CHP Parti Meclisi'nin (PM) Diyarbakırlı Kürt Üyesi Mesut Değer, partisinin Güneydoğu politikasına ilişkin ezber bozan açıklamalar yaptı. Değer, 'CHP Güneydoğu'da var olmak istiyorsa, bölgeye yönelik politikasını yeniden gözden geçirmelidir. Bu konuda atılacak ilk adım, 'Ergenekon' söyleminin süratle değiştirilmesi olmalıdır. Çünkü bu kelime bölgede, farklı algılanıyor. Diyarbakır'da 'Ergenekon' denince, Jitem, kotrgerilla, yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, köy boşaltmalar akla geliyor' dedi.
GÜNEYDOĞU DOSYASI HAZIR
Deniz Baykal döneminde CHP MYK Üyesi olan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan seçilmesinin ardından da PM Üyesi olarak yönetime girmeyi başaran Değer, partisinin başta Diyarbakır olmak üzere bölgede varlık gösterememesini, hatalı söylem ve politikalara bağladı. CHP'ye yönelik cesur eleştiriler getiren Mesut Değer, Kürt sorununun çözümü için Güneydoğulu bir partili olarak günün koşullarına uygun kapsamlı bir rapor hazırladığını söyledi. Samimi özeleştiriler içeren raporunu, geçen eylülde dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal'a sunduğunu belirten Değer, bir örneğini de yeni Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na göndereceğini, ardından da kamuoyuna açıklayacağını ifade etti.
Yıllardır CHP çatısı altında politika yapan, 2002 seçimlerinde Diyarbakır Milletvekili olarak parlamentoya giren, 2007 seçimlerinde ise aday olmasına rağmen seçilemeyen Mesut Değer'in, AKŞAM'a özel açıklamaları şöyle:
KÜRT SORUNU İÇİN ADIM ATIADI:
Türkiye'nin seçim haritası incelendiğinde, Diyarbakırlı bir CHP'li olarak içim burkuluyor. Kürt sorununu çözecek potansiyele sahip tek parti olmasına rağmen, Güneydoğu Bölgesi'nde CHP malesef yok. Aslında son 20 yıla baktığımızda, sorunun çözümü için CHP'nin 1989 ve 1999 yıllarında iki kapsamlı rapor hazırladığını görüyoruz. 1999 tarihli raporun hazırlayan komisyonda ben de yer almıştım. Bölgeli bir partili olarak defalarca dile getirmeme rağmen, raporlarda yer alan Kürt sorununun çözümü için olumlu tek adım atılmadı. Zaten o raporlar da, AB süreci kapsamında yapılan düzenlemelerle güncelliğini yitirdi.
RAPORLARLA SÖYLEM ÇELİŞTİ:
Bölge insanı somut adım bekliyor. Raporlarda yer alan tespitler, parti tarafından dillendirilmeyince bir anlam ifade etmiyor. CHP yıllarca kendi hazırladığı bu raporlarla çelişen politikalar izledi. Raporlarda, 'Köy koruculuğunun kaldırılması' önerilirken, parti bunun tam aksi söylem geliştirdi ve zaman içinde koruculuğu savunur konuma geldi.
SORUNA SAMİMİYET YAKLAŞILMALI:
CHP, Güneydoğu bölgesinde var olmak istiyorsa Kürt sorununa samimiyetle yaklaşmalıdır. Bölgenin gerçekleri ile CHP'nin söylemi arasındaki çelişkiler süraatle giderilmelidir. Hatalarla yüzleşme cesaretini herkesin göstermesi gerekiyor. Özeleştiriden korkmamalıyız ve zaman kaybetmeden partinin bölgeye yönelik söylem ve politikalarını gözden geçirmeliyiz.
'ERGENEKON' SÖYLEMİ DEĞİŞMELİ:
Bu konuda atılacak ilk adım, 'Ergenekon' söyleminin süraatle değiştirilmesidir. Türkiye'nin gündeminden bir türlü düşmeyen bu soruşturmada, gerçekten hukuk ihlalleri yaşandığı doğru. İki yılı aşkın süredir tutuklu olan masum bir çok insan olduğunu da düşünüyorum. 'Ergenekon'u savunmak, ne kadar doğru tespitlere dayanırsa dayansın, Güneydoğu'dan farklı algılanıyor. Çünkü Diyarbakır'da 'Ergenekon' denince, Jitem, kontrgerilla, yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, işkence ve köy boşaltmalar akla geliyor.
KAN KUSTURMUŞ KİŞİLER VAR:
CHP, 'Ergenekon' konusunda açıklama yaparken, bu gerçeği gözardı etmemeli. İddianamelerde adı geçen masum birçok sanığın yanı sıra, bölge insanının isimlerini bildiği Güneydoğu'ya yıllarca kan kusturmuş karanlık kişiler de var. Bu kişiler halk arasında yargısız infazlarla, işkencelerle, ve hukuk ihlalleriyle tanınıyor ve anılıyorlar. CHP, bu ayrırmı yapmalı. (Akşam)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.