Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe'de akademik yıl açılışında konuştu. Yükseköğrenimle ilgili toplantıda gündeminde eğitimin yanı sıra Musul da vardı.
Erdoğan, Musul operasyonuna katılma konusunda daha önce söylediği “Musul'da operasyonda da masada da olacağız” şeklindeki sözlerini tekrarladı: "Hem arazide olacağız hem de masada olacağız"
Erdoğan “Mısak-i Milli” göndermesi yaptığı konuşmasında “Suriye ve Irak'ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Acaba Misak-ı Milli* nedir? Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız" dedi.
"350 kilometre sınırım var"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız' diyorsak, bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, 'dostlar alışverişte görsün' diye de söylemiyoruz. Onbinlerce kilometre mesafeden çıkıp geleceksin, o senin için bir hak olacak, neymiş, Bağdat çağırıyormuş. Tamam da bu benim 350 kilometre sınırım, her an tehdit var. Benim burada tarihi sorumluluğum, mesuliyetim var ve biz burada olacağız. Hem arazide olacağız hem de masada olacağız."
“Topraklarında gözümüz yok”
“Bizim ne Suriye'nin ne Irak'ın topraklarında gözümüz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarımız evvelallah yeter. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözü olması.
"Mezhep çatışmasına taraf olmak istemiyoruz”
“Irak'ta biz şu anda yürütülmekte olan bu mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama oradaki Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz.
“Operasyona itirazımız”
Halk Seferberlik Güçleri (PMF) adı da verilen İran destekli Haşdi Şabi milislerinin Musul operasyonuna katılmasına, Türkiye ve Sünni gruplar karşı çıkıyor. Erdoğan mezhep çatışmasında taraf olmak istemediklerini söylemesinin ardından sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim bu operasyon konusunda en başından beri itirazımız şunadır, hep bunu söyledik, Musul Arap ve Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan bir bölgedir. Şimdi diyorlar ki 'Burada bir Şia-Sünni savaşı olmaması lazım.' Peki, güzel. Senin 'Bağdat, Bağdat' dediğin nedir? Senin 'Bağdat' dediğin tamamen Şia'dan oluşan bir ordunun yönetmenidir. Biz onlarla mı konuşacağız? Eğer biz kalkıp da Musul'un kaderini onlarla paylaşmaya yönelirsek, şunu kabullenmemiz gerekir ki yarın burada Şia-Sünni ile bu mücadelesini verecek ve ardından da burayı Haşdi Şabi'ye terk edecek. Şimdi onu da konuşuyorlar. İşte 30 bin kişiyle Haşdi Şabi geliyor. Kaç bin kişiyle gelirse gelsin, geleceği varsa göreceği de var."
“Musul’da 2 milyon Sünni var”
Musul'da 2 milyon Sünni Arap, Türkmen var. Biz bunların bir kısmını eğittik, yetiştirdik, belli bir noktaya getirdik. Nerede? Başika Kampında. Biz orada Peşmerge de eğittik, hala eğitiyoruz. Aynı şekilde Musullu Arap, Türkmen kardeşlerimizi, onları da eğittik, yetiştirdik, hala devam ediyoruz.
“Tezgaha gelmeyiz”
“Bunları yaparken bize talep nereden geldi? Irak'ın merkezi yönetiminden geldi. Şimdi ne oldu bu merkezi yönetime? Hava değişti. Dert başka. Onun için biz Amerikalı dostlarımıza, Koalisyon Güçlerine bunu söylüyoruz, bakın buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz, biz bu tezgaha gelemeyiz.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.