Başbakan Erdoğan, ilk kez yapılan olağanüstü kongrede son kez konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Şehitlerimizle birlikte, gazilerimizle birlikte onların eli öpülesi annelerini, babalarını, kutsal emanetlerini buradan muhabbetle selamlıyorum.
Bir konudu şürkanlarımı buradan tekraren bildirmek arzusundayım. 10 Ağustos'ta Ak Parti işte buradan tarih yazdı. Siz dağ taş demediniz, durmak yok yola devam dediniz. Bütün zorluklara göğüs gererek çalıştınız. Her bir vilayetimizde, her bir ilçe ve köyümüzde çalıştınız. Sizler sadce cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini inşa etmediniz. Bu tabloyu sizler kendi ellerinizle inşa ettiniz.
Sizler 2010 referandumuda milletin yüzde 69'la evet demesini sağlamakla tarih yazdınız.
Türkiye'nin halk oyuyla gelmiş ilk cumhurbaşkanını sizler seçtiniz. Sizlere sonsuz teşekkür ediyorum. Gayretleriniz, emekleriniz ve dualarınız için sizlere teşekkür ediyorum. Şahsımı, cumhurbaşkanı adayı olarak gösteren grubumuza, teşkilatımızdaki her bir kardeşimize, gönüldaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Tarihimizde ilk kez cumhurbaşkanı halkın sandığa gitmesiyle seçildi. Bu süreci son derece başarılı bir şekilde idare ettik.
Ak Parti her zaman ilklerin partisi olmuştur.
Yarın inşallah 11, 5 yıldır üstlendiğimiz başbakanlık görevini teslim edecek, cumhurbaşkanı olarak da devam edeceğiz.
BU BİR BAŞLANGIÇ
1 Temmuz'da adaylığımın açıklandığı toplantıda, bunun bir nihayet olmadığını, bunun yeni bir başlangıç olduğun söylemiştim.
Sonraki toplantılarda da aynı şekilde bu hususun altını kalın çizgilerle ifade etmişti. Bugün değişen değişen sadece şekildir, öz değişmiyor. Bugün sadece ve sadece isimler değişiyor. Her zaman ifade ettim, Ak Parti 13 yıllık bir parti olsa da aslında asırlar öncesinde başlamış kutlu bir yürüyüşün, kutlu bir davayı omuzlarında taşıyan bir partidir.
Malazgirt'teki askerlerin duyguları neyse bizim de odur.
Kudüs'te Selahattin Eyyübi'nin askerlerinin duyguları ne ise bizim e odur.
Dünyanın en büyük orduları karşısında zafer kazananlar bizim dedelerimizdir. Bizler hep birlikte Kurtuluş Savaşımız'da var olmak, veya yok olmamak veya onuruyla şehit olmak arasında seçim yapanların torunlarıyız.
BU HAREKETTE ERBAKAN'IN ALIN TERİ VARDIR
Biz kökü mazide bir âtiyiz.
Bu harekette Gazi Mustafa Kemal'in ufku, hayalleri vardır.
Bu harekette Necmettin Erbakan'ın alnının teri vardır.
Bu harekette Merhum Turgut Özal'ın da emeği vardır.
Bu hareket, Mekke'de Allah'ın nebisini kendisine rehber edinmiş bir harekettir.
Bu hareket Ahmet Yesevi'den Mevlana'ya, Ahmede Hani'den Maleye Ceziriye.. Mehmet Akif'ten Necip Fazıla o engin pınarlardan kana kana içmiş...
İşte onun için isimlerin hiç mi hiç önemi yoktur. Mezarlıklarda isimleri unutulmuş, bedenleri çürümüş, topraktan gelmiş ve tekrar toprağa gömülmüş, kaybolmuş nice insanlar vardır.
Ancak hak ile batıl mücadelesi Adem'den beri devam etmiştir.
Dün bu büyük davanın sancaktarlığını başkaları yapıyordu. Bugün biz yapıyoruz. Yarında bu dava sancağı düşmeyecektir. Bu dava sahipsiz kalmayacaktır. Bugünün gençleri bu davanın sancağını bizim gibi onurla ve şerefle taşıyacaktır.
Bu büyük dava, bu kutlu hareket mensuplarıyla şereflenmez. Tekrar söylüyorum. Mensuplarıyla şereflenmez. Tam tersine şeref verir.
"BEN OLMASAM DİYENLER... "
Gençler, şunu unutmayın. Ben yoksam bunlar da yoktur diyenler daha en baştan kaybetmişlerdir.
Gençler, şunu unutmayın. Ben olmazsam dava ilerlemez diyenler davanın ruhunu anlamamıştır. Bu dava ancak benim ismimle şereflenir diyenler büyük tuzağa düşmüştür.
Size yüceler yücelerinden bir hatırlatmada bulunuyorum. Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olunuz.
Davasına partisine ihanet, kendisine milletine ihanet edenlerin zilletine şahit olduk. İşte onları hiçkimse hatırlamıyor, hatırlamayacak. Okyanus ötesinden gelen telefonlarla istifa edenleri, darbecilerin tehditleriyle istifa edenleri bugün kimse hatırlamıyor, hatırlamayacaktır.
Kardeşlerim, Allah'a hamdolsun bu dava bugün dimdik devam ediyor.
Bu dava nice büyük isimlere şahit oldu. Ama onların çoğu geldi geçti. Hiçbirimiz bu dünyada baki değildir. Bu dava uğruna emek safredenler hayırla yad edilecek. Bu dava için arkasında eser bırakanlar belki asırlar boyunca hatırlanacaktır. Bu davanın neferleri olarak mevlam her zaman hayırla hatırlanmamızı nasip etsin.
Bizim davamız, 23 Ekim 1923'teki hürriyet, adalet davasının ta kendisidir.
İLK MECLİS'TEKİ AYETLİ MESAJ
Bu topraklar, devleti aliyenin bakiyesi üzerine inşa edilen bir Türkiye Cumhuriyeti'dir. Ama dava değişmemiştir. Ama ruh değişmemiştir. 90 yıllık tarih boyunca bu davadan koparmaya yönelik girişimler olmuştur. Ama millet buna izin vermemiştir.
13 yıllık genel başkanlık görevim süresince 23 Nisan 1920'deki tabloyu her fırsatta yad etmişizdir.
23 Nisan 1920'de Ankara hatimler indirilmiştir. Özellikle bir cuma gününe denk getirilmiştir. Cuma günü Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde namaz kılınmış, dualar edilmişti. Ulus'taki Meclis Binası'nın önüne gelinmiş yine dualar edilmiş ve meclis açılmıştır. Genel Kurul salonunda, burasını unutmayın, Meclis Kürsüsü'nün arkasına "Onlar işlerini istişareyle yapılır" Şûra Süresi'nin 38'inci ayeti asılmıştır. İlk meclisteki manzara tam bir Türkiye manzarasıydır. Orada Türkler vardı, Kürtler vardı, Arnavutlar vardı. Boşnaklar vardı.
YENİ BİR SAYFA AÇALIM
Bugün yeni bir Türkiye kurulurken, 23 Nisan 1920'deki ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küskünleri, dargınlıkları bir kenara bırakalım diyorum. Ama ana muhalefetin başındaki zat, halkın seçtiği cumhurbaşkanının yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Kendisinin katılmaması bize ne kaybettirir, hiçbir şey. Ama kendisine çok şey kaybettirir. Çünkü biz buraya milletimizle yürüdük, milletimizle geldik.
Bugün 77 kucaklaşmak, bayramlaşmak birleşmek, bir olalım istiyorum. Üsluplarımız farklı olabilir, yöntemlerimiz farklı olabilir; ama hepimiz bu vatanın bu toprakların insanlarıyız. Şunu unutmayın milletimiz, vatanımız, devletemiz, bayrağımız bir.
MHP VE HDP AYNI
Milliyetçi Hareket Partisi, projeleriyle, planlarıyla gündeme gelmek yerine, terör meselesiyle beslenmeye devam etmiştir. Ancak böyle bir parti Çözüm Süreci'yle birlikte varlığının anlamını yitirecektir.
Öte yandan HDP de tıpkı MHP gibi terörer sırtını dayayarak varlığını sürdüren bir parti olmuştur. HDP, bağımsız hür demokrat siyaset yerine silahların gölgesinde siyaseti destekleyerek bundan kurtulamamıştır.
HDP, Diyarbakır'daki annelere kulakları tıkayarak sadece kan siyaseti yapmıştır, başka bir şey değildir.
HDP bir Türkiye partisi olma yolunda ilerlemelidir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.