Ece Temelkuran, Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan ile girdiği polemikte köşesini kullanamamıştı. İşte Habertürk'teki köşe yazısı ve verdiği cevaplar...
Herkesin keyfi yerinde
Bu ülke bizden en çok neyimizi alıyor diye düşünüyordum. Sanırım olabileceğimiz, yapabileceğimiz şeyleri çalıyor. Dağlarda ölen onca genç adam ve kadın neler olabilirlerdi kim bilir. Radyo tiyatrosu yazarı, oşinograf ya da kendi halinde mutlu bir marangoz. Savaşa çağırılıp sonra ellerini, kollarını, gözlerini, bazen ruhlarını adını bilmedikleri ovalarda, tepelerde bırakıp gelen onca genç neler olabilirdi?..
Bu ülkenin büyük bir bölümü bugün aramızda değil, ne derin bir keder ve kayıp bu. Hepimiz daha iyi, daha şefkatli, daha zarif ve daha sakin insanlar olabilirdik. Ben de örneğin kendi halinde bir edebiyatçı olabilirdim, gerçeklikle bu kadar mecburi, bu kadar kesintisiz ve bu kadar doğrudan bir ilişkisi olmayan şeyler yazabilirdim. Ama ülke bizden olabileceğimiz, yapabileceğimiz, var oluşumuzu onurlandırabileceğimiz insani şeyler olma, yapma hakkını alıp yerine tek bir şey veriyor: Kahramanlık imkânı!
Bu yüzden bu kadar çok kahraman var bu ülkede. Herkes hiçbir şey olamasa da kahraman olabilir. Sokakta bir oğlan çocuğu gidip Hrant'ı öldürür, kahraman olur. Bir Kürt çocuğu dağa gider, daha denizi bile görmeden ölür, kahraman olur. Bir İzmirli çocuk, adını bilmediği bir dağa gönderilir, ölür, kahraman olur. Birileri çıkıp bir kitap, bir köşe yazısı yazar, hapse atılır, öldürülür, önce kahraman olur sonra... Sonra bütün kahramanlar gibi unutulur. Yoksul, aklını ve kalbini yitirmiş, zalimleşmiş bir ülkenin, çocuklarına kahramanlık madalyasından başka verecek bir şeyi yoktur artık.
Devamı için...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.