Erdoğan: Türkiye'nin S-400'lere ihtiyacı var, en kısa sürede alacağız

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ile yaptırım krizine dair açıklamalarda bulundu. ABD'li yetkililerin "S-400'lerden vazgeçerseniz, F-35 yaptırımı kalkar" mesajına atıfta bulunan Erdoğan, "Türkiye'nin S-400'lere ihtiyacı var, en kısa sürede alacağız" dedi.

Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

♦ "Ülke ve millet olarak tercihimizden asla pişman değiliz. Her tercih gibi bunun da bir bedeli vardır. Bu bedeli kimi zaman uluslararası alanda çifte standartlara maruz kalarak ödüyoruz. Son günlerde olduğu gibi ekonomik faturalarla ödüyoruz."

♦ "Ekonomide oturtulmaya çalışıldığı kriz görüntüsü gibi bir sorunu bulunmuyor."

♦ "Terörle mücadele konusunda bizden istenen nedir? Tüm terör örgütleri ülkemizi taciz etsin, biz elimiz kolumuz bağlı oturalım, öyle mi? Bunlarla stratejik ortaklığımız da var. Terörle mücadele herkese hak gözüküyor, mesele Türkiye olunca işin rengi değişiyor. Suriye’den ülkemize yapılan saldırılar karşısında adeta yalnız bırakılmış ülkeyiz. Kendimizi koruyabilmemiz için ihtiyacımız olan füze savunma sistemlerini olmadık bahanelerle bize verilmedi. Parasıyla satmadıkları silahları terör örgütlerine bedava verdiler. Topraklarımızı korumak için alternatif arayışına girdiğimizde de sakın ha diyorlar. Bizim bu tür dayatmaları kabul etmemiz mümkün değildir. Türkiye’nin S-400’lere ihtiyacı var, en kısa zamanda alacağız. Türkiye’nin F-35’lere de ihtiyacı bulunuyor. Verdikleri takdirde anlaşmaya uyduklarının bir ispatıdır. Biz ortaklığımızın gereği 900 milyon dolar ödeme yaptık."

♦ "ABD’nin bize verip yerine getirmediği sözleri söylemeye kalksam, kimsenin bakacak yüzü kalmaz."

♦ "Ekonomideki artılarımızın ve eksilerimizin farkındayız. Döviz kurundaki istikrarsızlık ülkemize yönelik bir operasyondur. Terör örgütleri eliyle, içimizdeki ihanet çetesiyle yapamadıklarını, döviz kurunu döviz kurşunu haline getirdikleri ekonomi silahıyla yapmaya çalışıyorlar."

♦ "Döviz kuru ne olacak diyenler varsa onlara da cevabımız ‘Bu da geçer yahu’ olacaktır. ‘Bu da geçer yahu’ derken, üzerimize düşeni yapıyoruz. Somut neticelerini almaya başladık."