Erdoğan, "Bölgede kendisine yalnızlığa götürecek bir adımın işareti olabilir. Altını çizerek söylüyorum. Türkiye gibi bir ülkeye rağmen bunu yapıyor olması bizi üzmektedir, tedirgin etmektedir. Suriye’yle 911 km sınırı olan biziz. Rusya’nın böyle bir durumu söz konusu değil. Peki o zaman Rusya burada neyi gerçekleştirmenin amacında? Her rejimin talebine her ülkenin talebine uyması mümkün değildir" diye konuştu.
Erdoğan, YSK'nın 1 Kasım seçiminde sandıkların taşınmaması yönünde karar almasını eleştirerek "Temenni ederim ki, 7 Haziran’daki sıkıntıları 1 Kasım’da yaşamayız. Yaşarsak, sorumlusu da YSK’dır" dedi.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a yapılan saldırının ardından basın başdanışmanının telefonla Hakan'ı arayarak geçmiş olsun dediğini hatırlatan Erdoğan, "Olayı tasvip etmek mümkün değil ancak köşelerinde başka köşe yazarlarını lanetleyen, hedef gösteren yazılardan da kaçınması lazım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fransa, Belçika ve Japonya ziyaretleri öncesinde Atatürk Havalimanı'nda konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bu ziyaretimde bakanlarımız, bürokratlarımızdan oluşan bir heyet refakat ediyor. İlk olarak Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızla Strazburg’da büyük bir toplantı gerçekleştireceğiz. Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses mitingini gerçekleştireceğiz. Güçlü bir mesaj vereceğiz. Ardından Belçika Kralı Filip’in davetine icabetle Belçika’ya 4-6 Ekim’de devlet ziyareti gerçekleştireceğiz. Diplomatik ziyaretlerimiz açısından ilki teşkil ediyor. Osmanlı İmparatorluğu ile Belçika arasında diplomatik ilişkilerin 1838’den bu yana ilk iki ülke arasında devlet ziyareti olarak bu bir ilk. Arada birçok geliş gidişler oldu ama diplomatik bir devlet ziyareti olarak ilk. Tarihi anlam taşıyan bu ziyaretimin Belçika’yla ikili ve uluslararası konulardaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamasını ifade edeceğim.
Bu temaslarımda ikili siyasi ve ekonomik işbirliği konularının yanı sıra Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri, Kıbrıs sorunu, terörle mücadele ve mülteci kriziyle ilgili konuları değerlendireceğiz. Bu ziyaretim vesilesiyle ülkemiz açısından önemli kültür etkinliğinin de açılışını yapacağız.
Soru cevap
Rusya ile temas imkanınız oldu mu? Güvenli bölge tasarısı hala masada mı? Destek geleceğini düşünüyor musunuz?
Aslında, Rusya’nın şu anda atmış olduğu bu adımlar ve Suriye’deki bu bombardıman olaylarının özellikle Türkiye açısından kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Putin’in gerek kendisine Moskova’da, gerekse telefon görüşmesinde ifade ettim. Maalesef Rusya çok ciddi bir yanlışın içerisinde. Bölgede kendisine yalnızlığa götürecek bir adımın işareti olabilir. Altını çizerek söylüyorum. Türkiye gibi bir ülkeye rağmen bunu yapıyor olması bizi üzmektedir, tedirgin etmektedir. Suriye’yle 911 km sınırı olan biziz. Rusya’nın böyle bir durumu söz konusu değil. Peki o zaman Rusya burada neyi gerçekleştirmenin amacında? Her rejimin talebine her ülkenin talebine uyması mümkün değildir.
Kürtlere silah yardımı
Öncelikle Kürtlerin silahlandırılması derken ben bunu yanlış bir ifade olarak değerlendiriyorum. Terör örgütlerinin silahlandırılması olarak görüyorum. Bana göre PYD-PKK işbirliği eştir. PYD’nin kimlerle iş tuttuğunu görmek mümkündür. Bunlara silah desteği verenler uluslararası teröre destek veriyor durumundadır. Şu anda zaman zaman kulağımıza geliyor. Kürtler DAİŞ’e karşı savaşıyorlar ifadesi. Çok yanlış bir tespit. Biz de DAİŞ’e karşı şu anda mücadele ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz. Neden, terör örgütü de onun için. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle mücadelesini bunlar iyi terörist diye masaya yatırmak olmaz. Biz burada adaleti nasıl tesis edeceğiz. Suriye’de bunca masum insan varken 350 bin insanın öldürülmesi olayı var ve bunun da faili var. Devlet terörü estiren bir Esed var. Devlet terörü estiren bir kişiyi Rusya da savunuyor, İran da savunuyor.
Rejimle işbirliği yapan ülkeler tarihe bunun hesabını verecektir. Ülkemde 2 milyon mülteci var. 1 milyon 700 bini Suriye, 300 bini Irak. Rusya’da, İran’da ne kadar mülteci var? Biz şu ana kadar 7,5 milyar dolar harcama yaptık. Avrupa en ufak bir mülteci akınından rahatsız değil mi? Tüm Avrupa’da 200 bin civarında mülteci var. Bize ne diyorlar? Akıl veriyorlar. “Aman ha kapılarınızı açmayın. Sizde kalsınlar.”
Biz bir yere kadar sabrederiz, sonra gereğini yaparız. Siz birlikte hareket etmeye destek vermezseniz, bizim atacağımız adımlar farklı olacaktır. Akdeniz’de, Ege’de bütün olaylarda bizim Sahil Güvenlik’in denizlerden toplandığı mülteci sayısı 60 bini bulmuştur. Bu bizim insani, vicdani görevimiz olduğu için yapıyoruz. Diğerleri “Bırakın ölsün, batsın.” Biz böyle bakamayız.
Güvenli bölge olayı bizim gündemimizden çıkmaz. ABD’ye de Rusya’ya da teklif ettik. Niye? Buradaki insanlar kendi topraklarına da dönmek istiyorlar. Tesis edilmesi için uçuşa yasak bölgenin olması da şart. Aksi takdirde hepsi ölüme açık havzalar gibi olur ki bu da adil bir yaklaşım olmaz.
Eğit donat çalışmalarını yapıyoruz ama yaparken yine Türkiye yalnız bırakılırsa bu da insaf dışı bir yaklaşım olur. Biz yapıyoruz, yine yapmaya devam edeceğiz, onu da söyleyeyim.
Eğit-donatın geleceği
Ateşin içinde olan biziz. Biz elimizden geleni yaptığımız için diyoruz ki biz şu anda başarılıyız. Tabii ABD bu konuda eğer başarılı olamadığını anlıyorsa başarılı olması için ne gerekiyorsa bunu yapması lazım. Şöyle bir uğradım görüşelim deyip ondan sonra kaybolursan, o zaman da başarılı olamazsın.
Bundan sonraki süreçte de aynı şekilde eğit-donatta da gayretimizi sürdüreceğiz.
YSK’nın sandık taşıma kararı
Burada bir kavramı yanlış tespit ediyoruz gibi geliyor bana. Sandık taşıma olarak değil, burada sandıkların yer belirlenmesi olarak değerlendirmek lazım. Zaten YSK’nın yanlışa düştüğü yer burası olmuştur. Niye yanlışa düşmüştür? Oy kullanma mahallelerini neresi belirler, ilçe seçim kurulu, üstünde il seçim kurulu vardır. YSK bunla ilgilenmez. Oy nereye kullanılacak, hangi sandık nereye yerleştirilecek ilçe ve il seçim kurulları yapar. Bu seçimlere giderken özellikle belli bölgelerde vatandaşın demokratik haklarını kullanacağı ortamı hazırlama sorumluluğu ilçe ve il seçim kurulundadır. Yoksa taşımalı sistem vesaire, bunlar anayasa değişikliği gerektiren konular. Kaldı ki siyasi partiler bu tür bir anayasa değişikliğine pek yanaşmadı. Ama sandık mahallerinin belirlenmesi konusunda bazı ilçe seçim kurulları belli yerler belirledi. YSK adeta o kararları yok farz etmiş oldu. Temenni ederim ki, 7 Haziran’daki sıkıntıları 1 Kasım’da yaşamayız. Yaşarsak, sorumlusu da YSK’dır. Çok bilgisine, ilmine değer verdiğimiz insanlar dahi, dün bir dostumla da görüştüm, “Benim eşim oyunu kullanamadı, oradaki kurul üyesi kullandı. O anda ben dışarı çıkmıştım, eşim ‘beni yaktın’ diyerek feryat etti” dedi. Göründüğü gibi değil işler arkadaşlar. Güvenlik güçlerimiz gerekli tedbirleri alarak, bu zararı asgariye indirecek.
Ahmet Hakan’a saldırı
Bu konuyla ilgili olarak her zaman şiddetin karşısında olduğumuzu söyledik. Bununla ilgili de basın başdanışmanım gerekli açıklamaları yapmanın ötesinde kendisiyle görüştü.
Olayı tasvip etmek mümkün değil ancak köşelerinde başka köşe yazarlarını lanetleyen, hedef gösteren yazılardan da kaçınması lazım. Birçok yayın gruplarına şiddet gösterileri yapılmıştır. Hatta ses bombaları atılmıştır, silahla araçları taranmıştır. Bu insanlar o zaman kendileri ne durumdaydı, bunu da sormak lazım. Buna rağmen basın danışmanım aramıştır, bu konudaki geçmiş olsun temennilerini bildirmişlerdir. Kendilerine geldiği zaman yandım demesinler, başkalarının başına geldiği zaman da aynı hassasiyeti göstersinler.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.