Akıl Oyunu programına katılan Mütercimler'in açıklamalarının satır başları şöyle:
"İslamı İslamla yok ettirme, Müslümanı Müslümana kırdırma stratejisi uygulanıyor. Bu uyduruk, kendi yarattıkları DAEŞ, bir şirket ile bunu yapıyorlar. Uyguladıkları daha büyük stratejilerden biri kontrol edilebilir kaos stratejisi. Bunu 1991'de, ilk Körfez Harekatı'nda başlattılar.
11 Eylül sonrası Afganistan, Irak ve bunun devamı şimdi sürdürülebilir kriz stratejisi. Buradaki kriz sonlandırılmayacak.
Yeni Dünya Düzeni, küreselleşme adı ile ifade edilen peşine düşülen bu mottonun sloganı ulus devletlerin sonu geldiğiydi.
Fukuyama'nın da söylediği, sonra vazgeçtiği, liberal demokrasilerin insanlığın bulduğu nihai hedef olduğu lafı ediyordu.
Bir yandan Irak, Suriye ve Libya'yı parçaladı. Bir Kürt bir de Şia koridoru yaratmaya çalışıyorlar. Bu söylediklerimin içinde hem ABD hem Rusya hem İran'ın kendisi var. İran parçalanmadan işin içinden çıkabilir miyim diye Şia koridoru işine geliyor. Öte yandan, İran'ın bu haliyle yaşaması kabul edilebilir bir şey değil. Parçalamaya çalışıyor. 1990'ların başından beri böyle. Bugün beş parçaya bölünmüş bir İran'dan söz ediliyor. Ulus devletler mi çıkar yoksa özerk yapılanmalar, federasyonlar mı çıkar bilmiyorum.
Tüm bundan neden yapılıyor?
İsrail'in hayatiyetinin devam etmesi, mümkünse İsrail'in sınırlarının genişletilmesi. Gazze, Filistin, Lübnan ve Suriye'den toprak alacak.
İran'daki olaylar Kürdistan meselesi ile ilintilidir. Kürdistan meselesinin tarihi bizim açımızdan 1840'tır.
Kürt aktörler açısından, Ortadoğu'da üç kadim ulus var deniyor: Türkler, Araplar, Kürtler. Farsları kenarda tuttum şimdilik. Türkler ulus devletini kurdu, Araplara yapay ulus devletler kurdurdunuz. Ben de yapay Kürt devletimi istiyorum. Beni 19. yy.'nin ortasından itibaren her kapıyı açmak için beni kullandın. Hani benim devletim? Hani ulusların kaderlerini tayin hakkı vardı?
Bu Kürt aktörlerle ABD arasında meşruiyet tartışmaları nedeniyle büyük bir çatışma var. ABD diyor ki, Rusya ile anlaştım. Irak zaten üçe bölündü.
Irak Kürt Federe devleti var. Suriye'de de facto bir Kürt devleti var. Türkiye'ye sınırdaş. İster kabul edelim ister etmeyelim. Ne yaparsak yapalım. Bak Barış Pınarı Harekatı'ndan söz ediliyor mu hiçbir yerde? Bitti.
ABD ve Rusya'nın ortak sözleşmesi sonucu Türkiye orada bir tuzağa düşürüldü.
İki taraf da PYD'ye terörist demediğine göre, ve buradaki Kürt yapı ne olur bilemiyorum, eyalet, vilayet, özerlik bir siyasi yapı oluştu. Tüm bunların sonucu nereye gidecek. Demin saydığım devletler de yok ediliyor. İran'daki sokak olayları, evet benzine yapılan zam bir bahane oldu halk için. Irak'ta halk sokakta.
Bolivya'da sokakta. Daha önce de Şili'de. O halde bir sonuç çıkıyor. Bu tür olayların arkasında yüzde yüz bir istihbarat örgütü, devlet var.
Beyaz Baretliler konuşuluyor şimdi Türk medyasında. Ne oldu, adam öldürüldü. Kürt sorununun arkasında ne var? ABD, İsrail, İngiltere, Fransa ve Rusya var.
Eni sonu İran'ın parçalatılması ile meseleyi noktalamak istiyorlar. Onu parçalattığın zaman kuşak basıp gidiyor. Türkiye'den başlıyor, İran, Pakistan, Afganistan, Bangladeş. Nereye dayıyorsun? Çin'e kadar dayanıyorsun? Bunun anlamı ne?
Orta Asya'nın dibinde kuşağı oluşturuyorsun. Soğuk Savaş döneminde Yeşil Kuşak diyordun ya, bu saydığım ülkeleri sayıyordun. ABD-Çin savaşı, sonucun ne olacağı, bunu çok hesaplayamıyorlar. Çünkü Çin Pire Limanının yüzde 67'sini aldı (Yunanistan'ın en büyük limanı başkent Atina yakınlarındaki Pire, gerçekleşen imza töreniyle özelleştirilerek resmen Çin'in Cosco Group Limited şirketine satıldı).
Avcılar'da Türk limanını aldı, hiç konuşuluyor mu? (1.3 milyon TEU iş hacmiyle Türkiye'nin 3. büyük limanı konumunda olan Kumport, 940 milyon dolara Çinlilerin oldu.
Sadece karayolu, İpek Yolu meselesi değil adamın yaptığı. Aynı zamanda denizden de çeviriyor. İnci Kolye dedikleri mesele bu. Hem yukarıdan hem aşağıdan geliyor. Ta Rotterdam'a kadar gidiyor.
Bu İran'a sadece sokaktaki operasyon meselesi değil. Seyirci Arap Baharı'nı hatırlasın. Tüm bunlar hatırlanınca Türkiye kısmı ne olur?
Halkbank meselesiyle İran'la olan ticareti hemen hemen sıfırlattılar. Türkiye ekonomisi ciddi biçimde sarsılıyor. İran'dan gelecek olan sığınmacıları düşünebiliyor musun? 34 milyonun üzerinde orada Azerbaycan Türkü var. Güney Azerbaycan diyoruz ya İran'da yaşayan Türkler. Farslılar ne yapacak? Türkiye'deki İranlı göçmen, sığınmacı sayısı 35 bin civarında. Oradan devamlı (göçmen) basacak. Bununla nasıl başa çıkacaksınız?
Suriye'de de durum benzer.
Yok mu çıkış? Çıkış var. Tayyip Bey, Beşar Esad'la masaya oturacak. Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin sorunu aynı. Bunun ortadan kaldırılabilmesi için ortak noktasının bulunması lazım. Bağdat'ta, Tahran'da nasıl bir problem var? İran'ı parçalattılar diyelim. Huzistan'daki Şiilerle Irak'taki Şiilerle birleştiğinde ondan sonra ne olacak? Bağdat'la bir araya gelmezseniz, Kürt aktörlerle bir araya gelmezseniz nasıl çözeceksiniz problemi? Problemin sahipleri, muhatapları ile masaya oturmazsanız kimle çözeceksiniz sorunu?
Adamlar sürdürülebilir kriz stratejisi istiyor.
Bu masaya gelmediği sürece, doğrudan doğruya Tayyip Bey masaya gelmediği müddetçe, Esad'dan nefret edebilir, o kişisel bir mesele. Ama söz konusu olan Türkiye'nin bekası ise, bağrına taş bassın, kan kussun kızılcık şerbeti içsin ama ülkem için yapıyorum bunu desin, hepimiz alkışlayacağız. Başka türlü bunları def etme şansı yok."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.