini yitirmeden 12 Haziran seçim sürecinde özgün bir seçim stratejisi izleyecektir. Bu stratejinin detayları önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Bayram Bozyel
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.