İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi yazarlarından Tony Barber, Kıbrıs’ta Mustafa Akıncı’nın cumhurbaşkanlığına seçilmesi ve sonrasında yaşananları değerlendirdiği yazısında, Ada’da çözümü bu kez iki toplum arasındaki güvensizliğin değil, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki sürtüşmenin engelleyebileceğini öne sürüyor.
Yazıda, Türkiye’nin Ada’nın bölünmüşlüğünü sona erdirme çabalarından hoşnutsuzluk duyduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrının belirsiz olduğu iddia edilen yazıda özetle şöyle deniyor:
“1960’larda müdavimleri arasında Brigitte Bardot ve Elizabeth Taylor gibi aktrislerin de olduğu, ancak şimdi penceresiz otelleri iskeletleri andıran turizm beldesi Maraş, dünyanın en zorlu sorunlarından birinin çözümünün anahtarı olabilir.
Kıbrıs’ın 1974’teki işgaline kadar Maraş, Doğu Akdeniz’in lüks zevklerinin simgesiydi. Ama Maraş’ın sakinleri yaklaşan Türk ordusundan kaçtılar ve bir daha geri dönmediler. 41 yıl boyunca bu tatil beldesi boş kaldı. Burada zaman öyle bir durmuş ki mağaza mankenlerin üzerinde hala 1974’ten kalma giysiler var.
Ama şimdi bu değişebilir. Bunun nedeni Kuzey Kıbrıs’ta liderliğe bağımsız bir solcu olan Mustafa Akıncı’nın seçilmesi. Akıncı çözüme ivme kazandıracak bir iyi niyet adımı olarak Maraş’ı Rumlara iade etme fikrini dile getirdi.
Akıncı’ya kadar barışı destekleyen Kıbrıslı Türk liderler bile, nihai bir çözümüm parçası olmadan Maraş’ın iadesi konusunda gönülsüz davrandılar. Ama Akıncı farklı. Lefkoşa Belediye Başkanlığı yaptığı 14 yıl boyunca Rum muadilleriyle, pratik işbirliği gerektiren alanlarda canla başla çalıştı. Seçim kampanyasında amblemi zeytin dalıydı.
40 yıllık Kıbrıs diplomasisinin ölçülerinde bu hafta olaylar yıldırım hızıyla gelişti. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis Akıncı’nın seçilmesini alışılmadık bir şekilde iyi karşıladı ‘Sonunda ülkemizi yeniden birleştirme umutlarımız arttı’ dedi.
Sonra iki lider uzun bir telefon görüşmesi yaptı ve gelecek hafta bir araya gelme konusunda anlaştı. Bu görüşme Ekim 2014’te Türkiye ile Kıbrıs arasındaki doğal gaz kavgası yüzünden kesilen müzakerelerin başlaması öncesinde bir öngörüşme olacak.
“RUMLAR KENDİ İYİ NİYET ADIMLARINI AÇIKLAYACAK”
Her zaman olduğu gibi belki de en iyisi insanları çözüm konusunda çok umutlandırmamak. Çünkü iki tarafın liderleri de hararetle çözümden bahsediyor. 2008-14 yılları arasında BM’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak görev yapan eski Avustralya Dışişleri Bakanı Alexander Downer bir keresinde usanarak “Çözümden yana görünmek kolay. Bunu bir papağana da öğretebilirsiniz” demişti.
Ama Kıbrıs Hükümeti’nin bir sözcüsü Kıbrıslı Rumların da kendi tek taraflı güven yaratıcı adımlarını açıklayacaklarını söyledi. Bir olasılık, hemen olmasa da Ercan Havaalanı’na uluslararası uçuşlara izin vermek olabilir. Bu, Kıbrıs pasaportu alabilip, AB üyeliğinin nimetlerinden yararlanabilseler de mini devletleri AB içinde olmayan Kıbrıslı Türklerin tecritten kurtulmasına yardımcı olabilir.
Doğu Akdeniz’deki jeopolitik risklerden kaygı duyan ABD ve Maraş yakınlarında egemen askeri üssü bulunan İngiltere şüphesiz Akıncı ve Kıbrıslı Rumların ilerleme kaydettiğini görmek istiyor. Daha az kesin olan şey Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrının ne olacağı.
Türkiye Ada’nın kuzeyinde mali yatırımlar yapıyor, ekonomiyi sübvanse ediyor, önemli sayıda asker bulunduruyor ve Akıncı’nın Ankara’yla Kıbrıslı Türkler arasında daha eşit bir ilişki kurulması önerisinden hoşlanmıyor.
İki toplum arasındaki güven eksikliği değil, bu kez bu tür sürtüşmeler Maraş’la ilgili bir anlaşma ve Kıbrıs’ta nihai bir çözümün önünde gerçek bir engel olarak ortaya çıkabilir.” (BBCTürkçe)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.