Hürriyet’ten Verda Özer’in haberine göre, Erdoğan gezisini izleyen gazetecilere şu açıklamaları yaptı:
Uygur Türkleri
“Türkiye olarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin birliğine, beraberliğine kastedecek her türlü harekete biz de karşıyız. Bu hususta Çin Halk Cumhuriyeti’yle farklı bir düşünceye sahip olmadığımızı belirttik. Terörle mücadele konusunda hemfikiriz. Bunu kendilerine ifade ettik.
““Bizdeki terör örgütlerine takındığınız hassasiyet neyse bizim hassasiyetimiz de odur” dedik. Çin’in Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurduğunun farkındayız. Örneğin 1915 olaylarıyla ilgili olarak Erivan’daki etkinliklere katılım düzeyi konusunda da Çin hassas davranmıştır. Sadece maslahatgüzar seviyesinde katılmıştır. Çin’in Filistin meselesinde bizimle tavırları ve düşünceleri de bizimle örtüşmektedir.
Dokunulmazlıklar
“6- 8 Ekim olaylarında, şu anda sözüm ona milletvekili olan kişinin yaptıkları ortada. Orada 50 Kürt vatandaşımız hayatını kaybetti. Ölen de öldüren de Kürt. Şimdi dokunulmazlığın kaldırılması ve benzeri yaklaşımlarla farklı bir oyuna giriyorlar. Kararı parlamento verecektir. Bu zata şunu sormak lazım: “ABD ve AB’nin terör listesinde olan bir örgütü sen terör örgütü olarak ilan edebiliyor musun?” Tam tersine bunlar Suriye de dahil olmak üzere terör yapılanmalarına sahip çıkma peşindeler.
Çatışmalar
“Terör saldırıları PKK’nın vahşetini açıkça ortaya koyuyor. Bu saldırılar elbette karşılıksız bırakılmayacaktır. Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde bir polisimizi, Şırnak’ta üç askerimizi kaybetmek bizleri derinden üzmüştür. Şehitlerimize rahmet ailelerine ve milletimize sabır ve metanet diliyorum.
“Terörü minimize etmek konusunda kararlıyız. Silahlı kuvvetlerimizin DAİŞ ve PKK dahil tüm terör odaklarına yönelik düzenlemekte olduğu operasyonlar da bunun somut bir göstergesidir.
Çözüm süreci
“Hükümetin kararları çok çok önemli. Çözüm süreci benim başbakanlığım döneminde başladı. Biz bu yola çıkarken “demokratik açılım” diye çıktık. “Milli beraberlik ve kardeşlik” dedik. Çözüm süreciyle de taçlandıralım istedik. Ama ne yazık ki çözüm sürecini istismar edenler çıktı. Bedelini son yapılan seçimlerde ağır ödedik.
““Sandıklarda tehdit yoktu sıkıntı yaşanmadı” iddiaları doğru değil. Tehdit vardı, bizzat bize gelip anlatanlar oldu. Muhtarlardan dahi dinledik. Doğu ve Güneydoğu’da büyük şehirlerde bile kısmen yaşandı bunlar. Yakılan, yıkılan parti merkezleri oldu. Bunlar medyaya da yansıdı. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Dolayısıyla bundan sonra çözüm sürecinin istismarına müsaade edilmemeli. Önemli olan içeriktir, temel hak ve özgürlüklerdir. 10 yıllardır görülmeyen her türlü özgürlüğü biz sağladık. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını kaldırdık bunlar kolay şeyler değildi.
“İşte şimdi Kuzey Suriye’de olan da yine tek devlete karşı bir girişimdir. Kuzey Suriye’de en doğudan Akdeniz’e kadar bir koridor oluşturma gayreti içindeler. DAİŞ, Cerablus’ta bu hesapların önünde onlara bir mani teşkil ediyordu, bu nedenle orada bir mücadeleye girdiler. Ancak Türkiye iyi terörist, kötü terörist oyununa müsade etmeyecektir, terörist teröristtir.
PYD
“…Esed eskiden Kürtlerin varlığını dahi kabul etmiyordu. Onlara pasaport ve hatta nüfus cüzdanı bile vermiyordu. Aynı şeyi Müslüman Kardeşler’e de yapıyordu. O zaman Kürtlerle de Müslüman Kardeşler’le de bir silahlı çatışma yoktu. Ancak ne zaman ki iç savaş başladı Kürtleri yanına çekmek için farklı adımlar attı. Salih Müslüm o dönemde hapisteydi.
“O zamanlar DAİŞ de yoktu. DAİŞ El Kaide’den doğmadır. Ellerinde ağırlıklı olarak Batı’nın silahları var. Bu düşündürücüdür. Petrolü de Esed’e satıyorlar. Böylece kendileri finanse ediyorlar, Esed’in de petrol açığını kapatıyorlar. Dünyadaki ne kadar itilmiş kakılmış tip varsa onlar oraya gidiyorlar. Bizim Türkiye’ye girişini yasakladığımız 16 bin kişi var. 1600 kişiyi de sınır dışı ettik. Bunlar kendi imkânlarımızla yapabildiklerimiz. Ancak ta Avustralya’dan, Fransa ve İngiltere’den oraya gidenler var. Aynı şekilde bizden ve Kafkaslardan gidenler var.
“Bu noktada bizim duruşumuz önem arz ediyor. “Artık bıçak kemiğe dayandı” dedik ve operasyonlar başladı. Önümüzde koalisyon güçleriyle birlikte sürdüreceğimiz bir süreç var. Esed’in PYD ile birleşmesi bizim için anormal değil bunlar birbirinin dostudur. Başka dostları da var, bundan da şüpheniz olmasın. Lübnan ve İran’dan da gelenler var. Esed’in sonuna kadar arkasındayız diyen ülkeler bile var.
Suriye
“…Üslerin koalisyon güçlerine açılması süresi ve şeklini dışişleri belirleyecek ve adımlar atılacak. İlk etapta hedef DAİŞ. Bu hedefi halletmeden diğer adımları atmak işi zorlaştırır.
“Koalisyon güçlerinde İslam dünyası da olmalı. Nitekim, Suud, Katar ve Ürdün’ün bu ittifakta olmasını istiyoruz. Bu üç ülke hazır. İngiltere ve Fransa’nın olmasını talep ettik. Onlar da varlar. Aslolan, neticede Suriye’de bir geçiş hükümeti yönetiminin oluşmasını sağlamaktır. Ancak Esed’in başında olduğu bir Suriye’de bu tabii ki mümkün olmaz.
Koalisyon
“…Koalisyon olup olmayacağı görülecek. Ama son 20- 30 yıla bakınca en uzun süreli koalisyon 3.5 sene sürmüş. Ondan önce 16 ay süren koalisyon bile var. Bunlardan ülkemiz için fayda bekliyorsak boşuna bekliyoruz. İstikrar ve güven olmazsa yatırım gelmez.
“Bizim dönemimizde, yılda 22 milyar dolar yatırımın geldiği zamanlar oldu. Bizden önceki dönemler yıllık 1 milyar dolar yatırım zar zor çekilebiliyordu. Tek başına iktidarın en önemli avantajı bu oldu. Koalisyon görüşmelerinden olumlu sonuç çıktı, çıktı. Çıkmadığı takdirde, hemen milli iradeye müracaat edelim ki, tekrar kararı millet versin ve böylece de şu andaki durumdan bir an önce kurtulmuş olalım.
Sandık güvenliği
“Yüksek Seçim Kurulu bunları değerlendirir diye düşünüyorum. Taşımalı sistem sandık güvenliği için önem arz ediyor. Yüz binlerce öğrenciyi okullara taşıyan bir ülkede bizim bunu başaramamak gibi durumumuz olamaz. Türkiye bunu başarabilir.
“Ancak başka sorunlar da var. Örneğin son operasyonlarda bini aşkın kişi gözaltına alındı. Ne var ki İç Güvenlik Yasası çıkmış olmasına rağmen gözaltına alınanlar bir kapıdan girip diğer kapıdan çıkabiliyor. Bunlar da terörü ve teröristi cesaretlendiriyor. Yasama ve yürütme üzerine düşen adımları atıyorsa yargı da üzerine düşeni yerine getirmelidir.
Azınlık hükümeti
“Benim karşı olduğum kalıcı azınlık hükümetidir. Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık hükümeti pekala mümkündür. Kendisine görev verilen bir partiye diğer bir partinin veya partilerin dışarıdan destek vermesi suretiyle oluşturulacak bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime götürebilir.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.