FT: Türkiye'de Kürtlerle barış süreci tehlikede

Daniel Dombey imzalı yazıda, Erdoğan’ın Kürtlerin siyasi ve ana dillerini kullanmalarına ilişkin haklarını genişletebilecek bir reform paketi için bakanlarına ve partisine danıştığı belirtilerek şöyle deniyor:

"Fakat bazı uzmanlar, Haziran protestolarının bastırılmasından sonra Erdoğan’ın Kürtlere haklar tanımakta daha az istekli olacağını söylüyor. Böyle bir anlaşmanın stratejik önemi açık. Türkiye’de binlerce kişinin öldüğü bir sorunun çözümünün yanı sıra, barış, petrol zengini Kuzey Iraklı Kürtlerle daha iyi ilişkilerin yolunu açabilir ve Ankara’nın Kuzey Suriye’deki PKK oluşumuyla ilgili kaygılarını azaltır."

"Ama hâlihazırda birçok Kürt, PKK kadrolarının genişlemekte olduğunu belirtiyor. Giderek yabancılaşan genç Kürt kuşağının ortaya çıkmasıyla, Erdoğan, barış sağlama fırsatına sahip son Türk lider olabilir. Güneydoğu’da, hangi sebeple olursa olsun, barış sürecinin önünün tıkandığı kaygısı hakim."

"Bazen güvenlik güçleri mensupları bile, Erdoğan’ın sorunu gerçekten çözmek mi istediğini, yoksa seçimlerden önce zaman kazanmaya mı çalıştığını sorguluyor."

Daniel Dombey, Çukurca'da konuştuğu köy korucusu Nabi'nin "Türkiye hiçbir adım atmadı. PKK çekildi, çatışmayı durdurdu ama Türkiye hala zaman kazanmaya çalışıyor." şeklindeki sözlerini aktarıyor.

Garip Dost23 Ağustos 2013 Cuma 22:49Neden İstesin ki
Kürdlerin 29. isyanı,zorunlu iskanlar, yakılan ve yıkılan bir coğrafya ,katledilen binlerce insan ,binlerce hapishane müdavimi, yok edilen bir dil ve kültür,her gün kullanılan aşağılayıcı bir dil... Buna rağmen Erdoğan'a verilen destek. Görülmeyen ve kayıtsız kalınan bu gerçeklik. Kürdlerin hali bu. Peki buna rağmen Erdoğan-devlet neden bu sorunu çözmek istesin ki? Nasılsa kendinden kaçmak isteyen ve Erdoğan'nın merhametine sığınan bu kadar Kürd varken bu sorun çözülür mü? Kürd İslamcılarımız Mısır, Afganistan, Suriye ile yatıp kalkarken neden Erdoğan çözümü düşünsün ki? Hadi siz söyleyin.
Yanıtla (0) (0)
Garip Dost23 Ağustos 2013 Cuma 23:00Bir Hikaye
Yayınlar mısınız bilemem,ama bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Ağanın hizmetlisi büyük bir sevinç ve coşkuyla evine gider. Hanımı bu halini merak eder ve sorar. Xulam-hizmetli şöyle anlatır: Ağanın divanında cemaat varken; ağa xulama KÛÇİKÊ MİN-köpeğim diye hitap eder. İşte bu hitabı dahi bir muhatap alınma ve iltifat olarak algılayan xulam; bunun yarattığı sevinç ile evine dönmüştür. Bir kısım insanimızın da ruh hali galiba bu hale getirilmiştir. İktidar sahipleri tarafından kabul görülmek onlar için tek hakikattır. Bu nedenle de tüm iktidarlar ve tabi ki Erdoğan da aynı şekilde yaklaşacaktır.
Yanıtla (0) (0)
Garip Dost23 Ağustos 2013 Cuma 23:11Çelişki
Wan'da ve Amed'de İHH ve ÖZGÜR_DER İslamcılarımıza! El NUsrayı destekleyen ve PYD'yi suçlayan açıklamalar yaptırabiliyorsa, Erdoğan Kürdleri dikkate alan bir çizgiye gelir mi? Her halde bu çelişkinin de çözülmesi için umarım 80 yıl beklemeyiz. Çünkü kemalizmi çözmek 80 yılımızı aldı. Dolayısıyla temel dürtüsü KENDİSİ OLMAMAK üzerine şartlanmış bu vatandaşların hakikatı fark etmemesi de Erdoğan'a AĞA gibi bakmak cesaretini veriyor.
Yanıtla (0) (0)
ahmet erdem24 Ağustos 2013 Cumartesi 09:39kesayeti
araplar, farslar, türkler, Zimbabveliler, Moritanyalılar, ganalılar ; dış konjonktürün elverişli olması kadar özellikle kendi iç dinamikleri ile büyük mücadeleler sonucu devlet olmuşlardır. Kürtler hala başkalarından medet ummakta, kendilerinden çok başkalarına güvenmekteler. ''Suwaré xelké her peyaye'' atasözü tam da kürtlerin durumunu özetlemektedir.
Yanıtla (0) (0)