Önce Kürdistan Konferansı, sonrasında da Kürd Ulusal Kongresi olarak adlandırılan bu toplantının gündemimize giriş şekli de TC-Öcalan-Barzani eksenli olmuş ve PKK’nin silah bırakması hedefine endekslenmiştir.
UK’nin görevi komşu işgalci devletlere anayasa aramak değil, Kürdistan toplumunun sivil anayasasını oluşturmak olmalıdır. Devletleşince resmileştirmek üzere.
Kürdistan Ulusal Kongresi stratejik bir hedeftir ve taktik hesaplara kurban edilmesi hesapları boşa çıkarılmalıdır.
UK’nin görevi işgali “demokratize” etmek değil sonlandırmaktır. Umut edilir ki Sanandaj’dan, Amed’ten, Efrin’den gelen katılımcılara Ankara, Tahran, Şam adres olarak gösterilmez.
Ulusal Kongre, PDK ve PKK’nin gövde gösterisi ya da bilek güreşi yapacakları bir platform olmamalıdır.
Kürdistan Üçüncü Dünya Savaşı’nın da önemli bir cephesidir ve günümüzde savaş burada yoğunlaşmaktadır.
* * *
Kovara BÎR: Mesud Barzani’nin kendi şahsı, Mam Celal ve Öcalan adına yaptığı davet üzerine 22 Temmuz’da Hewlêr’de yapılan hazırlık komitesi toplantısıyla “Ulusal Kongresi”nin startı verildi. Dünyada daha önceleri gerçekleşmiş kongre vb. oluşumların tecrübe ve tarihsel niteliklerini gözönünde bulundurarak ve ilgili tarafların yaptığı açıklamalara baktığımızda, Kürd Ulusal Kongresi’nin hedeflediği amaçlarla Kürdistan ulusal sorununun çözümü için nasıl bir zemin ve ne tür sonuçlar ortaya çıkartabilir ve sizin bu konuyla ilgili düşünce ve önerileriniz nedir?
Fuat ÖNEN: Mesut Barzani’nin “Ulusal Kongre on yıllardır hayalini kurduğumuz bir toplantıdır” demesi doğru ve önemlidir. Tartışmamız gereken gündemdeki toplantının hayallerimizdeki kongre ile uyumlu olup olmadığıdır. Bunu yaparken kongre tanımlamaları ve hayallerin göreliliğini de akılda tutmamız gerekir.
Celal Talabani’nin sağlık durumu gözönüne alındığında adının zikredilmesi nezaketten öte bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle Ulusal Kongre (UK) çağrısının Barzani-Öcalan eksenli olduğunu söylemek doğru ama eksik olur. Barzani’nin Öcalan ile ancak Türkiye Cumhuriyeti üzerinden anlaşabileceğini de eklememiz lazım. TC üzerinden gerçekleştirilen bu uzlaşma UK’nin temel zaafıdır ve UK’nin ulusallığını tartışılır hale getirmektedir. Bu uzlaşmaya PDK-PKK çatışmasının eşlik etmesi bir diğer handikaptır.
Önce Kürdistan Konferansı, sonrasında da Kürd Ulusal Kongresi olarak adlandırılan bu toplantının gündemimize giriş şekli de TC-Öcalan-Barzani eksenli olmuş ve PKK’nin silah bırakması hedefine endekslenmiştir. 2009 Türk Açılımı ile startı verilen bu toplantı “Habur Vakası” ile gündemden çıkmış, 2011 Türk Seçimleri öncesinde yeniden güncellenmiş, “Silvan Vakası” ile rafa kaldırılmış, 2013 “İmralı Vakası” ile tekrar gündemde yerini almıştır. Kuşkusuz bu dört yıl içinde dünyada ve ülkemizde birçok değişiklik olmuş ve bu değişiklikler kongre çalışmalarına da yansımıştır. Yakındoğu’da savaşın yayılması, Suriye ve Güney-Batı Kürdistan’daki gelişmeler, Rusya’nın elli yıl aradan sonra Kürdistan meselesinde açıktan tavır alması bunların başında gelen etmenlerdir. Bu üçlü eksende ve bu eksenin Kürdistan’ın diğer siyasi dinamikleri ile yaşayacağı sorunlar UK’nin kaderini belirleyecektir.
Gerek hazırlık komitesi gerekse başat aktörler tarafından yapılan açıklamalar hayal kırıcıdır. Uzatmamak için şu üç garip açıklamayla yetineceğim:
KCK yöneticisi ve UK Hazırlık Komitesi üyesi Ronayî Serhat: ”Kürt halkının birliği hiçbir güce ve devlete karşı değildir.” UK Hazırlık Komitesi adına yapılan açıklama: “Kongre hiçbir devlete karşı değildir.” DDKD Başkanı İmam Taşçıer: “Kongre hiçbir devlete karşı değildir.”
Kürdistan sorunu esas olarak Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan Dünya Devletler Sistemi’nde Kürd milletine yer verilmemesi ve Kürdistan’ın bölünüp, parçalanarak, paylaşılmasıdır. Bu devletler sistemine itiraz etmeyen ve Kürdistan’ı sömürgecilikten de öte jenosidal yöntemlerle yöneten devletlere karşı olmayan bir UK ve ulusal birlik çağrısı inandırıcı değildir. Israrla Kürdlerin devletleşmesine karşı olduklarını söyleyenlerin hiçbir devlete karşı olmayan Ulusal Kongre’den ve Kürtlerin ulusal birliğinden söz etmeleri akıl ve izanla bağdaşır olmaktan uzaktır ve taktik icabı kullanılan dilin diplomatikliği mazereti ile mazur gösterilemez. Kürdistan Ulusal Kongresi yerine “Kürd Ulusal Kongresi”nin tercih edilmesinin nedeni de bu işgalci, jenosidçi devletlere karşı olmamak ya da bu görüntüyü vermekten kaçınmaktır. Unutulmamalıdır ki sömürgeci devletlerle arasına mesafe koymaktan kaçınanlar ulusal hedefler ve ulusla aralarına fark koymak durumunda kalırlar. Bu yaklaşım tarzı Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan siyasi sınırları ve bu sınırlarda egemenlik hakkını savunan sömürgeeci devletleri meşrulaştırmaktır. Hiçbir devlete karşı olmayan bir “ulusal kongre” hedeflemek, Kürdlerin ulus olarak devlet olma hakkından vazgeçmektir.
Ulusal kongre, dört ayrı devlet arasında parçalanmış ve devletsiz bırakılmış Kürd Milleti için, devlet öncesi ve devletleşmeyi hedefleyen bir kurum olarak düşünülmeli ve kurgulanmalıdır. Adına uygun bir Kürdistan Ulusal Kongresi defacto bir devlet olmayı hedeflemelidir. Bu kongre meşruiyetini şu ilkeye dayandırmalıdır: Kürdistan’ın bağımsızlığı ve birliği, Kürd milletinin siyasi hakkıdır. UK bu hakkın gerçekleşmesi için çalışacaktır. Bu hakkın yanında UK’nin bir diğer görevi de Kürdistanlıların birlikte yaşama hukukunu tesbit ederek şimdiden uygulamaya koymaya gayret etmesidir. Kurdistan toplumu farklı siyasi, dini, kavmi aidiyetlere sahip çok renkli bir toplumdur. Bu çok renkli toplumun içindeki hiçbir farklılığı göz ardı etmeyen, çoğulculuğu esas alan, birlikte yaşam hukukunu tartışmamız ve kongrede ilan etmemiz gerekir. Bu esas olarak ne tür bir devletleşme hedeflediğimizi gösterecektir. UK’nin görevi komşu işgalci devletlere anayasa aramak değil, Kürdistan toplumunun sivil anayasasını oluşturmak olmalıdır. Devletleşince resmileştirmek üzere.
Eylülün ortalarında yapılacağı açıklanan Kongre, sürekli, kapsayıcı ve bağlayıcı bir Kurdistani kuruma dönüşebilir mi?
- Kongrenin hazırlık aşamasındaki bütün olumsuzluklara, sömürgeci devletlerin manipülasyon çabalarına, Barzani-Öcalan-TC ekseninin Kürdistani olmayan karakterine rağmen böyle bir kongrenin toplanması olumludur. Kürdistan Ulusal Kongresi stratejik bir hedeftir ve taktik hesaplara kurban edilmesi hesapları boşa çıkarılmalıdır. Kürdistan yurtseverlerinin görevi sübjektif hesaplara inat bu kongreyi Yakındoğu’da bütün heybetiyle Kürdistan’ı görünür hale getiren bir platforma dönüştürmektir. Türkiye’den Filistin’e sömürgecilerin ve yardakçılarının kabusu olan ‘Bağımsız Kürdistan hayaletini’* ete kana büründürmektir. Bu perspektifle UK’yi, sürekli, kapsayıcı ve bağlayıcı bir Kurdistani kuruma dönüştürmenin çok zor olduğu ortadadır ancak zor olan imkansız değildir.
Mahabad, Sanandaj; Amed, Dersim; Silêmanîye, Kerkük; Qamışlo, Efrinden gelip Hewlêr’de toplanacak olan Kürdistanlıların oluşturacağı sinerjiyle bunu mümkün kılmaya çalışmalıyız. Kongrenin ertelenmesi bu açıdan olumludur. Böyle stratejik bir kongrenin gerekli ve yeterli hazırlıklar yapılmadan adeta yangından mal kaçırırcasına yapılmaya çalışılması yanlıştı. Ertelenmesi bu yanlıştan dönmek için bir şanstır. Kürdistan yurtseverleri bu süreyi kongrenin stratejik temeline oturtulması için kullanmalı, parçalarda ve parçalar arasında toplantılar düzenlemeli kongreyi taktik hesaplarına uydurmaya çalışanlara karşı milli bir hesap oluşturmalıdırlar.
Cemil Bayık’ın Kongreyle ilgili olarak Mithat Sancar’a yaptığı açıklamada söyle demektedir: “Önderlik, çözüm süreci çerçevesinde dört konferans yapılması talebini iletmişti. Üç tanesi yapıldı, bu sonuncusudur. Bunlar birbirini tamamlıyor. Hepsinin ortak amacı, demokratik siyaset zeminini geliştirmektir. Bu açıdan hepsinin ayrı ayrı işlevi var.” Bu açıklamaya göre Kongre, kuzey Kurdistan’daki “çözüm süreci”iyle ilgili olarak belli bir işlevi olan tamamlayıcı bir aşama olarak değerlendirilmektedir….. Bu durumda kongrenin düzenleyici üç temel taraflardan birinin açıklanan bu parça katındaki işlevselci ve sınırlayıcı yaklaşımı, Kongreye ne tür bir misyon yüklemekte ve dört parçada Kurdistan ulusal sorununun çözümüne nasıl bir katkı sağlayabilir?
- Başta PKK lideri Öcalan olmak üzere PKK sözcüleri ve hazırlık komitesi toplantısında yaptığı konuşma ile Güney Kürdistan Bölgesi başkanı Mesut Barzani kongrenin önüne komşu işgalci devletlerin demokratizasyonunu hedef olarak koymaktadırlar ve bu yanlış olmanın ötesinde Ulusal Kongre ruhunu anlamamak ya da dejenere etmektir. Demokrasi bir devlet biçimidir, Kürdistan toplumu dört işgalci devletin egemenliğindedir. UK’nin görevi işgali “demokratize” etmek değil sonlandırmaktır. Bu da Kürdistan’ın devletleşmesiyle mümkündür. Bu devletin nasıl kurulacağı mücadeleye, koşullara, güç dengelerine bağlıyken ne tür bir devlet olacağı Kürdistanlıların kendi iradeleriyle üzerinde uzlaşacakları birlikte yaşam hukukuna bağlıdır. Umut edilir ki Sanandaj’dan, Amed’ten, Efrin’den gelen katılımcılara Ankara, Tahran, Şam adres olarak gösterilmez.
İmralı sürecini UK’ye onaylatmak ve kongreden silahsızlanma çağrısı çıkarmak çabası son gelişmelerle (gerilanın geriye çekilişinin durdurulması) zayıflasa da güncelliğini korumaktadır. UK Kürdistan’ın hiçbir parçası için silah bırakma çağrısı yapamaz, yapmamalıdır. Silahli mücadele miadını doldurmuştur saçmalığının arkasına saklanarak Kürd tarafına silahsızlanma çağrısı yapmak Kürdistan’daki varlığı gayri meşru olan yüz binlerce askerlik işgal güçlerini meşrulaştırmaktır. UK’nin görevi Kürdistan’ı yabancı işgal güçlerinden kurtarmaktır. Silahlı mücadele miadını doldurmuşsa Kürdistan’dan yabancı silahlı güçler çekilmelidir. UK’nin misyonu, Bamernî’deki Türk tank taburu ve Maliki’nin Dijle Operasyon Gücü dahil tüm işgal güçlerine Kürdistan’dan çekilin çağrısı ve bunun için mücadeledir. Bunu yapmayan UK’nin Kürd silahlı güçlerine silahsızlanma çağrısı yapması kongrenin ulusal ruhuna ihanettir.
Hazırlık komitesi tarafından yapılan açıklamaya göre Kongre’ye dört parçadan toplam 600 delege, çok sayıda misafir ve gözlemci katılacaktır. Kongrenin düzenlenme yöntemi, Kurdistan’daki farklı toplumsal kesimlerin katılımı, parça katında partilere göre delege dağılımı ve bu delegelerin belirlenmesinde izlenen yöntem şafaf ve demokratik midir? Ve siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- UK, PDK ve PKK’nin gövde gösterisi ya da bilek güreşi yapacakları bir platform olmamalıdır. UK’de kararlar oy çokluğu ile değil uzlaşma ve ulusal bir programda anlaşma ile alınabilinir. Bu nedenle herhangi bir partinin kongreye aynı şeyleri söyleyecek onlarca hatta yüzlerce delege ile katılması anlamlı değildir. Önemli olan Kürdistandaki bütün siyasi eğilimlere kongrede kendilerini ifade fırsatı tanınmasıdır. Gerek kongre hazırlık komitesinin oluşturulmasında gerekse delegasyon tartışmalarında bu hasasiyetin gösterilmediğini biliyoruz. Örneğin altı kişilik Kuzey Kürdistan hazırlık komitesinde PKK-BDP dört üye ile temsil edilirken diğer siyasi partiler ve bağımsız kadrolar temsil edilmemektedir. Bu sekter tutum HAKPAR ve PDK-Bakur temsilcilerinin hazırlık komitesini oluşturma toplantısından çekilmesine neden olmuştur.
Genel olarak Ortadoğu’daki gelişmeleri, özelde de Suriye ile Güneybatı Kurdistan ve Kuzey Kurdistan’daki “çözüm süreci”ni de gözönünde bulundurduğumuzda, gerçekleşecek Kurd Ulusal Kongresi’nin düzenlenmesinde bölgesel devletlerin(Türkiye, Irak, İran ve Suriye) ve uluslararası güçlerin etkisi ve yaklaşımı nedir?
- Yakın Doğu’nun kadim kavmi olan Kürdler ve Yakın Doğu’nun merkezi ülkesi olan Kürdistan bin yıllardır Doğu ile Batı’nın savaş arenası olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nda bölünüp Doğu ile Batı arasında paylaştırılan Yakın Doğu ve onun merkezi ülkesi Kürdistan Üçüncü Dünya Savaşı’nın da önemli bir cephesidir ve günümüzde savaş burada yoğunlaşmaktadır. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında devletleşme fırsatını kaçırarak ülkeleri kendilerinden çalınan Kürd milleti ve onun siyasi temsilcileri uzun süreli olacağı anlaşılan bu üçüncü savaşta Bağımsız Birleşik Kürdistan hedefine odaklanmalıdır. Ulusal Kongre de bu hedefin örgütlenmesi olarak kurgulanmalıdır. “Bölgesel devletler” denilen Kürdistan’ın işgalcisi devletler bu savaşta da kendi siyasi sınırlarını korumak ve ‘Bağımsız Kürdistan hayaleti’ni bu sınırların dışında tutmak telaşındadırlar. Bu nedenle Kürdlere “barış”, kardeşlik”, “demokrasi”yi esas alan bir kongre tavsiye etmekte ve bu kongrenin, sınırlarına saygılı, devletleşmek gibi “kötü, sakıncalı” hedeflerden uzak olması için gayret sarfetmektedirler. Kongreye giydirlmeye çalışılan deli gömleğini (hiçbir devlete karşı olmayan ve devletleşme hedefi de bulunmayan Kürd Ulusal Birliği) bu devletlerin etkisinden bağımsız göremeyiz. Ancak bu gömlek bu bedene uymaz. Bu gömlekte ısrar kongreyi gerçekleşemez hale getirecektir. Yakın dönemde gerçek bir Ulusal Kongre gerçekleştirilemezse de bu hayalimiz sürecektir. Başkaları (Kürd siyasetinin “gerçekçileri”) gerçekçilik tenekesini çalmakta devam etseler de Kürdistani yurtseverler hayallerini gerçekleştirmek için mücadele etmeye devam edeceklerdir.
________________________________________
*Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas: “ABD, Suriye’ye saldırırsa, bu Esad’ın düşmesine ve bir Kürdistan devleti kurulması gibi vahim bir sonuç ortaya çıkaracaktır.“
Söyleşi: Kovara BÎR
Kaynak: www.bazekurdistan.com
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.