AK Parti’nin eski genel başkan yardımcılarından Dengir Mir Mehmet Fırat , Kürt sorununu analiz ederken çarpıcı tespitlerde bulundu. “Kürtlere kültürel jenosit yapıldığını ve asimilasyonun devam ettiğini” savunan Fırat, “Retçilik, İttihatçılık’la başlamış, Kemalizm’le devam etmiştir. İttihatçılık da Kemalizm de artık iflas etmiş yerli bir görüştür. Ama biz hâlâ bu defteri açmak ihtiyacını hissediyoruz. Geçmiş ideolojileri Türkiye’nin sırtında bir ceset olarak görüyorum” dedi.
‘Leyla Zana yürekli bir çıkış yaptı’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ile görüşmesinin önemine dikkat çeken Fırat, Zana’nın ‘yürekli bir çıkış yaptığını’ söyledi. “Zana, halkının içindeki barışçıl mesajları ifade etti. Kürt toplumunda kesinlikle desteği var. Diğer BDP’li milletvekilleri gibi sadece örgütün desteği ile milletvekilleri ile seçilmiş bir kişi değil” diyen Fırat, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de iç içe geçmiş gibi görünen, aslında birbiriyle pek ilgisi olmayan iki temel problem var. Biri Kürt sorunu diğeri PKK sorunu. 1984’ten sonra PKK’nın Kürtlerin temel haklarını savunmak gayesiyle eylemlere girdiğini görüyoruz. Ancak 1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgüt lider boşluğuna düştü. Kürt sorununun halledilmesiyle PKK sorunu, PKK sorununun halledilmesiyle de Kürt sorunu halledilemez.
‘Devletin de işine geliyor’
DTK’nın anadilde eğitim, Kürt kimliğinin tanınması, yerel yönetimlere daha çok merkezden yetki, Kürt sorunudur. Ancak Öcalan’a ve PKK’nın üst yöneticilerine özgürlük ile Güneydoğu’da PKK yönetimine bırakılacak özerk bir bölge Kürt sorunu değil, PKK sorunudur. İki problemi iç içe geçirmek gerek PKK’nın gerek devletin işine geliyor. PKK’nın işine geliyor, çünkü bir halkın özgürlüklerini savunan idealist bir örgüt gibi kendini meşrulaştırmaya çalışıyor. Devletin de işine geliyor, çünkü devlet böylece Kürt halkının taleplerini PKK’nın eylemlerinin sonrasına erteleme imkânı buluyor.”
Vatandaşlık sorunu
Kürt sorununun ‘vatandaşlık sorunu’ olduğunu anlatan Fırat, sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer siz Türkseniz, çocuğunuza Türkçe öğretebilirsiniz. Ama Kürt, Çerkez, Lazsanız türkünüzü söyleyemez, yazısını yazamazsınız. Kürt halkının yüzde 99’u, ‘Edirne’deki vatandaş hangi haklardan istifade ediyorsa ben de aynı haklardan istifade edeyim’ diyor. Taleplerin büyük bir kısmı gerçekleştirildi. 2000’li yıllardan itibaren birçok yasak kaldırıldı. Anadille eğitimin seçmeli dil olarak okullarda okutulmaya başlanması büyük bir adım. Çünkü bugüne kadar yok olduğu iddia edilen bir dilin kabulü devlet tarafından sağlandı. Bugün okullarda seçmeli ders olarak kabulü, belki inkâr politikasını ortadan kaldırmıştır, ama asimilasyon halen devam ediyor. Yalnız insanlar yok edilerek asimile edilmezler. Dilini ortadan kaldırdığınız zaman o da bir asimilasyondur. Bir toplumun eğer dilini ortadan kaldırıyorsanız bana göre bu kültürel bir jenosittir.”
Türklüğe atıf yapılmasın
“Türkiye’de Kürtler de var diye anayasaya yazmanız gerekmiyor” ifadesini kullanan Fırat, “ Anayasa’nın hiçbir etnisiteye atıf yapmaması lazım. İmparatorluk devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde çeşitli etnisite ve inanç grupları yaşıyor. Dolayısıyla siz bir etnisiteye mesela Türklüğe atıf yapıp diğerlerini yok sayarsanız toplumda rahatsız yaratır. Türkiye kurulduğu tarihten itibaren de bu rahatsızlığın içindedir. Kürt sorununda büyük ırmaklar geçilmiştir. Makul olan her kesimin kabul edeceği birkaç tane sorun kalmıştır. Bunları da hallettiğiniz zaman Kürt sorununu halledersiniz” dedi.
‘Kemalizm iflas etti’
Fırat, “Kemalizm karşımıza bir engel olarak çıkıyor mu?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Retçilik İttihatçılık’la başlamış, Kemalizm’le devam etmiştir. Milliyetçilik duygularını ön plana çıkardığınız andan itibaren diğer insanların da milliyetçilik duygularının yükselmesine sebep olursunuz. İttihat ve Terakki Talat, Enver ve Cemal Paşa ile sona ermemiştir. Mühim olan zihniyettir ve o zihniyet halen yaşıyor. Kemalizm dediğimiz düşünce tarzı, İttihatçılığın umdelerinin toplamından ibarettir. Türkiye kabul edelim ya da etmeyelim Osmanlı’nın devamıdır. İttihatçılık da Kemalizm de artık iflas etmiş yerli bir görüştür. Milliyetçilik Fransız devriminin ardından gelişen bir akım. Ama dünyada artık karşılığı yok. Hatta 2. Dünya Harbi’yle bana göre bu defteri Nürnberg’de kapattı. Nürnberg’de yargılanan faşizmdi. Dünya orada bununla hesaplaştı. Ama biz hâlâ bu defteri açmak ihtiyacını hissediyoruz. İlkokulda hatta bazen ana okulundaki çocuklarımız hazır ol vaziyette, bir askeri disiplin içinde yemin ediyorlar. Dünyaya, tarihe, sosyal gelişime aykırı olan bir şeyin devam ettirilmek istenmesi ölüyü kaldırmaya benzer. Siz istediğiniz kadar ona serum, vitamin verin ölü ölüdür. Bir süre sonra da çürür. Bana göre de o çürüme başlamıştır. Ceset kokuyor. Geçmiş ideolojileri Türkiye’nin sırtında bir ceset olarak görüyorum.”
‘Atatürk ideolog değil’
Fırat, “Geçmiş ideolojiye Kemalizm diyebilir miyiz?” sorusu üzerine sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyebilirsiniz… Mustafa Kemal Atatürk’ün böyle ideolojisi yok. Mustafa Kemal bir ideolog değil. İyi bir asker, iyi bir siyasetçidir. Kemalizmin arkasına sığınmak isteyen, halkı cahil gören bir grup var. O kısır dünyalarında ‘Kemalizm’ dedikleri olmayan bir ideolojiyi rehber olarak almışlar. Hem de basit bir ‘ideoloji’yi. Altı tane umdesi var. Bunu öğrenmek çok kolay. Ama ne bileyim komünizmi öğrenmek çok zor. Tarihi diyalektiği öğreneceksiniz, materyalizmi öğreneceksiniz çok uzun çalışmalara, entelektüel derinliğe ihtiyaç var. Bunlarda o yok.”
Şahin yorumu: Kişinin değil iktidarın bakışı
Fırat, İçişleri Bakanıİdris Naim Şahin’in tepki çeken açıklamalarının hatırlatılması üzerine, “Bana göre bakış açısı çok doğru değil.Kişiler üzerinden konuşmak istemem. Çünkü bu, kişinin değil iktidarın bakış açısı. İktidar demek öyle bakıyor. İktidar öyle bakmazsa, mensubunun da öyle konuşmaması lazım. Demek ki iktidar o söylemlere iştirak ediyor. İktidar partisi içinden bir bireyi suçlamayı biraz olayı basite indirgemek olarak görüyorum” dedi. (Radikal)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.