Uludere’de 34 yakınını kaybeden aileler 20 saatlik yolculuktan sonra geldikleri TBMM’de 110 günün hesabını sordu. Uludere'de 13 yaşındaki oğlunu kaybeden Felek Öncü, "Acaba Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’ın çocuğu olsaydı; bu kadar kayıtsız kalırlar mıydı? Acaba vicdanları rahat mı? Yönetenlere sesleniyorum, ey insanlık nerde kaldın!” dedi.
BDP grubundan sonra TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na gelen ailelerden ‘biraz sabır’ isteyen komisyon başkanı Ayhan Sefer Üstün’e, aileler “Uykusuzluktan gözlerimizi kaybettik. Bize yapılan zulüm kimseye yapılmamıştır. Bu çocuklar sizin de evlatlarınız” yanıtı verildi.
Ayhan Sefer Üstün, komisyon çalışmalarında önemli yol alındığını anlattı. Alelacele bir rapor hazırlamak istemediklerini anlatan Üstün, “Gerçekler ortaya çıksın diye adım adım ilerliyoruz” dedi. Savcılığın aldığı gizlilik kararının komisyon çalışmalarını etkilemeyeceği yönünde kanaatleri olduğunu vurguladı.
Kaplan: Ya bu çatının altında çözeceğiz ya da bu çatı hepimizin başına geçecek
BDP grubu, Uludereli konukların gecikmesiyle her zamankinden geç toplandı. Aileler yakınlarının fotoğraflarıyla grup toplantısına katıldı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, konukları Kürtçe karşılarken, Şivan Perver’in Halepçe katliamı için bestelediği şarkının sözleri okundu. Kaplan, “Millet iradesi dışında bir güç tanımıyoruz. Bu çatı hepimizin çatısıdır. Ya bu çatının altında çözeceğiz ya da bu çatı hepimizin başına geçecek” dedi.
Kışanak: Savaş uçaklarına emri veren bilinmiyorsa Meclis’i de bombalarlar
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “Savaş uçaklarına kimin emir vereceği belli değilse, o savaş uçakları gelip bir gün Meclisi de bombalayabilir. Bunu mu diyor iktidar, yargı. Küçük bir çocuk bile inanmaz. Ortada üstü örtülmek istenen bir durumla karşı karşıyayız. Ne yazık ki bu ülkede öldürüldüğümüzü bizi öldürdüler bizi katlettiler, bizi katledenler bulunsun hesap versinler demek için de yeniden mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
‘Ey insanlık nerede kaldın’
BDP grubunda aileler duygu ve düşüncelerini anlattı. 13 yaşındaki oğlunu kaybeden anne Felek Encü, Kürtçe ve Türkçe konuştu: “Acaba Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’ın çocuğu olsaydı; bu kadar kayıtsız kalırlar mıydı? Acaba vicdanları rahat mı? Yönetenlere sesleniyorum, ey insanlık nerde kaldın!”
“Suriye ve Filistin için insanlık istiyorsunuz. Kürtlerin suçu ne?”
“Siz Suriye, Filistin için insanlık istiyorsunuz. Biz Kürtlerin ne suçu var. Kürtlerin hayatı bu kadar ucuz mu? Değil. Bizi hiçbir zaman parayla satın alamayacaksanız. Bu Türkiye Cumhuriyeti kimliğini veren kim? Kimliği verdiniz adaleti de vereceksiniz. Bunların katili nerde, siz de biliyorsunuz, herkes de biliyor, bu emri kimin verdiğini herkes iyi biliyor. Bu uçaklar emir büyük yerden gelmese kolay kolay kalkmazdı.”
“Türk gençleri olsaydı bir saniyede bulunurdu “
“Bizim için hala kış. Çünkü çocuklarımızın katili belli değil. Bu uçaklar kendi kendine kalkmaz değil mi? Bunlar Türklerin gençleri olsaydı bir saniyede bulur yargı önüne koyardı, cezaevine gönderirdi. Kör değiliz biliyoruz. Bir de ayrımcılık yok diyorlar?”
“Birinin başı bulunamadı”
Narin Ant (Adem Ant’ın ablası): “Bu bir katliamdır. Bu katliamın sorumlularının bulunmasını istiyoruz. Biz para istemiyoruz, üstelik bunun üzerine tazminat verilmesi bizi çok üzüyor. Zaten kardeşlerimizi orada donarak öldü. Onlardan biri benim kardeşimdi. Vicdanınız rahat mı? Bu uçak kim kalktı, kim bombaladı herkes biliyor. Siz örterseniz de biz örtmeyiz. Devlet kalkıp Filistin’e kadar yardım gönderiyor. Sanatçılarını gönderiyor, Roboski’ye gelen sanatçıları gördünüz mü Nerede Türk sanatçıları?”
“AKP, Suriye’yi kınamadan önce kendi halkını bombalamasın”
“AKP’li vekil Suriye’deki katliamları kınadı. Siz önce kendi halkınızı bombalamayın. Ondan sonra başkalarının hakkını savunun. Onları korumanız altına alın. Ondan sonra yurtdışına yardımlarınızı gönderirsiniz. Kürtlerin hayatı bu kadar ucuz mu? Değildir. Biz para istemiyoruz. Ambulans gönderilseydi kardeşimin hiçbir yarası yoktu. En azından kardeşim yaşayacaktı.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.