Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin "Hata ettim" başlığıyla yayımlanan (15 Aralık 2010) yazısında, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 3 avukatıyla Yalova'da yaptığı görüşme için "Hocaefendi'den bin defa özür diliyorum" demesi üzerine başlayan tartışmada Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ı arayan Gülerce, o yazı yazmasının nedeni olarak, "Benim bir davam var. Ben Allah’ın rızasını kazanmak istiyorum. Bunun için ferdi olarak da bir şey yapabilirim. Ama bu arkadaşlarla birlikte yürümeyi tercih ettim. Bunun bir bereket getirdiğine inanıyorum. Bu bir sözcülük değildir. Ben kendilerini hizmete adamışlarla birlikte yürüyen biriyim. Onların ağabeyleri, arkadaşıyım" dedi.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinde "Gülerce: Hocaefendi baba sitem etmedi" başlığıyla yayımlanan (17 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Gülerce: Hocaefendi baba sitem etmedi
Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, dün yazdığım “Gülerce bir karar vermeli: Sözcü mü? Gazeteci mi?” başlıklı yazımla ilgili konuşmak üzere aradı.
Her zamanki gibi gayet samimiydi.
İçinde bulunduğu açmazın farkındaydı.
Uzun uzun konuştuk.
* * *
Hüseyin Gülerce’nin söylediklerini “yorumsuz” aktarıyorum:
- SÖZCÜ DEĞİLİM: Fethullah Gülen Hareketi’nin ekranda gözüken, gazetede yazan bir siması olduğum için “sözcü” algısı doğuyor. Ben her çıktığım televizyon programında söze “cemaatin sözcüsü” olmadığımı ifade ederek başlıyorum. “Sözcü” olmadığımı kanıtlamak için daha ne yapabilirim?
- ZOR DURUMDAYIM: Benim durumum öyle zor ki... Bu “Hareket” herhangi bir saldırıya maruz kaldığında ya da tartışma konusu olduğunda bütün arkadaşlarım “Senin televizyonlara çıkıp konuşman lazım” diyorlar. Çıkıp konuştuğumda ise “sözcü” gibi algılanıyorum.
- YAZARLIĞI BIRAKMAM: Yazarlığı bırakmak istemiyorum. Gazeteciliği seviyorum. Ben 1977’de sarı basın kartı olan bir gazeteciyim. O dönemde Mücadele Birliği’nin günlük olarak yayınlanan Bayrak Gazetesi’nin başyazarıydım. O zamandan beri yazıp çiziyorum. Yazarlığı bırakıp sözcülük görevini üstlenmek istemiyorum.
- ÖCALAN’DAN KAYNAKLANDI: Ben bir gazeteci olarak Öcalan’ın avukatlarıyla görüştüm. Eğer Abdullah Öcalan işi abartmasaydı, “Cemaatle işbirliği yapalım” falan demeseydi bu iş bu kadar dallanıp budaklanmazdı. Benim avukatlarla yaptığım görüşmeyi Öcalan alıp da “cemaat” işine çevirince iş bu noktalara geldi.
- GÜLEN’DEN SİTEM YOK: Fethullah Gülen Hocaefendi bana herhangi bir sitemde bulunmadı. Cemaat içinden arkadaşlarım da sitemde bulunmadı. Hatta arkadaşlarım beni teselli ettiler, “Üzülme” dediler.
- O YAZIYI YAZDIM ÇÜNKÜ: Özür dileyen, pişmanlık ifade eden yazıyı yazmamın tek bir nedeni var: Sözcü Gazetesi’nde emekli yüksek yargıç Tansel Çölaşan’ın “Apo ile Feto cumhuriyeti yıkmak için kol kola” başlığıyla yayınlanan çok çirkin bir demecini okudum. Çok üzüldüm. Hizmete zarar verdiğimi düşündüm. Özür yazısını bu nedenle yazdım.
- BİR DAVAM VAR: Benim bir davam var. Ben Allah’ın rızasını kazanmak istiyorum. Bunun için ferdi olarak da bir şey yapabilirim. Ama bu arkadaşlarla birlikte yürümeyi tercih ettim. Bunun bir bereket getirdiğine inanıyorum. Bu bir sözcülük değildir. Ben kendilerini hizmete adamışlarla birlikte yürüyen biriyim. Onların ağabeyleri, arkadaşıyım.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.