Türkiye’deki mevcut düzeni dünü ve bugünüyle anlayabilmek için fazla çaba göstermeye gerek yoktur. Birileri cumhuriyet tarihi boyunca kimlerin el üstünde tutulduğunu, kimlerin ise rejimin en acımasız uygulamalarına maruz kaldığını görmek isterlerse, onlar için azıcık bir inceleme yeterlidir.
Mevcut idelojik siyasete ve kurulan düzene itiraz eden, ona karşı tez geliştiren, dayatılan resmi söylemi reddeden insanların hakim güçlerle hep problemleri olmuştur.
Türkiye devletini kuran Kemalist ideoloji kendisine iki şeyi tehlike olarak görmüş ve cumhuriyet tarihi boyunca bu iki şeyle mücadele etmiştir. Konuyu bilenlerce de malum olduğu üzere, bu iki şeyden birisi din yani islamiyet, diğeri ise Türk etnitesi dışında diğer etnik grupları yok sayma ve onlara hiçbir hakkı tanımama durumudur.
Bilindiği gibi islamiyeti layıkıyla yaşamak isteyen Müslümanlar cumhuriyet idaresince hep mağdur edilmişlerdir. Ancak zamanla Müslümanların iktidara gelmesi, dinini yaşamak ve öğrenmek isteyenlere kısmi imkanların verilmesiyle bugün Müslümanların kahir ekseriyetinin rejimle kavgası bitmiştir.
Cumhuriyet idaresinin ikinci en şiddetli asıl kavgası Kürtlerle olanıdır. Bugün Kürtler üzerinden kendini gösteren bu kavga, Kürt olarak kalmak isteyen Kürtlerle onları Türk’e dönüştürmek isteyenler arasında cereyan ediyor.
Türk olmayan ancak Türk’e dönüşmeyi kabul edenleri ödüllendiren bir anlayışın hakim olduğu Türkiye’de, etnik özelliklerini korumak isteyen ve dönüşmek istemeyen Kürd’e kan kusturduğunu ve en şiddetli bir biçimde cezalandırdığını hepimiz biliyoruz. Çünkü diğer halkların aksine, zorba ve insani olmayan bu siyasete karşı sadece Kürtler direniş gösterip bedel ödemişlerdir.
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.