Fethullah Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak, Başbakan Erdoğan’ın çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmalar ile müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunup ihlal ettiğini ileri sürerek manevi tazminat davası açtı.
Avukat Albayrak, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde, “Davalı Sayın Başbakan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve kamuoyunda '17 ve 25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonları' olarak bilinen adli soruşturmalar kapsamında bazı bakanların yakınlarının ve üst düzey devlet görevlilerinin tutuklanması, ifadeye çağrılması gibi adli işlemler sonrasında, agresif, kutuplaştırıcı, tahkir edici, insanları kin ve düşmanlığa tahrik edici nefret söylemi ile müvekkilimi ve onu seven insanları hedef almaya başlamıştır. Davalı, bu agresif, kutuplaştırıcı, tahkir edici ve insanları kin ve düşmanlığa tahrik edici nefret söylemindeki dozu ise her geçen gün artırarak akıl, mantık ve vicdan ile izah edilemeyecek noktaya taşımıştır.” dedi.
'Konuşmaların hedefi müvekkilimdir'
Dilekçesinde "Davalı konuşmalarında müvekkilimin ismini açıkça anmamış ama ima yoluyla müvekkilimi hedef seçmiştir." diyen avukat Albayrak, şöyle devam etti: “Kamuoyu da davalının beyanlarındaki hedefin müvekkilim olduğunu anlamış ve bu doğrultuda yorumlar yapmıştır. Malum ve marufun ispatı gerekmez prensibi gereğince bu hukuk dışı sözlerin hedefinin müvekkilim olduğu açıkça ortadadır.”
Avukat Albayrak, dava konusu edilen her konuşmadan sonra yazılı ve görsel basında çıkan, 'Başbakan'dan Fethullah Gülen'e çok sert sözler, Erdoğan'dan Gülen'e çok ama çok sert sözler, Erdoğan'dan Gülen'e 'sahte alim'li, 'virüs'lü sert sözler! , Erdoğan'dan Gülen'e ağır sözler, Erdoğan'dan Gülen'e ağır suçlama, Başbakan'dan Fethullah Gülen'e ağır suçlama, Erdoğan'dan Gülen'e 'maşa' göndermesi, Başbakan Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e ağır suçlama, Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen'e hakaret etti, Erdoğan cemaate ve Gülen'e çok sert konuştu, Başbakan Erdoğan'dan Gülen eleştirisi: Bu medeniyet İçi boş' başlıklı haberlerin de hedefin müvekkilim olduğunu açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Avukat Albayrak, “Zaten davalı da şimdiye dek bu haberlerdeki kabulün aksine bir açıklama da yapmamıştır.” ifadesini kullandı.
'Nefret söylemi niteliğinde'
Dava dilekçesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararları, BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 20’nci maddesi ile Amerikan Federal Mahkemesi kararlarına atıfta bulunan Avukat Albayrak, davalının 'sinsi virüs, örgüt, maşa, haşhaşi, bedduacılar, kaset montajcıları, itibar suikastçıları, dindar kisvesine bürünen takiyeci, kokuşmuş, çürümüş, vücuda girmiş sinmiş virüs, inlerine gireceğiz, ellerini kıracağız, milli irade hırsızları, ajan, casus, haşhaşi deyince rahatsız oluyorlar, bir takım ses kayıtları ile anılmaları kabullenilemez, yalancı peygamber, içi boş alim müsveddesi, kod adı ananas, şifre tespih, şifre ananas, örgüte gönül vermiş kardeşlerim' şeklindeki ifadelerinin apaçık nefret söylemi olduğunu belirtti. Avukat Albayrak, “Davalının bu söyleminin hukuki korumaya mazhar olmadığı, her türlü izahtan vareste olduğu ve bu ifadeler nedeniyle uygun ve orantılı bir yaptırım uygulamak zorunluluğu da AİHS, Anayasamız ve yasalarımız gereği hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz şartı olduğu açıktır.” dedi.
Avukat Albayrak, dilekçesinde, dava konusu beyanlar ile müvekkilinin ‘kişilik hakları ile haberleşmenin gizliliği hakkının’ ihlal edildiğini ifade etti.
'Eleştiri mahiyetinde değil'
Dava dilekçesinde, “Eleştiri belirli bir davranış, olay, kişi ve eser konusunda yorumları içerir. Siyasal eleştiri ve değerlendirmelerde aynı çerçevede düşünülür. Eleştiri, ifade özgürlüğü içerisinde sayılsa da; davalının ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, direkt hakaret, küçük düşürme, itham etme, şeref saygınlığa yönelen beyanları açıkça kişilik haklarına saldırıdır. Davalı tarafından dile getirilen hususlar müvekkilin eleştirilmesi veya ifade özgürlüğünün kullanılması değil, açık ve tereddütsüz olarak suçlanması, halk nazarında küçük düşürülmeye çalışılmasıdır. Davalı kendini ve düşüncelerini ifade etmek amacıyla hareket etmemiştir. İddia edilen hususlar gerçek olmadığından kamu yararının varlığından da bahsedilemez. Davalının dava konusu yapılan ifadeleri; sosyal medyada müvekkilime karşı tehdit, hakaret ve iftira olarak karşılığını bulmuş ve bu tür tehditlerle hukukun rafa kaldırılacağı ve hukuk dışı yöntemlerle mücadele edileceği algısı meydana getirilmiştir. Bu algı ve söylemin müsebbibi maalesef ki Sayın Başbakan’dır. Hukukun varlığı ülkemiz adına çok önemlidir. Özellikle tarafların sıfatının ne olduğu dikkate alınmaksızın hukukun işletilmesi, işletildiğinin görülmesi hukuk devletinin varlığı adına önem arz etmektedir.” denildi.
“Davalı tarafından yapılan, yazılı ve görsel medyaya yansıyan konuşmalarda yönelttiği yoğun ve temadi eden gerçek dışı ithamlar, iftiralar ve tahkir edici sözler nedeniyle müvekkilimin kişilik haklarına açıkça saldırıda bulunulması, söz konusu asılsız iddia ve kişilik haklarına zarar veren ifadelerin müvekkille birlikte müvekkili seven insanlara da zarar vermesi nedeniyle iş bu davayı açmak zarureti hasıl olmuştur.” denilen dava dilekçesinde, şu ifadelere yer verildi: “Davalı tarafından konuşmalarında dile getirilen iddialar ve suçlamalar çok ağırdır. Haksız, hakaret içerikli ve küçük düşürücüdür. Davalının Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olması, konuşma ve beyanlarının tüm ülkede herkes tarafından takip ediliyor olması tazminat takdir edilirken dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca isnadın ağırlığı ve muhatabın bu isnat nedeniyle çektiği büyük acı ve elem göz önünde bulundurulmalıdır. Müvekkilimin konumu (sosyal durumu) tazminat miktarı belirlenirken nazarı dikkate alınmalıdır. Başbakanın dava konusu sözleri / beyanları tüm televizyonlardan canlı yayınlanmıştır. Tüm yazılı ve görsel medyada yer almak suretiyle kalıcı olduğundan, insanların bu ifadeleri tekrar tekrar okuyacak olması nedeniyle tazminatın yüksek miktardan belirlenmesinin iktiza ettiği izahtan varestedir. Mesnetsiz, soyut ve haksız iddiaların başkaları tarafından kullanılmasına sebebiyet verilmiş olması hususunun da tazminatın takdirinde dikkate alınması gerekmektedir.”
Dava dilekçesinde, “Davalının, davacı müvekkilin kişilik haklarına yaptığı ağır ve temadi eden saldırı nedeniyle 100.000,00 TL manevi tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.” denildi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.