Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Konya'da hızlı trenin ilk ray kaynağını yaptıklarını anımsatarak, kendilerinden önce 40 yıl boyunca bir metre ray döşenmediğini ifade etti ve ekledi: "Hani bunlar diyor ya, 'Biz Atatürkçüyüz, filan'. Atatürk kalksa, bunların hepsini mezara gömer."
Başbakan Erdoğan, Selçuklu Belediyesi Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Konya İl Kongresi'nde konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hani bunlar diyor ya, 'Biz Atatürkçüyüz, filan'. Atatürk kalksa, bunların hepsini mezara gömer. 'Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacağız' demiyor mu. Atatürk diyor... Ne yaptınız? Hani Türkiye'nin dört bir yanını demir ağlarla örecektik. Ne yaptınız? Hiçbir şey yok. Bunlar yan gelip yattılar ama AK Parti çalışıyor, dimdik ayakta, evelallah... İşte buyurun, Ankara-Eskişehir, bitti, çalışıyor. Şimdi Eskişehir-İstanbul devam. Ankara-Konya, inşallah önümüzdeki yıl sonu bitiyor."
"Yollarını ayırsınlar"
"Aralarında heyecanını, coşkusunu, millete hizmet aşkını yitirenler varsa, kendileriyle yollarını ayırmalarını" isteyen Erdoğan, "Kendi makam hırsını, kendi çıkarlarını, menfaatlerini, bu hareketin üzerinde, hizmet siyasetinin üzerinde görenler varsa, onlar da bizimle yollarını ayırsınlar" dedi.
"Konuşacağım, sabır..."
Başbakan Erdoğan, son günlerde yaşanan tartışmalara da sert yorumlar getirdi. Erdoğan, hedef söylemedi, "darbe" demedi ama, "Milletin iradesi gasp edilmek istendi" diyerek çok açık ifadeler kullandı.
Erdoğan, "Bunlar sıradan olaylar değil. Biz de takip ediyoruz. 'Peki Sayın Başbakanım konuşmayacak mısınız' Konuşacağım, sabır... Ve konuştuğumuz zaman çok farklı konuşacağız. Çünkü bizim partimizin adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Öyle konuşacağız. Neyse bunun gereği onu konuşacağız" dedi.
"Merhum İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in diliyle onlara seslenmeye devam edeceğiz" diyen Erdoğan, "Ne diyordu Mehmet Akif, 'Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz. Bu yol hak yoludur. Dönme bilmez yürürüz' Olay bu. Teşkilatımız içindeki tüm yol arkadaşlarımdan, gönüldaşlarımdan, kardeşlerimden bu hassasiyeti göstermelerini bilhassa rica ediyorum. Onlar ayrımcılık yapadursunlar, biz ayrımcılık yapmayacağız. Onlar etnik kimlikten, etnik kökenden, milletimizin hassas olduğu meseleler üzerinden siyaset yapadursunlar biz yapmayacağız. Onlar engellemek için çırpınadursunlar, biz durmayacak, duraklamayacağız. Onlar ülkeyi germek, ülkenin gündemini germek için ellerine geçen her fırsatı kullanadursunlar biz millete efendilik değil, millete hizmetkarlık yapmaya devam edeceğiz" dedi.
Bahçeli'ye yüklendi
Başbakan Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "partinin 'ak'lığı üzerinden eleştiriler yaptığını" ifade ederek, "Sayın Bahçeli, bu işi lütfen iyi bil, ona göre konuş, bilmeden konuşma. Bir araştır ona göre konuş. AK Parti'nin üzerinde açılmış bir dava yok. Benim şahsımla ilgili dava ta belediye başkanlığım dönemine aittir. Bak bunu burada açıklıyorum" dedi.
Erdoğan, "Onlar milletin çıkarları, ülkenin menfaatleri konusunda hassas değil. Biz, hassasiyetimizi sonuna kadar muhafaza edeceğiz. Bizim işimiz yıkmak değil, yapmak" diye konuştu.
"İşlerinin hor görmek değil, sevmek, kucaklamak olduğunu" anlatan Erdoğan, "Varsın onlar çetelere, mafyaya, karanlık güç odaklarına avukatlık yapsınlar. Öyle diyor ya, 'ben onların avukatıyım' diyor. Biz milletin avukatıyız. Biz her türlü hukuk dışı örgütlenmeyle mücadeleye devam edeceğiz. Onlar bizi yolumuzdan alıkoymak, aşkımızı, şevkimizi kırmak için gayret etsinler. Bize iftira atsınlar. Bizi karalamaya çalışsınlar, biz milletin her kuruşunu titizlikle koruyacak, kollayacağız. Şunu da ifade etmek durumundayım; eğer teşkilatın içinde bu tür hassasiyetlerini kaybedenler varsa, kalbinde, yüreğinde zafiyet hissedenler varsa, onlar lütfen bu teşkilatla yollarını ayırsınlar" dedi.
Geçenlerde, Sayın Bahçeli, partinin 'ak'lığı üzerinden eleştiriler yapıyor" diyen Erdoğan, "Bu davalarda, bu davaların... Arkadaşlarım altında benim bir tane imzam yok. O şirketlerin, belediyenin şirketleri olarak yönetim kurulu üyesi değildir ve o davalar bitti. O davalarda, yönetim kurulu üyesi olan arkadaşlarımın hepsi beraat etti. Ben milletvekili olduğum için, benimle beraber bir iki milletvekili arkadaşım daha var, bizim dosyalarımız rafta bekliyor. Diğer arkadaşlarımın hepsi üst mahkeme kararları da dahil beraat etmiştir ve bitmiştir... Ve bunu Sayın Bahçeli kullanıp duruyor. Ayıptır..." dedi.
"Siyaset ciddiyet ister"
Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına olanak sağlayan yasanın çıkış sürecine değinen Erdoğan, "Parlamento kapanmadan önce gece yarılarına kadar devam eden bir çalışma oldu. O gece bir kanun çıktı. Bu kanun oybirliğiyle çıktı. Önergeyi bütün partiler gördü, okudu, baktı, müzakere etti. Benim grup başkanvekili arkadaşlarımla da müzakere ettiler. Konuyu biliyorlar, öğrendiler; ne var, ne yok hepsini biliyorlar. İş oylamaya geldi, oylamaya geldiğinde de oturumu yöneten meclis başkanvekili soruyor tabii. Hepsi oy birliğiyle kabul ettiler. Oy birliğiyle o kanun geçti. Ertesi gün bile uyanamadılar, halen uyuyorlardı. Bir gün sonra orada, 'kabul edenler' dendiğinde, elini kaldıran zat basın toplantısı yapıyor, 'bizi aldattılar' diyor. Ya sen ne biçim hukukçusun? Yani bizi aldattılar diyorsun. Ben de arkadaşlarımı tebrik ettim. Bu türler bulunduğu sürece bizim işimiz çok kolay" dedi.
Erdoğan, "Sen de oy verdin CHP olarak, MHP de oy verdi. Oybirliğiyle çıktı. Bundan daha güzel ne olur? Tuttular, düşünün oybirliğiyle çıkmış olan bu kanunu şimdi Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler. Anayasa Mahkemesi'ne götürerek, 'bu Anayasanın filanca maddesine ters'. Tersse bunu niçin parlamentoda söylemediniz? Niçin oraya çıkıp da konuşmadınız? Orada 'ters' demiyorsun, TBMM'nin grubusun, orada en ufak bir şey söylemiyorsun. Şimdi çıkıyorsun bir genel başkan olarak, 'bu, Anayasa'nın 145. maddesine ters'. Ayıptır ya, bu işler biraz ciddiyet ister. Siyaset ciddiyet ister, ciddiyet. Kararlılık, dürüstlük ister. Böyle yalpalayan siyaset olmaz" dedi.
"Milletten daha büyük şahit olur mu?"
Görevlerini yaptıklarını ve bundan sonra da yapmaya aynı kararlılıkla devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz siyaset yapıyoruz. Bu işte alavere, dalavere yok. Bu siyasettir. Bütün medya kameraları bunun şahidi. 'Kabul edenler, etmeyenler' diye sorduğunda, CHP grubunun nasıl ellerini kaldırdığı ortada. MHP'nin nasıl ellerini kaldırdığı ortada. Diğerlerinin ellerini kaldırıp, kaldırmadığı ortada. Artık televizyon var. Kaçınamazsınız, istendiği zaman bunları tekrar televizyondan gösteririz. Onlar bu işin şahidi. Sağa sola yalpalama, yok öyle şey. Medyada bunu gösteririz, şahitler ortada. Buna rağmen 'şöyle olmuş, böyle olmuş'. Millet şahit. Milletten daha büyük şahit olur mu? Olmaz. Çok partili hayat başladığı zaman, CHP bunu iyi bilir, rahmetli Menderes ne dedi? 'Yeter, söz milletindir' dedi. Biz buna 'yeter, karar da milletindir' dedik" diye konuştu.
"33 kere Anayasa Mahkemesi'ne gitti"
TBMM'nin 23. döneminde CHP'nin Anayasa Mahkemesi'nin kapısına 33 kez gittiğini anlatan Erdoğan, "Cumhuriyet tarihinde böyle bir siyasi parti yok. Yatıyor, kalkıyor Anayasa Mahkemesi'nin kapısında. Herhalde Anayasa Mahkemesi de bıkmıştır. Çünkü CHP'nin müracaatından başka bakılacak dosya kalmadı. Bu hale getirdiler işi. Ciddiyet ister bu iş, bu kadar olmaz. Bunların siyasetten anladığı engel olmak, taş koymak, sorun çıkarmak, kriz üretmek. Bunların siyaset anlayışı bu, kriz... Biz 81 vilayetimizi hizmetlerle, eserlerle donatırken, muhalefet Ankara'da engel çıkarmanın gayreti içerisinde. Biz her platformda hakkı savunurken, haklıyı savunurken, mazlumların yanında dimdik dururken, muhalefet istismar siyasetinin peşinde. Yapılan iş bu" dedi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.