Financial Times'ın yorum sayfasında bir karikatür dikkat çekiyor: Bu hafta başında Tahran'da nükleer yakıt takası anlaşmasına imza koyan üç lider, Türkiye'den Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kırmızı-beyaz formayla, Brezilya lideri Luis İnacio Lula da Silva sarı mavi, İran lideri Ahmedinecad da kırmızı yeşil formayla, yeşil zeminde top koşturmaya çalışıyor.
Top ise, nükleer yakıtın simgesi deseniyle çizilmiş. Bu liderler top oynarken, arkalarında düdüğü öttüren siyah gömlekli bir hakem, Amerikan Başkanı Barack Obama ''durun'' işareti yapıyor.
BATI'NIN KURALLARINI İSTEMİYORLAR
Karikatüre eşlik eden ''Yükselmekte olan güçler Batı'nın kurallarıyla oynamak istemiyorlar'' başlıklı makalenin altındaki imza Financial Times yazarı Philip Stephens'a ait.
Stephens, İran ''ihtiyacı olan nükleer yakıtın Türkiye aracılığıyla takas edilmesi'' anlaşmasının hem zamanlama hem de içerik itibarıyla bazı meşru soruları gündeme getirdiğini kaydediyor. İran'ın niyetleri ve zamanlama açısından özellikle.
DAİMİ ÜYELER ALINGANLIK GÖSTEREBİLİR
Öte yandan da, takas anlaşmasından hemen kısa bir süre sonra BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin yaptırım öngören bir adım üzerinde uzlaştıklarını anımsatan Stephens, BM Güvenlik Konseyi'nin iki geçici üyesi Türkiye ve İran'ın konseyin dışındaki hamleleri nedeniyle daimi üyelerin bir alınganlık göstererek, kendilerini hakarete uğramış hissetmiş olabilecekleri görüşünde.
Büyük ülkelerin İran meselesinin küresel güçler tarafından çözülmesi gerektiği inancında olduklarını aktaran Financial Times yazarı, şöyle devam ediyor:
BATI'NIN PLANINA DESTEK VERMEMİLER
''Eğer birileri yardımcı olmak istiyorsa, buna itirazımız yok, ama bunu Batı'nın planına destek vererek yapmalılar, kendi uçuk fikirleriyle değil' bakış açısı sergiliyor güçlü ülkeler ki, bence bu dar görüşlü bir yaklaşım. Çünkü daimi üyelerin İran politikası herhangi bir sonuç vermedi, yaptırımın İran'ı BM çizgisine getireceğini savunanlar bile bunun kendi başına işe yarayacağına inanmıyor. Eğer Tahran, gerçekten nükleer silah inşa etme kararı aldıysa, Devrim Muhafızları üzerinde baskı kurmak, fikirlerini değiştirmelerine yardımcı olmayacak.''
Batılı ülkelerin yükselmekte olan güçlerin uluslararası güvenlik ve refahın sağlanmasının yarattığı yükü omuzlaması gerektiğini düşündüklerini de kaydeden Stephens, ''Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya gibi ülkelerin kural esasına dayalı küresel düzenden yarar sağladıklarını, dolayısıyla katkıda bulunmaya hazır olmalılar diye düşünüyor Batı. Ama Ankara, Brezilya, Pekin ve Delhi'den bakınca bu savda bir çarpıklık olduğu görülüyor. Zira, bu ülkeler yeni uluslararası düzen şekillendirilirken katkıda bulunmaya davet edilmemişlerdi ki. Bir Çinli akademisyenin şunu söylediğini duydum: Gelişmekte olan ülkelerden, Batı'nın sahip olduğu kumarhanede rulet masasına oturmaları bekleniyor.''
Kaynak: BBC Türkçe
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.