Çocuklar ve kemikler
I- Amed İç Kale’de bulunan kemikler, Yunan mitolojisindeki Prokrustes’i hatırlatıyor bana: Düzenlediği baskınlarda yakaladığı yolcuların boylarını yataklarına uydurmak için kollarını ve bacaklarını kıran ya da çekerek uzatan bir haydut, Prokrustes.
Hizaya gelmeyen bedenler kemik yığınına dönüşsün diye çukurlara atılmış. Yine de asiliklerinden vazgeçmiyor, keşfolunmaya çabalıyorlar.
Oğullar babaları, babalar oğulları için seviniyor: Hiç değilse dua edip çiçek dikilecek bir mezarı olacak. “Kemikler oğluma ait olsunlar diye dua ediyorum” diyor Mehmet Yıldız’ın babası. 70 yaşında gözaltında kaybedilen Fikri Özgen’in oğlu ise, “Keşke benim babamın kemiği çıksaydı diye sevinebilir mi insan!” diye hayret ediyor kendine.
15-20 yıl önceye uzanıyor hikâyelerin başlangıcı. Baba kayboluyor ya da oğul; kaybolan her an gelecekmiş gibi beklenirken bir taraftan da eksik olmayan ölüm haberleriyle sürekli bir yasa zorlanıyor aile. Yıllar beklemeye düzeninde hiç de kolay yaşanmadan geçiyor bir bir. Kayıplara karışan babayı kemiklerinden teşhise çalışıyor oğlu yıllar sonra. Dönüşü böyle mi olacaktı?
Devamı için...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.