Ekmeleddin bey Kürtçeye ve Kürtlere ayıp etti
Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu üç gün önce Taraf gazetesindeki röportajında Kürtçe ile ilgili söylediği sözler hangi taraftan bakılırsa bakılsın trajikomik bir durumu yansıtıyor. Çünkü bu sözler cumhurbaşkanı adayı olan bir kişinin bırakın dünyayı, kendi ülkesini dahi tanımadığını gösteriyor. Sayın İhsanoğlu Kürtçe anadilde eğitim yapılamayacağını örneklemek için “Değişik etnik yapısı olan tek ülke biz değiliz. İngiltere’de İngilizler Welsch’ler, İskoçyalılar, İrlandalılar var. Ama devletin bir resmi dili var, eğitim dili ülkenin her yerinde İngilizce” diyor. Halbuki İngiltere’de Welsch’ler, İskoçyalılar, İrlandalılar kendi anadillerinde eğitim yapıyorlar ve İngiltere’de sadece İngilizce eğitim yok. Ülkelerin eğitim politikalarından ve özellikle Avrupa devletlerinin hukuki mevzuatından ve siyasi/idari teamüllerinden az-çok haberdar olan biri bunu bilir.
Ekmeleddin Bey’in asıl yaralayıcı ve kendisine yakışmayan ifadeleri, Kürtçe hakkında sarf ettiği sözleri olmuştur. Zira insan bir konuda bilgisiz olabilir. Bu insani olarak normaldir, sonradan öğrenilerek telafi edilebilir. Ama “saygın bir bilim adamı”, “nazik, beyefendi” bir insan olarak kamuoyuna takdim edilen birinin, kendi ülkesinin en çok konuşulan ikinci diline (veya herhangi bir dile)-bu dili bilmediği ve bu dil hakkında bir araştırması da bulunmadığı halde- “bu dil (Kürtçe) bilim dili değil” demesi, gerçekten ne bilime ve ne de nezakete sığar. Buna olsa olsa “bilgisizlik” ve başka dil ve kimlikleri hor görme demek olan “ırkçılık” kokan bir ifade denilebilir.
Bilgisizliktir; çünkü Kürtçe’nin yazılı ürün verme tarihi ve bilim alanında kullanılma geçmişi Türkçeden çok farklı değildir. Anadolu Ajansı’nın yaptığı, Muş ve Mardin Üniversitelerinden akademisyenlerin katıldığı 29 Mayıs 2014 tarihli Kürtçe Habercilik Çalıştayına sunduğum tebliğde de belirttiğim gibi “Kürtçedeki ilk yazılı eserlerin tarihini İslam öncesi döneme kadar geri götürmek mümkündür. Biz bu ilk Kürtçe yazılı eserler hakkındaki bilgileri Endülüs Emevi dönemi Dilbilimcisi İbn-i Vahşiyya adlı Keldani bir alimin 856 yılında eski alfabeler üzerine yazdığı Arapça “Şewqu’l Musteham Fi marifeti Rumûzi’l-Eqlam”adlı eserinden öğreniyoruz. Bu dilbilimci Kürtlerin kendilerine özgü bir Alfabeyle yazmış olduğu 30 adet Kürtçe kitaptan söz etmektedir.
Kürt ve Türk edebiyatı ile ilgili basit bir karşılaştırmalı araştırmada bulunan biri hemen görecektir ki tarihte ilk Kürtçe ve Türkçe eserler birbirine yakın dönemlerde çıkmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un Türkçe Divanı(1073) ile Tahir- i Uryan’ ın Kürtçe divanı(1010) birbirine yakın tarihlerdedir. Hakeza ilk Türkçe ve Kürtçe gazeteler, piyesler, romanlar v.s modern edebiyat ürünleri de aynı yüzyılda, yani 19. yüzyılda ortaya çıkmaya başlamıştır.”
Ekmeleddin bey “Kürtçede bilim terminolojisi yok” diyerek yine bir bilgisizlik ve bilmediği bir alanda cesurca konuşma örneği göstererek bilim adamlığı kimliğine de haksızlık ediyor. Halbuki bilim terminolojisi neredeyse bütün dünya dillerinde ortaktır. Klasik dönemde Avrupa’daki diller daha çok Latin dilinin ve Ortadoğu’daki diller de daha çok Arap dilinin terminolojisinden yararlanıyordu. Modern dönemde ise İngiliz dilinin bilim terminolojisi tüm dilleri etkilemekte. Dilcilerin ortak tespiti şudur ki her dilin kendine göre bir terminolojisi vardır ve dil terminolojide eksiklik hissettiği yerde ortak terminolojiden yararlanır. Bu durum, Türkçe ve Kürtçe dahil, bütün diller için geçerlidir. Kaldı ki dil bilimi literatüründe “bilim dili” “bilim dili olmayan dil” ve ya “terminolojisi olan dil ve ya olmayan dil” diye bir kategori yok. Anadilde eğitimden yararlanmak için, ne hukukta, ne eğitim biliminde ve ne de din de böyle bir şart yok. Maalesef bazı insanlar kendi uzmanlık alanları olmadıkları halde önüne gelen her konuda düşünmeden konuşuyorlar. Bir nevi “cehl-i mürekkep” durumunu yaşıyorlar. Yani bilmiyorlar. Bilmediklerinin de bilmiyorlar. Trajikomik durumlara düşüyorlar.
Kaldı ki Kürtçe, Kürtlerin Müslüman oluşundan beri, yani 1398 yıldır (Diyarbakır ve çevresinin Müslüman oluşu Hz. Ömer devrinde Hicri 37 yılında olmuştur) Kürt medreselerinde eğitim dili olarak kullanılmaktadır. Bu medreselerde okutulan 30 civarındaki ders kitabının üçte biri Kürtçedir. Bu medreselerde din dersleri ile beraber işlenilen Mantık, Felsefe, Kozmografya gibi beşeri bilimler de Kürtçe olarak verilir. Hatta yine Molla Muhammed Arwasî isminde bir Kürt Medrese bilginin 200 yıl önce Kürtçe olarak yazdığı bir Tıp Bilimi kitabını Mardin Artuklu Üniversitesinden Prof.Dr.Kadri Yıldırım hocamız yeniden bastı. Kürtçe dili cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak ta birkaç yıl öncesine kadar oldukça amansız ve imansız bir inkâr ve yok edilme politikası ile karşı karşıya kalmasına rağmen Osmanlının son döneminde İstanbul’da, 1920’ler den şimdiye kadar Kafkasya’da, Şam’da, Irak Kürdistan’ında ve demokratik açılımla beraber Türkiye’mizde de ilkokuldan Üniversiteye kadar eğitim ve bilim alanında kullanılagelmiştir. Aslında biz dilciler bu dayanıklılığı Kürtçenin köklülüğünün ve zenginliğinin bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. “Allah başka bir dilin başına getirmesin böyle bir dayanıklılık imtihanını!” diyoruz.
Dolayısıyla hiç araştırıp ehline sormadan “Kürtçede bilim terminolojisi yok, Kürtçe bilim dili değil” demek en hafif tabirle bilgisizlik örneğidir. Kürt kimliğini-dilini, ırkçı ve faşizan bir zihniyetle inkâr edip yok etmek isteyen ve bunun için bu ülkeye büyük acılar yaşatan ve iflas etmiş-tarihin çöp sepetinde müstahak olduğu yerini almış eski Türkiye zihniyetinin nakaratlarının tekrarıdır bu.
Bu anlayış dindarlara da “gerici”, “yobaz”, “örümcek kafalılar” derdi. Şimdi sayın İhsanoğlu siz bir dindar olarak dindarlar hakkında eski Türkiye zihniyetlilerinin söylediği bu yafta ve hezeyanları kabul ediyor musunuz? Eğer gerçek dindar iseniz tabi ki kabul etmezsiniz. Her vicdan sahibi insan da kabul etmez bu hakaretli yalanları. Çünkü iftira olduğu ortada. O halde cumhuriyetin kuruluşundan beri ırkçı ve asimilasyoncuların Kürtçe ve Kürtler için söylediği “Kürtçe bir dil değil, Kürtçe yazı yoktur, Kürtçe dil olsa da bilim, medeniyet dili değil...” gibi kurgulanmış ırkçı söylemleri ve yalan olduğu ortaya çıkan ve çöken bu bilim dışı, hakaret dolu iddia ve iftiraları neden tekrarlayıp duruyorsunuz? Bu size yakışır mı? Bilinçaltındaki eski resmi eğitim bilgi/sizliği sonucu ve gayr-i ihtiyari olarak o sözleri sarf ettiğinize inanmak istiyoruz. Bunun da en basit ve medeni göstergesi bir özür beyanıdır.
Nevzat Eminoğlu
Muş Alparslan Üniversitesi
Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.