Star Gazetesi'nde yer alan mülakatında Tarık Ziya Ekinci, PKK tarafından gerçekleştirilen Ankara’da 3 kişinin öldüğü patlama ve Siirt’te 4 genç kızın araç içinde taranması olayı sorulan Ekinci "Son olaylar münferit değil. Bana göre bir olay ve sonuçları var. Olay şu: Kürt sorunu. Bu sorunun sonucu olarak da, terör ya da şiddeti araç olarak kullanan bir hareket ortaya çıktı. Sorunun çözümü; bu şiddet hareketine kaynaklık eden ortamı ortadan kaldırmaktır. Devlet Kürtlerin demokratik haklarını tanımıyor, onları eşit vatandaşı olarak tanımayı içine sindirmiyor. Yeni yetişen genç kuşaklar, üniversite üçüncü sınıfa kadar okumuş, kendisini itibardan ve saygınlığı olmayan ezilmiş bir konumda görerek dağlara çıkıyor. Bunu önünü kesmeden, sorunu çözemezsin. Şiddetin her türlüsü ile karşılaşmak mümkündür. Kürtlere yönelik şiddetler de olacaktır. Yanlışlık ya da bilerek bazı olaylar izlenecektir. İnsanın yüreğini sızlatan olaylar olacaktır" dedi.
KÜRTLERE ŞİDDETTE ÜÇ İHTİMAL VAR
Kürtlere yönelik şiddetten söz ederken neyi kasdettiği sorulan Ekinci, konuyla ilgili olarak şu cevabı verdi: "Kürtlere yönelik bir hareket şöyle olabilir: Türkler ile Kürtler arasında bir iç savaş şeklinde olabilir. Çiller’in başını çektiği, Ağar’ın icra ettiği faili meçhul cinayet şeklinde uygulanabilir. PKK’nın kendi ile aynı görüşte olmayan Kürtlere yönelik eylemleri olabilir. Hayatın ne getireceğini bilemiyoruz. Kandil’e yönelik topyekün savaş karşısında, devletin bu topyekün savaşın yankıları da olabilecektir. Bu noktada umarım Türkler ile Kürtler arasında bir savaş çıkmaz. Türkiye’yi kana bulayacak patlama savaşına ihtimal vermek istemiyorum. Bu çok önemli bir şey. En korktuğum şey, böyle bir iç savaşın başlamasıdır.
GÖRÜŞMELERİN MAHİYETİ
Siirt’te sivillerin öldüğü saldırıya, PKK içinden bile tepki geldiği hatırlatılan Ekinci, "PKK cihetini ben tartışmıyorum. O hukuk dışı bir örgüttür. Kendi koyduğu yasalar çerçevesinde hareket ediyor...Devletin takip ettiği politikanın, daha çok istihbarat toplama maiyetinde olduğu; sorunun çözümünde olmadığı çerçevesinde değerlendiriyorum. Öcalan ile görüşmesi ya da PKK yöneticileri ile görüşmesi tamamen istihbarat toplama maiyetinde olduğu, ortaya konulan ciddi bir projenin olmadığı, toplanan bilgilere dayanarak çözüm önerisinin Başbakan tarafından reddedilmesine bağlıyorum.
MUSA ANTER ÖRNEĞİ
Devlet - PKK görüşmeleri hakkında ne düşündüğü sorulan Ziya Ekinci, Musa Anter olayını hatırlatarak şunları söylüyor: "Görüşmeyi makul karşılıyorum ama görüşmenin amacı çok önemli. Gerçekten sorunu çözmek bir ortak noktaya varmak için görüşmemi midir? Yoksa istihbarat elemanlarının çok çok sık sık yaptıkları gibi, bu gibi kişilerle görüşerek bilgi almak, gerçek niyetlerini anlamak için yapılan girişim midir? Hatırlıyorum 1970’li yıllarda Musa Anter vardı. 1970’li yıllarda, lider konumunda olan oydu. MİT, kendisiyle sık sık görüşürdü. Kendisine bu görüşmelerde birçok vaatlerde bulunurlardı, birçok şeyler söylerlerdi. Hatta çözüme yakın görüşler ortaya atılırdı. Musa gelip bize anlatırdı. Sonradan anladık ki, bu görüşmelerin esas amacı bilgi toplamak, istihbarat toplamak!"
BDP MECLİS'E GİRMELİ
Ekinci, "BDP’nin Meclis’e gidip gitmemesi nasıl bir anlam taşıyacak" şeklinde kendisine sorulan bir başka soruya ise “BDP’nin Meclis’e girmesi iyi olur. Temennim budur. Kendilerine telefon da etim. ‘Meclise girin’ dedim. Bunu değerlendireceklerini söylediler. Türkiye, büyük bir devlet olarak giderek etkinlik kazanan bir devlettir. Bunu bir ölçüde gölgeleyen Kürt sorunudur. Sorunun demokratik olarak çözülmesi lazım.Hükümet sözde veya biçimsel olarak sağlamış olduğu iyileştirmeden yararlanıp, hem AB’yi hem ABD’yi tamamen etki altına almıştır. Psikolojik üstünlük sağlamıştır."
KANDİL EFSANESİ BİTER
AB de açıklamalarında ‘Yapılması gerekenler var ama önemli adımlar atıldı’ diyor. ABD’de aynı noktada. Özellikle MİT’in PKK ile görüşmüş olması onları çok etkiledi. Türkiye sağladığı bu üstünlükten yararlanıp şimdi öyle geliyor ki kara operasyonu hazırlığı içinde. Bu kara operasyonu ne ölçüde sonuç verir? MHP bunu çok arzuluyor. ABD evet derse Türkiye gidecektir. Kara operasyonundan sonra hala çözümsüzlük devam ediyorsa, huzursuzluk devam ediyorsa, yer yer bombalar patlıyorsa, Türkiye şapkasını önüne koyup düşünecek. Bu dönemde acı ilaç içilecek gibi görünüyor. Hükümet, kararını vermiş durumdadır. Kandil dağı bervaha edilecek. Oradaki insanlar bölgedeki Kürtler ile yakın ilişkide. 5 bin kişi evlere dağılıp, gizlenebilir. Türkiye’nin evleri tek tek arayacak hali yok. Artık istila olur, o kadarına gitmez. Ama Kandil Dağı efsanesi bitmiş olur. Kürt sorunu için yeni bir dönem başlar.” cevabını veriyor.
KAZANIMLARIN HUKUKİ DAYANAĞI YOK
Ekinci,"Sizce açılımla bir şey değişmedi mi, devlet eski devlet mi; hala sadece istihbarat toplamak için mi bu görüşmeler yapılıyor?" soruya ise şu cevabı veriyor: "Bugün söz konusu olan kazanımların hiçbirisi, hukuki dayanağı olmayan fiili kazanımlardır. Bu fiili kazanımlara hukuki alt yapı hazırlanmamıştır ve bu yönde bir çaba yoktur. Devlet kendisine düşen görevleri bir türlü cesaretle, samimiyetle ve bu toplumsal sorunu çözmek adına adım atmadı atamıyor. Kürt sorununun çözümü için atılan adımları Başarısız buluyorum maalesef. Yüzeysel olarak kalıyor. Geçici bazı önlemler alıyor. Rahatlatıcı, psikolojik üstünlüğü sağlayıcı adımlar atıyor. Bu adımların hiçbir hukuki temeli yok."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.