Hürriyet ve Yeni Şafak gazetelerinin aktardığına göre Cumhurbaşkanının bazı önemli sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Türkiye’nin uyarılarına rağmen, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suriyeli Kürtlere silah verdiklerini ve onları desteklemeyi sürdüreceklerini açıkladı.
Bizim itiraz ettiğimiz husus, terör örgütü olan PYD/YPG’ye silah verilmesidir. Ama o kadar çarpık bir yapı var ki. Biden’a, iki gün önce Kobani’ye iki uçak dolusu silah indirdiklerini söyledim. Bana, ‘Benim bundan haberim yok’ dedi. Ben de ‘Siz öyle diyorsunuz ama benim haberim var’ dedim. Bu nasıl bir iştir? Başkan Yardımcısı Biden ‘Haberim yok’ diyor, ertesi gün de Carter çıkıp ‘Silah verdik, vermeye de devam edeceğiz’ diyor.
Rakka operasyonunun, ABD-Türkiye tarafından birlikte gerçekleştirilebileceğinden söz ettiniz. Bu arada operasyonda PYD/YPG’nin yer alması durumunda Türkiye’nin yer almayacağı da söylendi. Bu konuda bir gelişme var mı?
Başta Dışişleri Bakanımız olmak üzere yetkililerimiz Rakka konusunu görüşüyorlar. Ama ABD’lilerin tavrını henüz net olarak görmediğimiz için şu an bir şey diyemeyiz. Tabii ki ABD, Rakka işini PYD ve YPG ile gerçekleştirmek isterse, Türkiye olarak böyle bir operasyonda yer almayız. Ama bu işe PYD ve YPG’yi sokmazlar ise bu mücadeleyi ABD ile birlikte verebiliriz elbet.
PYD Rakka’ya ABD ile kara gücü olarak giderse, Türkiye bu operasyona hava desteği verir mi?
Cumhurbaşkanı olarak, ilgili kurumlarımızla istişare yapmadan bu tür konularda bir açıklama yapmam doğru olmaz. Şartların ne olacağı ortaya çıktıktan sonra bir durum değerlendirmesi yapılır. TSK’nın yaklaşımı, MİT’in yaklaşımı, Dışişleri başta olmak üzere hükümetin yaklaşımı ne olacaktır? Dar kapsamlı bir görüşme yapar, gerekli değerlendirmeleri yapar, verilecek cevabı ona göre belirleriz.
Rakka operasyonuyla ilgili temaslar ne durumda?
Rakka operasyonuyla ilgili olarak askeri yetkililerimiz ABD’yle temasta. Kendileriyle şartlarımız paylaşıldı. Atılacak müşterek adım bizim için önem arz ediyor. Gerçekten netice almak isteniyorsa, ABD ve Türkiye el ele verse bu iş biter. Şu an Suriye’deki DAEŞ'li sayısı 10 bin. Bir o kadar da Irak’ta olduğunu kabul edelim. Tüm bunlarla ABD ve Türkiye zaten başa çıkamıyorsa, yazıklar olsun. İmkânlarımızı beraberce ortaya koyarsak, bu işi bitiririz. Bu işin bitmesi için koalisyon ülkelerinin silahlarının, benim tankıma değil, DEAŞ’a, PYD’ye, YPG’ye yönelmesi lazım. Ama bir bakıyorsunuz teröristlerin elindeki Almanların Milan silahı, benim tankımı vuruyor.
Güvenli bölgeyi görüştüğünüz ülkelerin liderleri ne diyor?
ABD, güvenli bölge konusunda başından beri bize evet diyor. Olumlu yaklaşıyor. Putin de görüştüğümde hayır demiyor buna. Önemli olan koalisyon güçlerinin yani 65 ülkenin vereceği destektir. Kerry de son açıklamalarında uçuşa yasak bölgeden bahsetti? Gelecekleri yer burasıdır. Başka seçenek yok. Bunlar bizim üç-dört yıldır söylediğimiz konular. Hatırlayın, ben baştan beri üç şey söylüyorum: Eğit-donat, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge. Ama genelde biz söyledik, biz dinledik. Güvenli bölgeyi yapmak için uçuşa yasak bölgeye ihtiyaç var. Bunun kara gücünü oluşturmak için de eğit-donat yöntemiyle yetiştirilmiş bölge sakini ılımlı muhaliflere ihtiyacımız var. Bunlar yapıldı mı, yapıldı. Eğit-donata biz halen devam ediyoruz. Ara vermedik. Niye? Her an, biz buraya geliyoruz dedikleri anda, o insanların güvenliği önemli. Bizim orada milli ordunun hazırlanmasını sağlamamız lazım. Bu milli ordu, bölgenin güvencesini eline almalı. Kimlerden oluşacak bu ordu? Ilımlı muhaliflerden oluşacak. Şu anda sayıları 65 bin. Bunlar güçlendikçe halk da onların yanında yer alacak. Geçiş süreciyle ilgili olarak Rusya ile ABD arasında yakınlaşma var mı? Dün (önceki gün) üçlü görüşme oldu dışişleri bakanları arasında. Olumlu netice çıkmadı. Temenni ederim ki bu görüşmeler bir netice versin. Biz de takip edeceğiz, netice alınması için gayret göstereceğiz.
Fırat kalkanı harekâtı ne durumda?
Biliyorsunuz, harekâta Cerablus’a girerek başladık. Kimlerle girdik buraya? Eğit-donat programı içinde eğittiğimiz 1400-1500 kadar ılımlı muhalifle girdik. Biz buraya girince, DEAŞ güneye doğru kaçmaya başladı. Şurada Münbiç var. Buranın nüfusunun yüzde 95’i Arap. Yani burası, PYD ve YPG’lilerin yaşadığı bir yer değil. Ama ABD, buradaki operasyonları çok önemsediği PYD ve YPG ile yapmak istiyor. Terör koridoru diyebileceğimiz şu şeritte DEAŞ’ın boşalttığı bazı yerlere PYD ve YPG’nin yerleştiğine tanık olduk. DEAŞ’ın Cerablus’u boşaltmak zorunda kalmasının ardından ise oraya Cerablus sakinleri yerleşti. Şimdi Münbiç’te de geri dönüş başlıyor inşallah. Buralar boşalıyor, aynı şekilde El Rai boşaldı. Ilımlı muhalifler, obüslerin desteğinde Bab’a ilerliyorlar. Bab da DEAŞ’tan kurtarılacak. Kurtarılınca sahiplerine teslim edilecek. Rakka aşağıda. Fırat burası. Azez’den Fırat’a bu arada 90-95 km’lik mesafe var. El Rai’den güneye doğru Bab’ın aşağısına kadar da 40-45 kilometrelik bir mesafe var. Burada yaklaşık 4 bin 500 kilometre karelik bir güvenli bölge yapalım diyoruz. Gri olarak gördüğünüz yerler DEAŞ’ın kontrolünde. Buranın DEAŞ’tan temizlenmesi lazım. Bunu halletmemiz gerekiyor. Halledeceğiz inşallah. Yeşil olan bölge ılımlı muhaliflerin kontrolünde. Burası güvenli bölge olarak ilan edilirse, bize de parasal destek verilirse, bu alanda konut yapımına girebiliriz.
PYD Münbiç’ten çıktı mı tam olarak?
Şu anda sadece cüzi olarak varlar. Orası güvence altına alındığında o da gerçekleşir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.