Türkiye ekonomisindeki ve dış politikasındaki son gelişmelerin değerlendirildiği yazıda Gardner, Erdoğan'ın ABD'nin tehditleri ve Rusya'nın taleplerine nasıl cevap vereceğini kararlaştırması gerektiğini belirtiyor.
Gardner'a göre birkaç hafta içindeki verilecek bu kararlar, Türkiye'nin ekonomik istikrarına ve güvenliğine gerçek tehditlerin yöneldiği bu dönemde "jeopolitik olarak nereye oturduğuna" karar vermesine yardımcı olacak.
'Brunson ABD'ye barış hediyesi olarak sunulabilir'
Gardner'ın yazısından öne çıkan satırlar şöyle:
"Türk Lirası'nın yıl başından bu yana ABD Doları karşısında yüzde 40 değer kaybetmesine ve şirketlerin dış borcunun artmasına neden olan kur krizi şimdilik duruldu. Ancak, NATO üyesi Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşmasına, İran'a yönelik yaptırımları kırmasına ve ABD'li pastör Andrew Brunson'u terör suçlamasıyla hapis tutmasına kızan ABD, Türk bakanlara ve Türkiye'den ithalata yönelik cezalandırıcı adımlar attı ve Türk ekonomisinin en kırılgan olduğu dönemde yeni adımlar atmaya da hazırlanıyor. “
Gardner, 12 Ekim'de yeniden hakim karşısına çıkacak olan Pastör Brunson'un serbest bırakılabileceğine dair spekülasyonların arttığını da vurguluyor.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl Brunson'un tutukluluğu ve Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi arasında bağlantı kurmuştu. Darbe girişimi sonrası muhaliflere yönelik girişilen 'temizlik' göz önünde tutulduğunda, Erdoğan'ın Türk yargısının bağımsız olduğuna dair taahhüdünü çok az kişi ciddiye aldı. Birçokları Pastör Brunson'un ABD Başkanı Donald Trump'a barış hediyesi olarak sunulacağını düşünüyor."
Erdoğan'ın hafta başında meclis açılışında yaptığı konuşmada Brunson davası ve Suriye'de Kürt PYD güçlerine verdiği destek nedeniyle ABD'ye çıkıştığını hatırlatan Gardner'ın yazısı şöyle devam ediyor:
"Geçmişte Erdoğan'dan yana esen rüzgarlar beraberinde serinkanlı bir diplomasi getiriyordu, ancak Erdoğan'ın şu anki ruh haline bakılırsa artık durum farklı. Washington'ın kızgınlığı, Türkiye'ninkinden daha çok.
"Erdoğan'ın müttefikleri Rusya, Çin ve hatta Avrupa Birliği ile kurulacak bir Trump karşıtı ittifaktan bahsediyor... Ancak bu arada Erdoğan'ın dünya sahnesindeki yeni en iyi arkadaşı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile arasında anlaşmazlık potansiyeli taşıyan geniş bir alan bulunuyor. Suriye'nin 7 yıldır süren iç savaşına karşıt taraflarda başlasalar da, Rusya'nın Esad yönetimini destekleyen hava saldırıları ile Türkiye Rusya'nın yörüngesine çekildi...
"Moskova şu an İdlib'de Esad güçlerine verdiği desteği durdurdu. Bunun karşılığında Rusya Ankara'dan bölgedeki muhalifleri Türkiye destekli 'koyunlar' ve 'cihatçı keçiler' olarak ayırmasını bekliyor. Geçen ay Soçi'de Erdoğan ve Putin arasında varılan anlaşmaya göre İdlib'de silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulacak. Türkiye'den 15 Ekim'e kadar 20 bin El Kaide bağlantılı cihatçıyı bölgeden 'çıkarması' bekleniyor. Bu olası görünmüyor."
Gardner İdlib'de yaşanması muhtemel katliamın, Türkiye'yi de 2015-2016'daki gibi cihatçı misilleme saldırılarının hedefi yapabileceği yorumunda da bulunuyor.
"Tek adam yönetimi sallanıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta Almanya'ya yaptığı ziyareti de hatırlatan Gardner, Erdoğan'ın Avrupa Birliği ile ilişkilerini yeniden ateşlemek istediğini belirtiyor.
"Erdoğan Avrupa'dan ciddi bir yatırım ve ülkedeki 3,5 milyon Suriyeli için daha fazla yardım bekliyor.
"Ama Erdoğan elindeki jeopolitik (ve ekonomik) toplarla oynarken, tek adam yönetimi sallanıyor. Tüm gücü elinde tutan Erdoğan, hangi kaldıracı nerede kullanacağını bilen herkesi çevresinden uzaklaştırdı: eski hükümetlerindeki liberal ve laikleri, kendi partisinin kurucularını, onbinlerce Gülenciyi ve kamu sektörünün üst kademelerini."
Gardner'ın yazısı ismi verilmeyen bir AKP'linin şu sözleriyle son buluyor:
"Türkiye bazı çok kritik kararların eşiğinde. Buna bu sistemle mi yola devam edileceği yoksa sistemin modifiye mi edileceği sorusu da dahil. Türkiye'nin insanları yeniden bir araya gelmeli. Bu bölünmüşlüğün altından kalkamayız." (BBC Türkçe)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.